Medya: Nilay HatunÇok geçmeden Sezin Haseki dairesinden çıkmıştı. Çelik mavisi kaftanının üzerine safir renkli lale ve gül işlemlerini giymiş, bütün arkasını boydan boya kapatan gene safir renkli tülü de başına taktığı tacı ile sabitlemişti. Kaftanın boynunu açık bırakmasıyla Sultan Süleyman'ın ona armağan ettiği hanedan kolyesi göze çarpıyordu. Ne kadar 6 haftalık hamile olsa da giydiği dar kaftan sayesinde karnı kendini belli ediyordu.
Hazırlanmasının bitmesi ile dairesinden çıkan gururlu Haseki harem kapılarının önüne geldiğinde adamlarını yavaşlattı. Sonunda düşmanlarına rest çekebilecek, burada bir yeri olduğunu gösterebilecekti.
Sezin'in harem kapılarından ayak basması ile müzik sesleri eşliğinde raks eden hatunlar selama durarak sıralandılar.
Destura duran hatunların arasından geçen Sezin'in gözleri NilPeri'yi arıyordu. NilPeri ise Sultanlar sedirini en iyi görebileceği yere geçmiş, yanındaki cariyelere harem hakkında bir iki soru soruyordu. İkilinin göz göze gelmesi ile NilPeri saygı anlamında başını eğerek birçok mana içeren bir gülümseme attı.
"Kim bu Kadın Nilay Hatun?" diye sordu NilPeri.
Hemen yanında ki minderde duran Nilay ağzındaki lokmayı yutarak cevap verdi
"Olca Büke. Gerçi, Şehzadenin ona verdiği isimle artık Sezin Haseki.Baksana karnına, Asil Moğol gebe. Demek bu yüzden gelmiş tekrar"NilPeri anladığını ifade eden bir jest ile başını salladı. Gözünü Bükesinden ayırmıyor, her hareketini dikkat ile gözlemliyordu.
Hasekinin aralarından geçmesi ile hatunlar raks etmeye devam etmişlerdi. Sezin Sultanlar SKimedirinin önüne geldiğinde Mihrimah Sultan'a doğru başını eğerek selam verdi. Aynı şekilde Hanımsultan'da başı ile Hasekiyi selamladı. Sezin'in başı Hürrem Sultan için eğilicekti ki Hürrem Sultan yeşil tonlarındaki gözlerini ona değdirmemiş, sadece eğlenceyi izliyordu. Omuzuna düşen kızıl saçları dahi onun gözlerinden daha canlıydı. Bu tavırdan rahatsız olan Sezin izin almadan Baş Haseki sedirine kuruldu.
Çok geçmeden Haremin kapılarında bembeyaz kaftanlı, yüzünü peçesi ile kapatan bir kadın göründü. Simsiyah beline kadar uzanan kömür saçları peçesi ile kapanan yüzünü aydınlatıyordu. Sezin bu kadını ilk kez görüyordu. Yan sedirinde duran Sultan'ın yerinde kımıldamasının gözüne çarpması ile Mihrimah Sultan'a dönerek sordu.
"Sultan'ım, kimdir bu hatun?"Mihrimah Sultan tıpkı Validesi gibi soğuk ve cansız bir havayla konuştu.
"Afife NurBanu Haseki. Kardeşim Şehzade Selim'in ilk ve de tek gözdesi.""Peki neden yüzündeki peçe ne manaya geliyor?"
"Afife güzelliğine nazar değmesinden korktuğundan hareme girdiğinde sürekli peçe ile yüzünü örter. Uğursuzluk getireceğine inanıyor."
NurBanu'nun sultanlar sedirine gelmesiyle Mihrimah Sultan'ın kelimeleri tükendi. NurBanu'nun Selam vermesiyle eğilen başının altından peçenin ardında ki parlak sima gözüktü. Teni gibi beyaz elbisesinin eteklerini yere sürerek boş kalan mindere oturdu.
Hatun sanki Sezin'i gördüğünde her gün karşılaştığı bir insan gibi davranması Haseki'nin hoşuna gitmemişti. Bu da NurBanu'nun Sezin'den haberdar olmasına işaret ediyordu.
...
Divan Odası
Osmanlı'da yüksek makam sahibi olan Divan paşalarını ve Sultan Süleyman'ın iki şehzadesi Divan Odasında toplanmışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CİHÂN
Historical FictionTaht uğruna yıllarını feda eden, Osmanlı İmparatorluğuna sığınan bir Han kızıydı. Sığındığı ülkenin Şehzadesine meftun olacağından kendisi bile beklemezken, Asil kanından gelen cesareti ile Şehzade Mustafa'sı için gerekirse o asil kanını dökmeye yem...