Herkese merhaba!
Bu selamı kaç kişi görecek bilmiyorum. Hep kapansın diyen çığırtkanları görüyordum ama böyle bir şey olabileceğini tahmin etmiyordum. Çocukları ile ilgilenmeyen ailelerin sorumlusu biz olduk. 9 senedir burada yazıyorum ve kitaplarım wattpad ve sizler sayesinde basıldı. Şimdi böyle bir şans resmen ellerimizden alınıyor. Halen şaka gibi geliyor ama şaka değil.
Umarım bir an önce yasaksız bir şekilde tekrardan buluşmaya devam ederiz.
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Satır arası yorumları çok özledim gerçekten lütfen görüşlerinizi paylaşınız.
Keyifli okumalar!
Bana ulaşmak için:
insta: elifkaplan3watty, elifkaplan.ek
tw: elifkaplan3waty
takip edebilirsiniz.
NOT: Bu bölüm Serdar'ın tatbikat zamanını anlatmaktadır. Diğer bölümden itibaren kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Verda evden gittiğinden beri oturduğum yerden kalkmamıştım. Bir yanım hep bugünün geleceğini biliyordu çünkü duygusal anlamda eşit değildik. Ben onu ilk gördüğüm andan itibaren ilgilenmeye başlamıştım. O ise beni sürekli terslemişti. Toplamda üç kez dışarı çıkmıştık ki biri facia ile sonlanmıştı zaten. Beni tanıyacak fırsatı bile bulamamıştı ama dün akşam farklıydı. Hiçbir kızın o ilgiye karşı böyle soğuk kalmayacağını biliyordum. O bana soğuktu çünkü bana hiç ilgi duymuyor ve bir şeyler hissetmiyordu. İlk kabullenmem gereken gerçek buydu. Beni ikna etmeye çalışmamıştı tekrar kaçmak istemişti. Kafasının yerinde olmadığını bir noktaya kadar anlayışla karşılayabilirdim ama bunu bir bahane olarak kullanabileceğini de biliyordum.
Kapı açılırken irkilsem de farklı bir enerji bedenimi kapladı. Sanki vazgeçmiş tekrar buraya gelmişti. Yanlış karar aldığını fark etmişti. Hayır... Acı gerçek o an kafama dank etti. Onda anahtar yoktu ki kapıyı nasıl açacaktı! Salak mısın Serdar?
Ağır bir şekilde üzerime binen hayal kırıklığı ile birlikte yerime otururken Tuğrul salona girdi. Yüzünde tuhaf bir ifade vardı. Beni incelerken o ifadenin şaşkınlık olduğunun farkına vardım.
"Ne oldu Allah aşkına! Kız ağlıyordu," dedi aniden. Neden ağlıyordu? Buradan gitmeyi o tercih etmişti. Ona her şeyi açık bir dille anlattığımı düşünüyordum ki zaten o da halen geçmişimi kabul etmediğini söylemişti. Asıl mesele buydu ve o kabul etmedikten sonra başka bir çözüm yoktu.
"Sen de berbat görünüyorsun. Kavga mı ettiniz?" Tuğrul karşıma dikildi ve yüzümü izlemeye devam etti.
"Kavga etmedik. Bana gerçeği söyledi. Ne olursa olsun geçmişimi onaylamayacak." Bu bir kabullenme cümlesi olsa da söylerken rahatlatmıyordu tam aksine can yakıyordu. Kabullenmek çoğunlukla insana iyi gelirdi ama ben sürecin en başından başlayacaktım ve o yol zorluklarla ilerleyecekti biliyordum.
"Serdar'a iyi bak dedi ve gitti. Üzülmese neden ağlasın?" Bir kız kardeşim olduğu için kadınların en ufak bir şeye bile ağladığını biliyordum. Benim için bir kıstas değildi bu durum. Selcan'ın sinirlenince ağladığını da biliyordum.
"Vicdan yapmıştır, ona yardım ettim sonuç olarak, sahip çıktım, baktım. O beni istemese de içinde bulunduğumuz durum bu." Kendimden beklemeyeceğim şekilde mantıklı cümleler kuruyordum ama iyi değildim. Tek başıma kalıp düşünmem gerekiyordu, sindirmem için bu gerekliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GREYOUT
RomanceSerdar Akılçelen, yetenekli, cesur ve hayatının en önemli beş yılını ülkesine adayan sadakat dolu bir Savaş Pilotudur. İlk görev yerinde hiç beklemediği bir anda fazlasıyla güzel ama aynı zamanda öfkeli bir kadın hayatına girer. O günden sonra hiçb...