" Yanımda Kal..."

112 11 14
                                    

Öncelikle uzun zamandır bölüm gelmediği için özür dilerim.
Telefon babamın ve o birkaç gündür evde değildi. Ayrıca telefonda bazı sıkıntılar olduğu için zor yazıyorum.
Bu arada artık belli bir bölüm günü yok, ne zaman yazarsam o zaman atacağım.
Kitabımı okuyup bana destek verdiğiniz için ne kadar teşekkür etsem az...

(....)

Dz. Hey Chuuya! Hoş geldin.

Ch. Hiç hoş gelmedim Dazai, senin zorunla geldim. Tüm hafta başımın etini yedin...

Dz. Fena mı oldu? Hem gelecek eşinle tanışacaksın...

Ch. Bu kadar övdüğüne göre kesin bozuk ürün...

Dz. Bu lafları birazdan yiyiceksin...

Ch. Kesin kesin...

Dazai'nin peşinden içeri girdim. Saat gece 10. 00 gibi bir şeydi ve içerisi kalabalıktı. Yukarıdan yansıyan Led ışıkları ve müzik eve bar havası veriyordu.

Dazai'nin peşinden ilerlerken kenarda Junichiro, Naomi ve Kenji'yi gördüm. Hemen önden giden Dazai'yi bırakıp onlara ilerledim. Salak Dazai, fark etmemişti.

Ch. Hey millet! Nasılsınız?

Jh. Hoşgeldin Chuuya senpai, iyiyiz sen?

Böyle sohbete başlamıştık. Birden arkamda daha önce duymadığım bir ses duydum. Aslında çok hoş bir sesti.

Ak. Hey çocuklar, nasılsınız?

Sesin sahibini duymak için arkamı döndüğümde çarpıştık. Hemen dibimdeymiş. Haliyle elindeki içecek
Ona, bana ve yere döküldü.

Ch. Çok pardon!

Ak. Hayır, ben özür dilerim.

Nm. Senpai, bekleyin havlu getireyim.

Naomi getirdiği havluları bize verince lekeleri sildik. O sırada Dazai'nin yanımıza geldiğini farkettim.

Dz. Sen neredesin ya? Seni arıyorum kaç- Aa... Tanışmışsınız bile...

Ch&Ak. NE?!

Şaşkınlıkla birbirimize bakakaldık. Anlattı durduğu adam bu muydu gerçekten? Sandığımdan daha yakışıklıymış...

(...)

Ak. Peki ne yapmaktan hoşlanırsın?

Biraz önce oldukça tuhaf şekilde tanışmamıza rağmen hemen kaynaşmış ve elimize meyve suyu alıp bahçedeki kamelyaya gitmiştik. Sadece ikimiz vardık. Aramızda kısa zamanda samimi bir dostluk kurulmuş gibiydi.

Ch. Boş zamanlarımda manga okumayı ve spor yapmayı çok severim. Her pazar ormandaki şelaleye bisikletle gidiyorum.

Ak. Öyle mi? Ben de ama yoğun olduğum için epeydir gitmedim.

Ch. Bu pazar işi yoksa beraber gidelim.

Bu ani teklife ben bile şaşırmıştım. Daha yeni tanıdığım birine nasıl bu kadar hızlı samimi olmuştum?

Ak. Aslında güzel fikir. Bu pazar boşum, saat kaçta buluşalım?

(...)

Ak. Chuuya-san! Gerçekten güzel sürüyorsun.

Ch. Soğol Akutagawa-san, sen de.

Bisikletlerimizle şelaleye gidiyorduk. Yaklaştığımızı su sesinden anlamıştım.

Ch. Hadi yarışalım!

Bunu söyleyip elimden geldiğince hızlandım. Arkamdan bağırdığını duydum.

LOVE IN İMPOSSİBLE _DAZATSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin