Olca daha doğrusu yeni adı ile Sezin Haseki, sabaha kadar şehzade'nin dairesinde kalsa da o gece birlikte olmamışlar sadece sohbet edip beraber uyumuşlardı.
Günün başlamasına az kala Sezin uyanıp amcasından gelen mektubu almış kasten olarak da Şehzadenin terasında ki sedirin üstüne de başına tutturduğu tülü çıkarıp koymuştu.
Şehzadeyi uyandırmamaya çalışarak Daireden çıkıp kendi dairesine geri uyumaya gitmişti.
Raziye Sultan'ın dairesi
Raziye Sultan yatağının içerisinde ağrılar ile beraber uyandı. Sancılar yüzünden gelen acı onu ter içinde bırakmıştı. Karnına elini bastırdı ve yatağın üstünde hareket ederek doğruldu.
Beyaz elbisesinin kanla kaplı olduğu gördüğünde acısını unutarak hemen ayağa kalktı. Yatağın da aynı şekilde kızıl kana bulandığını görünce düşük yaptığını anladı. Olduğu yere çöküp ağlamaya başladı. Onun ağladığını duyan cariyeler koşarak içeri girdiler. Durumu anlayıp hekimleri daireye çağırdılar.
Hekimler olan biteni bilmedikleri için şaşkına dönmüş harem ağası Hüseyin Ağa'ya durumdan haberdar ederek şehzadeye haber götürmesini sağlamışlardı. Hüseyin Ağa'nın neden Şehzadenin dairesine gittiğini öğrenen cariyeler Raziye Sultan'ı alay konusu yapmışlardı.
Artık Raziye Sultan'ın Sinan'a karşı hiç şansı kalmamıştı. Bu bebek ikisini birbirine bağlayacak bir ip gibiydi. O ip kopunca tekrar beraber olma şanslarının olmayacağını düşünüyordu. En çokta buna ağlıyordu Raziye Sultan.
Şehzade Mustafa'nın dairesi
Sinan Ağa şehzadenin emri ile erkenden daireye gelmiş şehzade ile birlikte sefer hakkındaki değişikleri gözden geçiriyorlardı, bu sırada içeri Hüseyin Ağa girdi.
"Şehzadem, bölüyorum lakin önemli bir hadise var"
"Söyle Hüseyin Ağa."
"Raziye Sultan'ımız.." dedi ama devamını getiremedi. Çünkü kendisi de nasıl diyeceğini, ne diyeceğini bilemez haldeydi.
"Konuş ağa, ne olmuş Raziye Sultan'ımıza?"dedi kalbi gibi titreyen bir sesle Sinan Ağa. Aklına ilk gelen şey sevdiğinin ölüm haberiydi. Dün geceki tartışmalardan sonra Sultan'ının çok üzüleceğini biliyordu lakin kötü sonuçlanacağından haberi yoktu.
"Maalesef ki düşük yapmışlar." dedi ve emir beklemeden korkusundan oracıkta daireden ayrıldı.
Sinan Ağa bir hışımla Şehzadenin ne düşünceneğini umursamadan Hüseyin Ağa gibi daireden çıkıp Raziye'sinin dairesine doğru koşmaya başladı. Eğer onun yüzünden bebeğini kaybettiyse kendini hiç affetmeyecek bunu unutamayacaktı.
Dairede tek başına kalan şehzade şok olmuştu. Ne düşüneceğini ne yapacağını bilmiyordu. Raziye'nin nasıl hamile kaldığına mı, kimden hamile kaldığına mı, neden düşük yaptığına mı, Sinan'ın verdiği tepkiye mi kızsaydı bilemiyordu.
Sinan'ın verdiği tepkiden bebeğin babasının kim olduğu apaçık ortadaydı. Şehzade bu gerçeği kendine yediremiyordu. En güvendiği, yanına aldığı insan kız kardeşine farklı gözle bakıyor hem de ona elini sürüyordu. Üstelik ortada gayrimeşru bir çocuk vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CİHÂN
Historical FictionTaht uğruna yıllarını feda eden, Osmanlı İmparatorluğuna sığınan bir Han kızıydı. Sığındığı ülkenin Şehzadesine meftun olacağından kendisi bile beklemezken, Asil kanından gelen cesareti ile Şehzade Mustafa'sı için gerekirse o asil kanını dökmeye yem...