14. GEÇMİŞİN GÜCÜ (part 2)

39 13 1
                                    

Keyifli okumalar;

Korkuyordum , ölümden sevilmemekten , güvenememekten , yalnızlıktan , karanlıktan çok korkuyordum.

İhanet etmekten ve affedilememekten korkuyordum.

Çok mu korkaktım yoksa hayat beni mi zorluyordu?Çünkü artık korkularımla yüzleşemiyordum.

Ne zaman yüzleşmeye çalışsam hayat karşıma çıkarıyor ve karşıma çıkıp benimle alay ediyordu .

Yıllar sonra Umut'u karşıma çıkarmıştı zaten kalbimden bir his bunun olacağını söylüyordu.Ama bu şekilde olmamalıydı.

Ben ilk gördüğüm yerde ona koşarak sarılmalı ve defalarca özür dilemeliydim.

Peki Boran ile tanışıyorlarmıydı? Nasıl? Boran benim gibi bakmıyordu ona nefretle bakıyordu , kırgınlıkla ve bir o kadarda hasretle bakıyordu.

Yıllar öncede benden bir feda istenmişti.Kendi canım ve Umut'un canıydı.

Kendi canımı seçmiştim ama Umut karşımdaydı ama neler yaşamıştı nelere katlanmıştı.

Ne olursa olsun ben yanlış bir karar vermiştim.

Ve şimdi tekrar yıllar sonra yine bir feda mı olacaktı.Buna feda denebilir miydi?

Sadece Boran'a bakıyordum buz gibi mavi harelerine sanki gözlerimi çektiğim an kimi seçtiğimi anlayacaktı.Belki de anlamıştı.Gözler yalan söylemezdi.

Gözlerimi Boran'dan çektim ve bir adım attım bu attığım adımın sonunda neleri göz aldığımı tahmin edemezdim.

Ve bir adım daha Umut'a ilerledim.Umut'u seçmiştim vicdan mahkememe göre bunu ona borçluydum peki ya kalbim, kalbimi dinlemeyeli uzun zaman olmuştu.

Arkamı döndüm ve Umut'a sarıldım bir dakika öylece sarıldım ve omzunda ağladım.Ondan ayrılıp arkamı döndüğümde Boran yoktu.

Boran gitmişti ,gidemezdi ,gitmeme-
liydi."Umut " dedim titreyen sesimle o da ağlıyordu beni bir masaya davet etti.

Masaya geçtiğimizde daha fazla ayakta kalamayarak köşedeki siyah deri koltuğa oturdum .Umut ise yanıma oturdu.

Zaman ve yaşanmışlıklar onu değiştirmemişti.Altın sarısı saçları vardı.Kahverengi gözleri hangi acıları ve yaşanmışlıkları barındırıyordu.

Uzun bir sessizlik sanki iki yabancı gibi birbirimizi hiç tanımamış gibi , veya uzun zamandır görüşemeyen ve her şeyini anlatmak isteyen ama hangisinde başlayacağımızı bilemiyor gibiydik .

Yaklaşık beş dakika sonra Umut boğazını temizledi ."Alya ,iyisin " dedi Boran'dan daha açık gözleri vardı.

"Sende iyisin , yaşıyorsun"dedim çatallı ve titreyen sesimle,

-Öldüğümü mü düşündün?

-Hayır , umut ettim ve sen benim yaşama sebebim oldun,seni tekrar görebilmek için yaşadım.

Gözümden bir damla yaş aktı . Elleri ile sildi gözyaşımı "ağlama " dedi .

Saat artık çok geç olmuştu " Artık çok geç oldu benim evime gidelim , yarın uzun uzun konuşuruz."

Kafamı salladım.Dışarı çıktığımda yüzüme hızla vuran rüzgar ile kendime geldim. Ben Umut'un evine gidiyordum .

Siyah ve lüks arabasının ön koltuğuna oturdum dışarının soğuk olduğunu arabanın içine bindiğimde anladım.

Pencereye başımı yasladım ve öylece akan yolu özledim.Yaklaşık yarım saat sonra iki katlı bahçeli bir evin kapısında durduk arabadan indiğimde gülümsedim.

Gülümsedim çünkü bu ev benim hayalimdi iki katlı ve küçük bir bahçeli ev benim hayalimdi.

Bahçenin ucunda pembe çiçekler vardı ben bahçeyi incelerken Umut arabayı park edip yanıma geldi.

"Bak " dedi boş yeri gösterirken " orası boş çünkü belki artık pembe çiçekleri sevmiyorsundur ve başka çiçek dikmek istersin."

Hayır hala çok seviyordum evinin kapısını açtı ve beraber sıcacık eve girdik.Umut ayaklarımın ucuna bir çift terlik bıraktı.

Hiç düşünmeden ayakkabılarımı çıkardım ve giydim.Beyaz tonları ile döşenmiş oturma odasının en çok beğendiğim kısmı şömine ve yanındaki iki pembe koltuk olmuştu.

Alt katta sadece mutfak ve oturma odası vardı.Hayalimde ki gibiydi.

Koltuklarına oturduğumda yerde dolaşan kediyi görünce hemen kucağıma aldım.Bembeyaz tüyleri olan kedi o kadar güzeldi ki uzun zaman sonra Umut'a soru sormuştum.

"Adı ne?" diye sordum "Pamuk " diye cevap verince yine geçmişe döndüm.

"Öldü mü Umut ölmesin yavruları çok üzülür. " dedim ağlayan sesimle " öldü Alya o öldü ama biz yavrularını yaşatacağız. " Dedi yine umut veren sesiyle " Bak yavrusu çok küçük adı ne olsun?" diye sorduğunda ağlamaktan vazgeçip " Pamuk " dedim.

Sanki ikimizde o ana döndük  "unutmamışsın " dedim .
"Unutmadım" dedi.

Kediyi kucağımdan bıraktım .Umut ise "aç mısın ?" Diye sordu "Hayır sadece uyumak istiyorum." dedim.

Üst kata çıktığımızda pembe bir odanın kapısını açtı. " dolaptaki herşey senin " dedi ve kapıyı kapatıp çıktı.

Ben koltuğun üstünde duran pembe peluş ayıya yürürken kapı tekrar açıldı ve Umut "iyi geceler , burası senin evin " dedi ve bende kapıyı kapatmadan " iyi geceler" dedim gülümsedi.

Dolabı açtım ve gördüğüm pembe pjamalara gülümsedim ve giydim banyoya gidip kalan makyajımıda yıkayıp ayıcığıda alıp kendimi yatağa attım.

Uyuyamayacağımı bilerek kendimi sabaha kadar süren kabuslarımın kollarına bıraktım.

Ama bu sefer uyandığımda yanımda olacak bir Boran yoktu...


Ben neden ağlıyorum ki ama bu kadar emek vermeme rağmen kitabım okunmuyor ama neden ki ben mi acele ediyorum ?

Tavsiyeniz varmı?Ama lütfen oy verin ve lütfeeeeen yorum yapın.

Yanlız KalplerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin