Sarayda sakin geçen ikinci haftanın sonlarına doğru bütün sakinliği yok edecek bir sabah başlamıştı. Henüz sabahın kaçı olduğunu bile kestiremediği bir saatte, tahminlerine göre dört sularında kapısının yumruklanarak çalmasıyla gözlerini açtı.
Akşam yemeğinden hemen sonra odasına geçtiğinde babasının mektubunu okumuştu ve yaşadığı bolca duygu değişimiyle Minho'nun sürpriz ziyaretinin ardından hemen uyuyakalmıştı. Kafası fazla dolu olduğu için uykuya dalmadan önce kapıdaki muhafızlardan, yarınki derslere katılmak istemediğine dair Mia'ya bilgi verilmesini istemişti.
Bu yüzden şu anda kapısının dışında kalan kişinin neden kapısını kırmak istercesine çaldığını ve yeni yeni uykudan sıyrılıp kendine gelmeye başlayan zihniyle neden dışarıdan bağırış sesleri geldiğini anlamlandıramıyordu.
"Prens Seungmin lütfen kapınızı açın!" Kapısının ardından Olivia'nın sesini duymasıyla bütün uykusundan sıyrılması ve yanlış giden bir şeyler olduğunu anlaması bir olmuştu.
Mia'ya haber gitmesi durumunda Olivia, Melody ve Daisy'e de haber gitmiş olması lazımdı ve yardımcılarının böyle bir isteğinin karşısında kendisini rahatsız etmeyeceklerini bilecek kadar da iyi tanımıştı.
Hızlıca yorganını üstünden atıp çıplak ayaklarıyla kapıya doğru adımladı. Bu sırada çoktan kendine geldiği için dışarıdan gelen çığlıklar ve bağırışlar daha fazla kulağına gelmeye başlamıştı. Hala daha neler olduğunu anlayamadığı olayın gerginliğiyle titreyen elleri kapının koluna gitti ve bir saniye daha kaybetmemek için hızlıca kapının kolunu indirdi.
"Sonunda uyandınız Prensim. Acele etmemiz lazım kaybedecek bir saniyemiz bile yok lütfen benimle gelin." Olivia, aynı kendisi gibi uykusundan uyandığı belli bir şekilde karşısında pijamalarıyla ona elini uzatırken ne olduğunu bilmemesine rağmen yardımcısına güvenip elini tuttu.
"Olivia, neler oluyor?" merdivenlere doğru hızlı adımlarla yönelirken etrafını kolaçan eden Olivia'nın üzgün gözlerini görmesi gerginliğini iki katına çıkarmıştı.
"Saldırı altındayız Prens Seungmin. Beş dakika kadar önce Kuzeyliler herkesin uyumasını fırsat bilerek saldırıya geçti. Öğrenir öğrenmez odamdan çıkıp sizi bulmaya geldim. Sizi en yakın gizli geçide götürmem lazım. Bütün gizli geçitlerin koridorları ortak sığınaklara çıkıyor. Yolunuzu bulup Kraliçenin ve diğer prenslerin beklediği sığınağa gitmeniz gerekecek."
Duyduklarının etkisiyle elleri daha da titremeye ve buz kesmeye başlamıştı. Sarayın en alt katında odası bulunan Olivia'nın tek katta neredeyse yüz basamağı bulan beş katı, sırf onu koruyabilmek için kendi canını hiçe sayarak aşması o anki duruma rağmen oturup ağlamak istemesine neden olmuştu.
"Kraliçe ve diğer prensler dedin, peki Minho? O nerede? Sen saklanmak için nereye gideceksin?"
"Prens Minho kralla beraber sarayı savunmak için dışarıda duracak. Biz hizmetliler için ise sarayın dışında gizlenmemize yarayan bir sığınak var, sizi bıraktıktan sonra Melody ve Daisy'i alıp oraya gideceğim."
Onlar sığınaklarda güvenli bir şekilde beklerken Minho'nun dışarıda hayatını riske atarak savunma yapacak olması az önceki ağlama isteğini tetiklerken yanında, kendi gerginliğini belli etmemek için çabalayan henüz daha 16 yaşındaki yardımcısı için güçlü durması gerektiğini hatırladı.
"Hayır, kabul etmiyorum. Sığınağımız dediğin yer sarayın dışındaysa ve kuzeyliler dışarıdan saldırı yapıyorsa kendinizi onların eline atıyorsunuz demektir. Benimle geleceksiniz. Sizin canınız da bizimki kadar değerli."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love wins all; 2min
Fanfictionfar away in the universe from earth to mars will you please go with me? royalty, ftl, 2min uyarlama bir hikayedir.