8. Bölüm-Hayal Kırıklığı

1.6K 247 167
                                    

Herkese merhaba!

Yeni bölümle karşınızdayım. Geçen bölüm yorum sınırımız hemen doldu ama tuhaf bir şekilde oy verilmiyor daha kolay olduğu halde. Yıldızı parlatmayı unutmayın!

Lütfen aramızdaki alış veriş dengesini koruyalım. 

Bu bölüm sizden 250 oy ve 200 yorum görmeyi temenni ediyorum. Herkesten en az beş yorum bekliyorum. Çok kolay beş yorum yazmak :)

Yeni bölümde görüşmek üzere!

Bana ulaşmak için;

ElifKaplan3

insta: elifkaplan3watty, elifkaplan.ek

twitter: elifkaplan3waty #greyout etiketiyle yorumlarınızı bekliyorum.

Keyifli okumalar!

Buraya bölüm başlama saatinizi belirtmek için bir emoji bırakabilirsiniz.

VERDA'DAN

Kadın ve adam yanımızdan geçip gitti. Serdar birkaç adım atmıştı ki onu durdurdum. Hiçbir şey olmamış gibi davranmaması gerekiyordu. Sorgulayıcı bakışlarımdan kaçtı, yüzü düşüncelere bürünürken onun telaşlandığını da görebiliyordum. İçime büyük bir sıkıntı oturmaya başladı o andan itibaren.

"O kadını nereden tanıyorsun? Niye öyle söyledi?" Masalara bakmaya devam etti bir şey söylememişim gibi. Resmen kaçmaya çalışıyordu benden.

"Şuraya oturalım mı?" deyip ileriyi gösterdi. Omuzlarım düşerken tam tersi yöne döndüm. Yemek şu andan itibaren gündemden düşmüştü. Geçiştirmeye çalışmasına inanamadım. Korkuyordum, ona güven duymak isterken böyle bir olayla karşı karşıya kalmak inancımı büyük oranda sarsıyordu.

"Verda dur," dedi kapıya ulaştığımda. Dışarıya çıktım, arkamdan geldi ve en sonunda kolumu tuttu. Ona doğru dönerken yüz ifademi görmek onu daha da gerdi.

"Sana bir soru sordum cevap bile vermedin. Bu şekilde yemek yiyebileceğimizi mi düşünüyordun?" Durdu nefes aldı, bir elini kısa saçlarının içinden geçirdi, sakinleşmeye çalışıyordu.

"Oturalım, her şeyi anlatacağım." Gözlerimin içine bakarken oradaki korkuyu gördüm. Serdar bir şeyleri bilmemden çekiniyordu. Bu da hanesine bir eksi daha yazdırıyordu. Hayal kırıklığı içimde birikmeye başlarken kendimi sakinleştirmeye çalıştım. En ufak bir şeyde gözlerimin dolmasından nefret ediyordum. Küçük bir nefes aldım ve bakışlarım onu bulurken sakin kalmaya çalışarak konuştum.

"Burada da anlatabilirsin. Neden bu kadar panikledin?" Biraz düşündü, doğru kelimeleri seçmek onu zorluyor gibiydi. Gözlerimin içine bir an baktı sonra bakışlarını kaçırdı.

"Çünkü sandığımdan çok daha kırılgansın. Yanlış anlamaya müsaitsin ve ben bu durum oluşmasın diye elimden geleni yapıyorum." Her ne kadar sitem eder gibi söylese de bir noktada haklıydı bunu kendi içimde kabul etmiştim ama suçlamaya dönünce iş can acıtıcı oluyordu.

"O zaman gerçeği anlat. Kadın başka biri ile birlikteyken sana laf attı resmen. Bunu normal karşılayabileceğimi mi düşünüyorsun!" Kaşları çatıldı sakinleşmek ister gibi birkaç saniye ileriye doğru baktı. Bana geri döndüğünde yüzünde halen tatsız bir ifade vardı.

"Hülya ile seninle tanışmadan bir gün önce tanıştım. Kötü bir zaman diliminden geçiyordu. Onunla konuştuk." Bu şekilde söyledikleri bir bütün etmiyordu, kadının sözlerinde gereksiz bir samimiyet vardı. Bunu görmemek için kör olmak gerekirdi. İçimdeki korku büyümeye devam ediyordu ve ben aksi bir şey duymak için resmen çırpınıyordum.

GREYOUTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin