glimpse of us

668 132 71
                                    

Minho'nun odasında, onun yatağında ve kollarının arasında ağlayıp içini döktüğü geceden sonra geçen sabahlar Minho'nun sarılırken verdiği sözler gibi ferah bir şekilde başlamıştı Seungmin için.

'Rahatlayacaksın' demişti o gün Minho. 'Rahatlayacaksın ve unutacaksın. Bunun için yanında olacağım.'

Elbette bir gecede bitecek kadar kolay olmayacaktı Seungmin için. Ama yanında her daim güvenebileceği bir arkadaşı olan Minho varken düşündüğü kadar zor olmayacağına da emindi.

Şimdi, Minho'yla konuştuğu günün üzerinden geçen beş günlük bir zamandan sonra gerçekten de kafasında bir şeyleri aştığını ve bitirmeye yakın olduğunu fark etmişti. Bunun düşüncesiyle yeni başlangıçlar yapmak adına Olivia'ya en güzel kıyafetini hazırlamasını söylediğinde de, o kıyafeti giyerek kahvaltı salonuna gittiğinde ve prens Minho'nun büyülenmiş bakışlarıyla karşılaştığında da birkaç gün önce bir akşamüstü aldatıldığını öğrenen o değilmişcesine mutluydu.

Önünde boydan boya altın işlemeli düğmeleri, sivri giden omuz kısmı, tül kolları ve boynundan beline uzanan altın zincirleriyle ince belini ortaya çıkaran kıyafetinin asıl can alıcı kısmı tamamen açık olan sırtı ve iki omzundan sırtının üstüne doğru düşen zincirlerdi.

Seungmin için ne kadar tarzının dışına çıkmak alışılmış olmasa da etraftan aldığı beğeni dolu sözler ve Minho'nun yoğun bakışlarıyla tarzının dışına çıkmanın o kadar da korkutucu olmadığını hissetti.

O gün kahvaltı salonunda diğer günlere kıyasla yoğun ve gerici bir sessizlik vardı. Yanında oturan Jeongin'e ağzını açıp da sessizliği yok edecek bir soru soramadığı için kafa karışıklığıyla yemeğine odaklandı. Belki de yalnızca yorgundu prensler. Devamlı olarak derslere girip çıkmanın ne kadar yorucu olduğuna birinci elden tanık olmuşken yorgunluktan konuşamayan prenslerle de durumu anlardı.

Fakat ortamdaki gerginliğin sebebinin bu olmadığına da emindi.

Kralın çatal bıçağını bırakıp boğazını temizlemesiyle sessizliğin bitişi ve prensler dahil herkesin dikkatini krala verişi bir olmuştu.

"Minho, dün akşam kuzeylileri sınırlarımıza yakın bir yerde toplanırken bulduk. Bu ay içerisinde altıncı engellenen saldırı toplantısıydı. İşleri biraz daha hızlandırman gerektiğini tekrar hatırlatmama gerek yoktur umarım."

"Elbette kralım. Seçimi hızlandırmak için daha hızlı olacağımdan emin olabilirsiniz." Minho'nun gerginliği belli olan bir şekilde krala cevabıyla kral onaylarcasına başını salladı.

"Düzgünce halledeceğine şüphem yok. Bugünün şanslı prensini seçtin mi?" Seungmin ve Seungmin gibi diğer prensler de kral ile Minho'nun arasında geçen konuşmaları anlamazken gerginlik dolu ortamda kralın son sözleriyle yine bir heyecan havası oluşmaya başladı.

Minho'yla her gün görüştüğü için ve daha randvu için seçilmeyen prensler olduğu için şu anda ortamdaki heyecana odaklanmak yerine kralın Minho'ya işleri hızlandırmaktan bahsederken ne demeye çalıştığını düşünüyordu.

Fakat bu düşüncesi hemen yanında oturan arkadaşı Jeongin'in heyecanını yenmek ve sakinleşmek adına elini tutmasıyla son buldu. Seungmin de arkadaşına güven vermek için avuç içindeki eli sıktığında kahvaltı boyunca ilk defa prenslere odaklandı.

Bir eksiklik olduğuna emindi.

İkinci kere gözlerini etrafında gezdirdiğinde daha dün burada olan prens Theo'nun kahvaltı salonunda olmadığını fark etti.

"Prens Jeongin de kabul ederse kendisini randevuya çıkarmaktan mutluluk duyarım." Minho'nun sözleriyle hala daha elini tutmakta olan Jeongin tutuşunu biraz daha sıkılaştırdı. Seungmin de Jeongin'e döndü ve hafifçe gülümsedi.

love wins all; 2minHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin