" Yuvam... "

82 5 17
                                    

(....)

At. 3 ay sonra görüşürüz!

Ch. Görüşürüz. Sizi özlüyeceğim. Siz derken sadece seni kastediyorum Atsushi.

Dz. Aman Chuuya ya! İntihar şakası yaptığım için mi bu muameleyi görüyorum?

P. Öyle şaka mı olur köpek?! Bizim yaptığımızda hiç değilse biraz mizah vardı.

Dz. Bunu siz başlatmıştınız hatırlatırım...

Ah şu mesele... Dazai düğünümüzde olanların intikamını almak için arkadaşlarına telefondan tek tek benimle kavga edip ayrıldığımızı, bensiz yaşayamayacağını  ve bu yüzden intihar edeceğini falan yazmıştı. Üstelik bunu gece yarısı zamanları yapmıştı. Hepsi onun için endişelenip gecenin o saatinde beraber evimize gelmişlerdi.

Tabi Dazai'nin intihar etmek yerine koltukta benimle film izlediğini görünce biraz dayak attıp çokça söverek geri dönmüşlerdi.

Rp. Boşa dememişler şerefsiz her zaman şerefsizdir diye.

Dz. Onu diyenler kocanla tanımıştır kesin. Neyse bizim yola çıkmamız gerek, hepiniz hoşçakalın!

At. Görüşmek üzere, Byakko uslu dur tamam mı?

Kj. Merak etme Atsushi-san, ben ona bakarım...

Böylece tüm dostlarımızla sarılıp vedalaşarak arabaya bindik ve Dazai'nin çalıştırmasıyla yola çıktık.

Biz evleneli birkaç ay kadar olmuştu. İlkbahardan yaza geçmek üzereydik ve benim yine doğum günüm yaklaşıyordu. Yani neredeyse 1 yıla yakın zamandır buradaydım.

Birkaç gün önce bana balayında nereye gitmek istediğimi sormuştu, ben de birlikte olabileceğimiz, çok da uzak olmayan, sessiz, sakin bir yer istemiştim o da güzel bir yer bildiği söylemişti. Beni zamanında babalarının gittiği tatil evine götürecekti. Dediğine göre bir ormanın içinde olan güzel bir dağ eviymiş ama ondan önce başka bir sürprizi varmış.

Araba yola çıkmıştı. Heyecanla dışarıyı izliyordum. İlk defa uzun bir yolculuğa çıkıyordum.

Dz. Heyecanlı mısın?

At. Evet! Nereye gidiyoruz?

Dz. Birazdan görürsün...

Yolda kenar dükkanlara uğrayıp tatil için birkaç parça malzeme de almıştık. Şehir dışına çıkalı 1 saat olmuştu. Ormanlık bir alandaydık ve Dazai bir tepeden yukarı çıkıyordu. Gittiğimiz yerin burada olduğunu sanmıyordum, kesin bahsettiği sürprizle ilgiliydi. Sonunda şirin ve hoş bir kulübenin önünde durduk.

At. Artık söylesen diyorum? Nereye geldik?

Dz. Peki, burası Fukuzawa Sensei'nin evi. Dağ evine gitmeden önce onunla tanışmanı istiyorum. Hem ben de çok özlemişim, sık sık telefonla arıyorum ama bilirsin işte bizzat konuşmak başka... Hadi...

Dazai arabadan inip benim de kapımı açtı. Elini tutarak aşağı indim. Burası çok hoş bir yerdi. Kulübenin etrafında bir sürü çiçek etkiliydi. Fukuzawa Sensei her kimse kesinlikle bahçıvanlıkta çok iyiydi.

Dazai ile birlikte kulübenin kenarından dolaşıp arka tarafa geçtik. Burası da tıpkı evin önündeki çiçekler gibi güzel bakılmış meyve ağaçları ve sebzelerle doluydu. Hayranlıkla onlara bakarken bahçede çapa yapan yeşil kıyafetli ve hasır şapkalı birini gördüm. Bu galiba oydu.

Dz. Bak Atsushi, işte orada. Fukuzawa Sensei!

Dazai'nin ona seslenmesiyle karşımızdaki yerden kalktı ve bize döndü. İkimizi de dikkatle inceliyordu.

LOVE IN İMPOSSİBLE _DAZATSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin