Han'ın kızının bağırışları ile Saray resmen ayağa kalkmış, herkes İbrahim Paşa'nın dairesinde bulunan -biri ölü olmakla beraber- cellatları görmüştü. Eğer Sezin gelmeseydi Paşa ölücek, Padişah ise planını gerçekleştirecekti.
Olaydan sonra Hünkar ve Paşa tek bir kez bile konuşmamış hatta Sultan Süleyman İbrahim'in yüzüne dahi bakmamıştı. Hürrem Sultan'ın sözlerinin etkisi ile zar zor verdiği kararı gerçekleştirememişti.
Birkaç saatin ardından Haseki kendine gelmiş, hekimlerin uyarısı ile dairesine dinlenmeye çekilmişti. Zira yaptığı hareket ile hem kendini hem de karnındaki bebeği riske atmıştı.
Haseki'nin durumunun iyi olduğunu öğrenen padişah bizzat meseleyi kendi öğrenebilmek için Arz Odası'na çağırmıştı. Yaptığından hem utanan hem de bir yandan gurur duyan Sezin istemesede gitmek zorunda kalmıştı. Arz Odası'nda sadece Sultan Süleyman değil, İbrahim Paşa ve de Hürrem Sultan dahi vardı.
Sultan zar zor da olsa verdiği kararın arkasında artık duramayacağını, dostunun canına kıyamayacağını kabullenmişti. Paşa ne kadar dik başını koruyup idamını kabul ettirmeye çalışsada Hünkar reddetmiş, İbrahim Paşa'yı azledip tam 700.000 akçe has ile Dimetoka'ya sürgün emrini vermişti.
İbrahim Paşa ise sürgün edilmekle ölümi bir tutarak gururunu korumuş ve tekrar tekrar Sultan'a ölümünü dilemişti. Hürrem Sultan'ın önünde halen gururunu koruyordu. Ne kadar çabalasa da sürgün kararı verilmişti.
Gün batımında İbrahim Paşa Sezin Haseki ile Saray duvarlarının arkasında gizlice buluşmuşlardı. Paşa mal varlığının büyük kısmını Şehzade Mustafa'ya geri kalan kısmını da hazineye bağışladığını açıklamıştı. Ordusunun da tamamını Haseki'ye vereceğini söylemiş, ne olursa olsun onun canını koruyacağını ve de her daim onunla iletişime geçeceğini söylemişti. Zira ona artık bir can borcu vardı. Artık onu bir ittifak kaynağı olarak değil, gerçekten de destekçisi ve sahibi gibi görüyordu.
O günün gecesi İbrahim Paşa gizlice Saraydan ayrılmıştı. Onun gidişi ile dairesi de kendi sarayı da boş kalmış, böylece bir devir daha şimdilik kapanmıştı.
Sultan Süleyman Paşa'dan kurtulduğunu düşünse de haksızdı. İbrahim Paşa'nın kaçmasını önlemek adına başına onlarca asker dikmiş olsa da O askerlerin tamamı Paşa adına çalışıyordu. Bu sayede Paşa Dimetoka'dan isteği zaman çıkabilecek, dezavantajı avantaja çevirebilecekti.
İbrahim Paşa'nın gidişi hem Şehzade'yi Hem de Haseki'sini çok sarsmıştı. Şehzade'nin çocukluğundan beri yanında olan tüm destekçileri gitmişti. Önce validesini ardından da Paşa'yı kaybedişi ile boşluğa düşmüştü.
...
Birkaç Hafta Sonra
Birkaç aydır süren Sefer hazırlığı sonunda bitmiş, padişah ve iki oğlu sefere çıkıcak payitahtı korumak adına da Damat Rüstem Paşa ile Divana yeni katılan Damat Sinan Paşa sarayda kalıcaktı.
Hünkar'ın ve Şehzade'lerinin gidişini karşılamak için saray mensupları Arz Odası'nda toplanacaktı. Arz Odası'na çoktan gelen Hürrem Haseki, gelini Afife Sultan ve Kızı Mihrimah Sultan, Raziye Sultan ve Sezin Haseki'nin gelmesiyle bakışlarını ikisine çevirmişlerdi. Raziye Sultan'ın gelmesi ile Hürrem Sultan ve NurBanu Sultan eğilmiş Mihrimah ise sadece başını eğmişti.
Koca tacına iliştirdiği tülleri omuzlarından atan Hürrem Sultan Raziye Sultan'a döndü
"Gelinine teamülleri iyi öğretemedin mi Raziye? Sadece hanedan mensupları teşrif etmeliydi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CİHÂN
Historical FictionTaht uğruna yıllarını feda eden, Osmanlı İmparatorluğuna sığınan bir Han kızıydı. Sığındığı ülkenin Şehzadesine meftun olacağından kendisi bile beklemezken, Asil kanından gelen cesareti ile Şehzade Mustafa'sı için gerekirse o asil kanını dökmeye yem...