Bolumun sonuna dogru olan kisimlar icin conan gray-winner sarkisi cuk oturuyor
----------
Ertesi sabah Daisy, Olivia ve Melody gelmeden uyanabilmeyi başarmıştı. Uyanır uyanmaz ilk işi dün akşam hediye gelen çiçeklerini koyduğu balkona adımlamak oldu. Minho'nun da notta söylediği gibi çiçeklerinin en güzel şekilde açması için onlara en güzel şekilde bakacak ve sevgisini verecekti. Bu yüzden mavi, mor ve beyaz karışımı çiçekleri sulayacak bir su bulabilmek için kapının önündeki muhafızlardan bir sürahi su istedi.
Çiçeklerini sularken ve onlara dikkatlice bakarken Seungmin'in uyanmış olmasını beklemeyen Olivia, Daisy ve Melody odaya giriş yaptı. Hazırlamaları gereken prensi dün orada olmadıklarına emin olduğu çiçekleri sularken gördüklerinde kısa süreli bir bakışma geçti aralarında.
Bu aralarındaki bakışmanın kaybedeni ve konuşması gereken kişi yine içlerindeki en büyük olan Melody oldu.
"Prens Seungmin, biz sizi uyandırmaya gelmiştik fakat çoktan uyanmışsınız ve üstelik daha önce hiç görmediğimiz çiçekleri suluyorsunuz. Yüzünüzdeki mutluluk da henüz buradan bile okunuyor. Bunu neye borçluyuz?"
Odağını çiçeklerden alıp odaya girmiş olan yeni arkadaşlarına çevirdi. Kıyafetlerini seçmek ve güne hazırlanabilmek için onların yanına adımlarken konuştu.
"Dün aceleyle odaya geldiğim için size anlatamadım fakat Prens Minho beni yürüyüşe çıkarmayı teklif etti. Yürüyüş sırasında konuşurken de çiçekleri çok sevdiğimi ve geldiğim yerde böyle güzel çiçekler olmadığını söylediğim için akşam odama bu güzel çiçekleri yollatmış. Hediye amaçlı yani."
Sanki normal bir şey anlatıyormuş gibi söylediklerinin üzerine önündekii üç arkadaşının şaşkın bakışlarını ve kendi aralarında gülüşmelerini kazandı.
"Neye gülüyorsunuz öyle kıkır kıkır?"
"Yalnızca bu sarayda neredeyse dört yıla yakın bir süredir tanışıyorum fakat Prens Minho'nun daha ilk günden birisi için içinden böyle bir romantik çıkacağını düşünmezdik. O bize hep biraz soğuk biri gibi gelmişti." Melody'nin sözlerinin ardından Olivia devam etti.
"Elbette bize karşı kötü davrandığından söylemiyoruz bunu. Aksine bizi ve diğer bütün çalışanları her gördüğünde iyi çalışmalar demeyi ve bir prens olmasına rağmen saygıyla başını eğmeyi ihmal etmiyordu fakat yine de ne olursa olsun bir prens olduğu için soğuk bakışları var. Size karşı bu kadar hızlı bir şekilde adım atması biraz beklenmedik oldu."
Üç arkadaşı yine dünkü gibi kıyafetlerini seçmiş ve onu hazırlamaya başlamışken düşündü Seungmin. Evet, Minho ona kısa sürede alışmış gibi duruyordu. Aynı kendisinin Minho'ya alıştığı gibi. Bunun sebebi kendisi için Minho'yla alışılmadık bir şekilde tanışmalarına rağmen kötü bir dönüş almamasından, aksine Minho'nun ona olabildiğince ılımlı ve yardımsever yaklaşmasından dolayı olabilirdi. Arkadaşlıktan fazla herhangi bir şey hissetmiyordu Prense karşı.
Evet belki Minho onu bolca utandırıyordu, arada birbirlerine takılmaları ve Minho'nun hediyesi başkaları tarafından yanlış anlaşılabilirdi fakat ikisi de arkadaş olduklarını çokça kez dile getirmişti. Minho ondan diğer prenslerle bir geleceği olabilmesi için yardım istemişti ve kendisinin de bütün bu oyun bittikten sonra geri döneceği çok sevdiği bir sevgilisi vardı.
Buraya geldiğinden beri aklına düşmeyen bir sevgilisi.
Hyunjin'den en uzun süre uzak kalışını yaşıyordu. Düşüncelerinin arasında kalbinin sızlamasına engel olamadı. Ne kadar da özlemişti Hyunjin'i.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love wins all; 2min
Fanfictionfar away in the universe from earth to mars will you please go with me? royalty, ftl, 2min uyarlama bir hikayedir.