my universe

858 146 69
                                    

Seungmin, o gün Hyunjin'in yanından ayrıldıktan sonra seçim'e katılmayı uzun uzun düşünmüştü.

Son konuşmalarının üzerinden iki gün geçmişti ve bu süre içerisinde annesinin baskıları devam ediyordu. Annesinin kendi kötülüğünü istemediğini biliyordu ve kendisi için ne kadar zor olsa da ailesini de düşünmesi gerektiğini biliyordu, bu yüzden kararını verdiği zaman ilk önce annesine söylemiş ve bir süre evin içinde yalnızca annesinin mutlu sözlerini işitmişti. Şu da bir gerçekti ki annesi günlerdir Seungmin'e dil döküyordu ve tam vazgeçmeyi düşündüğü an oğlunun bu ani karar değişimini beklemiyordu.

Seungmin için her şey çok hızlı gelişmişti. Üç gün içerisinde başvurular başlıyordu ve başvuruların yapılmasının ardından iki gün içerisinde de kazanan 35 erkek ulusal kanalda açıklanacaktı. Kazanan herkesin profili teker teker tüm ülkeye duyurulacak, halk da geleceğin kralı olabilecek kadar şanslı kişileri tanıma şansı elde edecekti.

Tabii ki Seungmin bunun için o kadar da heyecanlı değildi ve içindeki bir ses sürekli kazanacağını, planladığı her şeyin ters tepeceğini söylüyordu.

Bunu başından beri hissediyordu ve bu yüzden katılmamakta diretmişti. Şu ana kadar hiçbir seçimde beşinci sınıftan birinin seçildiği görülmemişti fakat son zamanlarda kast sistemine karşı artan nefretten dolayı halkı sakinleştirmek adına daha düşük seviyedeki gençlerden birini seçmeleri de olasıydı.

Ne kadar kendisini yeteri kadar güzel bulamasa da, evine şarkı söylemeye gittiği bütün işverenlerinden güzelliğine dair övgüler almıştı. Okula gittiği kısa dönemde bütün kızlar ve erkekler peşinden koşmuştu ama Seungmin'in gözü Hyunjin'den başkasını görmediği için bütün o teklifler hiçbir zaman umrunda olmamıştı.

Hyunjin ile birbirlerini delicesine sevdikleri için ne olursa olsun ayrılmayacaklarını düşünmüştü ama şu anda önünde başvuru kağıdı varken, içindeki o kötü hisse engel olamıyordu.

Başvuru kağıdını doldurmaya başlamadan önce kısaca bir göz attı ve neden bu tür sorular sorduklarına anlam vermeye çalıştı.

Geleceğin kralıyla tanışıp, aile kurmaya mı gidiyordu yoksa kraliyet ailesine satılıyor muydu belli değildi. 'kaç tane sevgiliniz oldu', 'herhangi birisiyle yakınlık kurdunuz mu', 'kurduğunuz yakınlığın derecesi nedir',  'kilonuz ne kadar' ve buna benzer bir sürü aşağılayıcı soru. Saraya adımını atmadan bile ne kadar saçma bir işe kalkıştığını anlamıştı ama ailesine umut verdikten sonra da geri dönemezdi.

Ani bir kararla kalemi eline aldı ve soruları doldurmaya başladı. Artık son bir adım kalmıştı, üç gün sonra başvurular başladığında şehir merkezindeki bölgeye gidip başvuru kağıdını vermeli ve başvurusunda kullanılacak fotoğrafı çekilmeliydi. İçinden kendine o gün olabildiğince çirkin bir şekilde gideceğine dair söz verdi, şansını ne kadar azaltırsa onun için o kadar iyiydi.

3 gün boyunca evlerinde şenlik havası hakimdi. Annesinin mutluluğu gözle görülebilir ve her yerden hissedilebilirdi. Küçük kız kardeşi, Seungmin kazanırsa Prensi görebileceğini düşünerek mutlu oluyordu.

Ailesinde kendisi dışında bu durumdan mutlu olmayan tek insan ise babasıydı. Bir tanecik, canından çok sevdiği oğlunu göndermek istemiyordu ama o da biliyordu en iyisinin bu olduğunu, bu yüzden herkesin eli kolu bağlıydı.

Sonunda annesinin dört gözle beklediği başvuru günü geldiğindeyse sabahın erken saatinde annesi tarafından uyandırılıp hazırlanmaya başladı Seungmin. Annesinin söylediğine göre ülkenin dört bir yanından erkekler başvurmaya gittiği için sıra kalabalık olacaktı ve saatlerce beklemek istemiyorlarsa erkenden gitmeleri lazımdı.

love wins all; 2minHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin