Urla

124 92 9
                                    

Lale konuşulanların hiçbirini dinleyemeden öylece oturdu masada. Toplantı bitip herkes ön test için diğer odanın kapısında sıraya geçerken yavaşça sandalyesinden kalktı. İkili sıranın arasından özür dileyerek geçti. Ve sanki biri onu arkasından kovalıyormuşçasına koşarak merdivenlere kadar geldi. Asansörü bekleyecek vakit yoktu. Merdivenleri ikişer ikişer inerken eski ayakkabıları güzel iş çıkartıyordu. Girişe geldiğinde az önce kendisine bir böcek gibi bakan resepsiyondaki adama selam bile vermeden çıktı. Cadde boyunca hızlı hızlı yürüdü. Otobüse binmesi gereken durağı çoktan geçmişti ama önemi yoktu, tek istediği buradan olabildiğince uzaklaşmaktı. Sonunda bir bank bulup oturdu. Ağlamak istemiyordu çünkü ağlamak onun çok sevdiği bir şey değildi. Bunun yerine telefonunu çıkartıp garsonluk iş ilanı veren kafelere tek tek başvuruda bulundu. Günün sonunda paraya ihtiyacı vardı, bunun içinde çalışması gerekiyordu. O şirkete bir daha dönemezdi. Ön teste de girmeden çıkmıştı zaten.

Kardeşlerini düşünüp kaygılandı. Bu işe o kadar bel bağlamıştı ki elinin altında çalışacağı başka bir yer yoktu.

Lale'nin iki kardeşi vardı; Umut ve Ali. Annesi, babasını bırakıp başka birine kaçtıktan sonra onları hiç arayıp sormamış, alkolik babası da Lale'ye çok çektirmişti. Eve ne maddi ne de manevi hiçbir katkısı olmuyor aksine her gece içerek ve çoğu zaman eve gelmeyerek onları huzursuz ediyordu. Bir gün hiç eve gelmedi, hiç arayıp sormadı ve o günden beri Lale'nin içi daha rahattı. Tabii altı sene önceki o olay olmasaydı.

--

Lale, Mehmet ile tanıştıktan sonra hayatı değişmişti. İlk ve tek aşkıydı Mehmet onun. Kütüphanede beraber vakit geçirirken bu buluşmalar birdenbire Mehmet'in evinde gerçekleşmeye başlamıştı. Önceleri çok çekiniyordu ama zamanla alıştı bu duruma. Hem insanların, bu çocuk bu kıza nasıl bakıyor, bakışları olmadan kendini daha rahat hissediyordu. Bu rahatlık zamanla bazı hataları beraberinde getirmişti. Hamile olduğunu evinin tuvaletinde öğrenmişti. Ağlamayı sevmemesine rağmen o gün saatlerce mutluluk ve korkunun karışımıyla ağlamıştı. Hemen o akşam Mehmet onu eve çağırdığında yanında hamilelik testiyle beraber gitmiş, önce Mehmet'in de korktuğunu görmüş ama onun '' Halledeceğiz '' sözlerine inanmıştı. Birkaç gün sonra kızlar tuvaletinde Serra ile karşılaştığında Serra kulağına eğilip '' Senin gibi kızlar bunu hep yaparlar, ilk değilsin ve son da olmayacaksın '' dedi. Lale, Mehmet'in gidip bunu Serra'ya anlattığını anlamıştı. Bu kızın neden kendisinden bu denli nefret ettiğine ve bu durumda nasıl böyle kırıcı cümleler kurduğuna anlam veremiyordu. Mehmet ile bu yaptığının çok yanlış olduğunu konuşmak için buluştu ama daha o söze girememişken Mehmet konuşmaya başladı. Yüksek lisansını, ailesinin maddi desteği keseceğini, küçük olduklarını anlattı durdu. Lale bunu beklemiyordu, hazırlıksız yakalanmıştı. Kendisinin arkasında doğru düzgün bir ailesi bile yokken bu çocuk kendi ailesini düşünüyor, sadece kendi penceresinden bakıp Lale'yi yok sayıyordu. En sonunda ağzından döküldü o cümleler: '' İkimizin de iyiliği için bu çocuğu aldırmak en mantıklısı '' Lale dona kalmıştı. O an anladı Mehmet'in bu çocuğa baba olamayacağını. Üstelemenin, yalvarmanın, açıklamaya çalışmanın bir anlamı olmayacaktı. Kabul etti Lale ya da öyle yapmış gibi göründü. Bir hafta sonra Hasan'ın ayarladığı hastaneye kürtaj işlemi için gittiğinde Mehmet gelmemişti. Korkmuştu. Sırf sadece kendini düşündüğü için, sırf kimseye görünmemek için, sırf başına iş almamak için Lale'yi o gün yalnız bırakmıştı. O günden beri Lale'nin içinde Mehmet'e karşı nefret tohumları ekilmiş ve her gün Lale, bu tohumları kendi elleriyle sulayıp büyütmüştü.

Bu olaydan bir ay sonra üniversitenin yaz kampı vardı. İzmir'in Urla ilçesinde iki gece üç gün sürecek bir üniversiteye veda tatili. Lale kendisine iyi geleceğini düşündüğü için bu kampa katılmayı seçti. Seçiminin yanlış olduğunu, otobüsteki yerini aldığında Mehmet ve arkadaş grubunun da geldiğini görünce anladı. Serra ve Mehmet'in arası eskisi gibi değildi, daha samimilerdi. Özellikle Serra, Mehmet'in yanından hiç ayrılmıyor bilhassa Lale'ye karşı göz hapsinde tutuyordu. Lale yine de canını sıkmayıp anı yaşamaya çalışacaktı. Çünkü bu geçen bir ay içinde hayatıyla ilgili önemli kararlar almış ve daha güçlü, daha çok kendisini düşünen bir kız olmaya karar vermişti.

Kampın son akşamı o garip olay yaşandı. Son akşam olmasından sebep büyük bir kamp ateşi yakılmış ve etrafında herkes toplanmıştı. Güneş battı batacak hizadaydı. Son ışıklarını gönderiyordu sahile. Sahilinin diğer ucundaki orman denize çok yakın ve dağın eteğiyle de bitişikti. Heybetli bir görüntüsü vardı. Bir süre gitarlar çalınıp şarkılar söylendikten sonra insanlar yavaş yavaş ayrılmaya ve kendi arkadaş gruplarıyla takılmaya başladılar. Lale ise biraz daha oturup manzaranın tadını çıkarmayı yeğlemişti. Denizin dalgası sahile vurdukça çıkardığı ses onu çok dinlendiriyordu. Kendisini hala ılık olan kumların üzerine sırt üstü bıraktı. Gökyüzündeki yıldızları seyretti. En parlak olanına bakıp dilek bile dilemişti. Bir anda midesi bulanmaya başlayınca yavaşça kumun üzerinde doğrulup oturdu. Kusma isteğini bastıramıyor, insanlara da rezil olmak istemiyordu. Kamp ateşinden biraz uzağa gidip sahilin diğer tarafındaki ormanlık alana geldi. Bir süre öğürerek kustu orada. O kusarken, ormanın hiç de uzak olmayan bir bölümünden insan sesleri duyuyordu. Ne konuşuluyor anlayamıyordu ama sesler yükseliyordu. Denizden avucuyla su alıp tuzlu suyu yüzüne çarparak kendine gelmeye çalıştı. Kendini hiç iyi hissetmiyordu. Kafasını geriye doğru çevirip ormana baktı. Görünürde bir şey yoktu, sesler de kesilmişti. Biraz kendisini topladıktan sonra yavaşça ayağa kalktı. Tam kamp alanına dönecekken sesleri tekrar işitti. Anlayabildiği tek şey '' Sakin ol! '' idi. Birisi birisini sakinleştirmeye çalışıyordu ama kim? Bununla uğraşacak hali olmadığı için geldiği yöne doğru yürümeye başladı. Arkasından ayak sesleri geliyordu. Ormanın içinden kırılan dalların sesi, kuru yaprakların hışırtısı. Ne olduğuna anlam veremeden geriye dönüp baktığında, arkasında Mehmet ve Serra'nın kampa doğru telaşla koştuklarını gördü. Bir an Serra ile göz göze geldi Lale. Gözlerindeki dehşeti hissetmişti...

Ertesi sabah eşyalar toplanmaya başladı. Lale çantasını hazırlarken Serra yanına yanaştı. '' Dün akşam '' dedi. Sustu. Lale yüzüne anlamsızca bakıp '' Anlamadım '' dedi. Serra derin bir nefes alıp devam etti.'' Dün akşam sahilde kusan kız sen miydin?'' dedi. Lale '' Evet '' dedi. Serra cevap vermek yerine gözlerini Lale'nin gözlerinden ayırmadan yanından geçip gitti. Lale şok olmuştu, kusmak ne zamandan beri suçtu? Ama kendine söz vermişti artık Serra ve Serra gibiler için bir dakikasını bile harcayıp üzülmeyecekti. Eşyalarını toplamaya devam etti. Biraz sonra insanlar sahilin diğer tarafına doğru toplanmış, bağrışma sesleri, ağlama sesleri geliyordu. Lale de diğerleriyle beraber oraya doğru koştu. Kalbi yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Kötü bir şey olduğu çok belliydi. Kalabalığın yanına ulaştığında, insanları iterek, oluşturdukları çemberin arasında kendine yer açtı. Yerde onlarla aynı okulda olan ama Lale'nin hiç konuşmadığı Bekir yatıyordu. Dalgalar vurdukça ayaklarını yalayıp geçiyor, ama Bekir hareket etmeden yatıyordu. Lale, Bekir'in yüzüne dikkatle baktığında mosmor olduğunu gördü. Bekir ölmüştü.

Lale bankta o kadar uzun oturmuştu ki, çocukların okuldan çıkış saatini kaçıracaktı az daha. Apar topar kalkıp otobüse bindi. Okulun önüne geldiğinde Ali, Umut'un elinden tutmuş bir köşede oturuyorlardı. Ali orta okul sona, Umut ise henüz birinci sınıfa gidiyordu. Ali her zaman Umut'a abilik yapar, onu hep koruyup kollardı. Lale geciktiği için özür dileyip ikisinide yanaklarından öptü. Beraber eve dönerlerken Lale'nin telefonuna bir e-posta geldi. Başvuru yaptığı işlerden gelmiştir diye hemen açıp okumaya başladı. Ama e-posta Mehmet'in şirketinden gelmişti. '' Tebrikler, ön testi geçtiniz '' yazıyordu en başında. Lale ellerinin titremesinden devamını okuyamamıştı.

İyi de o ön teste girmemişti ki...

Olumlu olumsuz geri dönüşlerinizi bekliyorum. Oy vermeyi unutmayın lütfen. Şimdiden teşekkür ederim :)

Son YazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin