"Ödevlerinizi yapmayı unutmayın arkadaşlar, zil çaldı çıkabilirsiniz." Hocanın konuyu bitirip çıkmasıyla yanım da yatan azrayı dürtükledim.
Çok uyuyordu pezevenk gerçi her uyuduğunda şerefsizlik yapıp kaldırıyordum ama aynı şeyi azra bana yapsa ağzına sıçardım.
"Pişt, pişt, azraa kalk artık eve gidicez birazdan, halla uyuyorsun." Kirpiklerinin hafif kımıldamasıyla istediğime ulaşmıştım.
Harfleri yutarak ne dediği anlaşılmayacak bir şekilde bir kaç şey geveledi ağzıyla. "Ney? ney diyon? anlamıyom."
Tekrar bir şeyler geveleyince kulağımı ağzına doğru yaklaştırdım. "Tekrar söyle bakayım"
"Senin ben amina koyim pezevenk" demesiyle hızla kulağımı çektim. Evet her şeyi demesini bekliyordum ama bunu beklemiyordum.
Ayıplar bir şekilde bakıp cık cıkladım. "Ayıp olmuyor mu? Bak kaç yaşına geldin sekseni deviriyorsun halla pezevenk diyip duruyorsun"
Azra uyuma pozisyonunda olduğu için kafam kafasının üstesindeyken ayılmak için kafasını rank diye kaldırmasıyla kafamla kafası tokuşmuştu.
"Ananı avradını sikeyim. AYYY ay kafam, ay başım acıyor! beyin kanaması geçiriyorum." Kafa kafa değil betondu mübarek kafamın feci acımasıyla abarta abarta kurduğum cümlelerin üstüne daha da cümleler kurarak azranın bir nevi kafasını sikiyordum.
Ama mutluydum Hayır hayır kafamın kırılmasından değil bu olay yüzünden 2 saat boyunca ona Trip atıp her istediğimi aldırmamdan mutluydum. İstediklerimi almazsa çirkefliğim tutuyordu ve almak zorunda kalıyordu.
Canım arkadaşım Allah herkese böyle dost nasip etsindi.
Kahvemin son yudumlarını içerken kantine göz gezdiriyordum. Tanıdık bir yüzü görmemle karton bardağı tutan elim, yüzüme yakın bir şekilde donakalmıştı.
Semih kantinde ki masalardan birine oturmuş yanından hiç ayrılmayan bir kaç arkadaşıyla sohbet ediyordu.
Semihin arkadaşı olan adını Samet olarak duyduğum kişi bir şey anlatıyordu. Semih sohbetten sıkılmış olmalı ki o da benim gibi kantine göz gezdirmeye başladı.
Gözleri gözlerime takıldı ve bir müddet ne o bakışlarını kaçırdı ne de ben yavaşça yutkunmasıyla bana bakmaya devam etti.
Gözleri gözlerimde bir cevap arıyordu sanki.Bu bakışmayı bölen bizim masaya gelen Kutay olmuştu.
"Bu ne sıraymış amk bekle bekle bitmedi bir tane su alacaktım. Yeminle sahra çölünde olsaydım, orada bile burada bekleyene kadar su bulurdum." Abartma tozu...
"Sahra çölüne su bulacağına götüne don al önce"
Sercanın yanıtı ile semihi bile unutup hunharca gülerek tabiri caizse anırarak gülmeye başladım.Kutayın ters bakışları sercandan bana geçerken ben halla kendimi durduramayıp gülmeye devam ediyordum. Oysa ki fazla komik değildi ama hani olur ya en saçma şeye bile gülesin gelir ben halla gülmeye devam ederken gözlerim tekrar bir çift göze takıldı.
Direkt gülüşümü durdurup yerimde dikleştim. İnşallah rezil olmamışımdır.
Rezil olmamışım mıdır? Resmen gülüşümle kalabalık olan kantin bile sessizleşmiş beni izliyordu. Kovboy müziği çalmaya başladı kafamda.
Hayali bir şekilde ortada saman topları yuvarlanınca gözlerimi kısıp kantindekilere bakmaya başladım. Evet kendimi kovboy filminde his ediyordum şuan.
Tek eksik olan şey buranın bir kantin olmasıydı.
Evet tek eksik buydu. Kovboy sahnesinden çıkmışım gibi kendime geldim ve hayırdır manasında kafamı ve elimi havaya salladım.Sanki gülen hiç insan görmediler. Hiç birini zaten sevmiyordum, embesil gavurlar keşke hepsi gitseydi okuldan tek ben ve saz arkadaşlarım kalsaydı bir de iki üç tane belki dört tane yakışıklı erkek olsaydı fena olmazdı.
Kantinde ki gözler benden ayrılıp Tekrar kargaşaya dönünce sandalyemi çekerek masadan kalktım. Saz arkadaşlarımın bakışları bana dönünce sadece hava almak istediğimi ve bahçeye çıkacağımı söyleyerek kantinden çıkmıştım.
Semih'le aynı ortamda olmamız beni epey germişti. Üstüme üstüme gelen duvarlardan kaçabilmek için çıkmıştım kantinden.
Bahçede ki banklardan birine oturdum. Hava serindi ve rüzgar saçlarımın her bir teline değiyordu. Güneşli havalardan çok serin, yağmurlu havaları severdim.
İçten içe bir şeyler düşünüp tartışırken karşımda ki banka iki kişinin oturmasıyla gözlerimi karşıya dikmiştim merakla.
İkisi de erkekti ve hoay maşallah diyecek kadar yakışıklılık'ları vardı. Biri sarışın, uzun boylu, yeşil gözlüyken diğeri tam tersi esmerdi ve uzun boyluydu.
Onları kesmeyip uzun uzun bakmaya devam ederken sarışının gözleri bana kaydı ve esmere gülerek bir şeyler anlattı her ne anlatıysa esmer de gülerek bana baktı.
Bir dakika onlar benim hakkımda mı konuşuyorlardı? Bende onlara dik dik bakmaya devam ettim.
Esmer benimle göz kontağını hiç kesmeden bakmaya devam ederken yanlarına gelen çocuğun esmere karşı konuşmasıyla oturduğum yere mıhlanıp kalmıştım.
"Semih, kanka neredesin ya sabahtan beri seni bekliyoruz."
BÖLÜM SONU
EVEVVETT İLK TEXTING OLMAYAN BÖLÜMÜMÜZZ
Sonunda tanımadığımız semihi de bu bölümde gördük.
Gerçi iki melihi de gördük.
Hangisi hoşumuza giderse artık hihhuehe
Lütfenn oy verin yorum yapınnn
Hadi öpüldünüzzzz ♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAKINTILI MANYAK | YARI TEXTİNG |
Cerita Pendekbenim takıntılığım mafya kitapları gibi değildi benim takıntılığım bir komedinin içinde doğan çerez gibiydi... ❗️❗️❗️ Kardelen: babam baklava getirdi baklava sevmem senin baklavaların hariç ...