" Senin Ailen Olucağım... "

72 6 14
                                    


Sabah yanağımın üstünde hissettiğim bir öpücükle uyandım. Dazai beni öpüyordu...

At. Günaydın...

Dz. Sana da günaydın miniğim. Kalkalım mı?

At. Olur...

Üstümüze gündelik rahat kıyafetler giyip aşağı indik. Güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra etrafı toparladık. Bugün için güzel planlarımız vardı. Önce beraber çiçek ekicektik öğlene doğru da ormana pikniğe gidicektik.

Çiçek ekmek için dün gelirken aldığımız tohumlarla malzemeleri dışarı çıkardık. Tıpkı esas evimizde Kenji'nin ilgilendiği bahçe gibi olacaktı.

Dışarı çıkıp beraber küçük çukurlar açarak tohumları ekmeye başladık. Papatya, menekşe ve gül almıştık. Bu gerçekten çok eğlenceli bir işti.

At. Çok güzel olucak, inanıyorum.

Dz. Sen yapıyorsan güzeldir.

At. Dazai-san, bir dahakine Byakko'yu da getirelim. Burayı çok sever.

Dz. Olabilir, hatta dostlarımızı da çağırıp mangal yapabiliriz.

At. Harika olur! Fukuzawa Sensei de gelir.

Böyle sohbet ederek tüm tohumları ekmiştik. Geriye sadece sulamak kalmıştı.

Dz. Bu bana çocukluğumu hatırlattı Atsushi. Babamlarla da böyle çiçek ekerdik, çok küçüktüm ama asla unutmuyorum.

Onu konuşarak rahatlatmak istedim. Üzülmesini istemiyordum.

At. Dazai-san, lütfen üzülme.

Dz. Artık eskisi kadar üzgün değilim Atsushi endişelenme.

At. Dazai-san... Sence babaların yaşasaydı beni severler miydi?

Dz. Hayır.

At. Ya... Demek öyle...

Açıkçası duyduğum şeye çok üzülmüştüm.

Dz. Sevmek biraz hafif kalır Atsushi. Sana o kadar bayılırlardı ki beni evlatlıktan reddedip yerime seni alabilirlerdi.

At. Yapma ya... Bir an korktum açıkçası.

Dz. Neden? Babalarımın seni sevmeyeceği düşüncesinden mi?

Cevap vermek yerine kafamı sallamakla yetindim. O ise elini omzuma koydu, ona baktığımda gülümsüyordu.

Dz. Atsushi, seni tabi ki severlerdi. Ren babamın ailesi Makato babamı reddetmişti, onlarsa buna rağmen asla ayrılmadılar. Ren babamı evden kovduklarında ikisi beraber kendine düşen küçük ofisin arka odasında aylarca kalmışlar. İşleri düzelince şu an kaldığımız evi yaptırmışlar. İkisi de zor şeyler yaşadılar ama birbirlerini sevdikleri için bunu aştılar. Onlar bunca şey yaşamışken Atsushi, aynı şeyi bizim de yaşamamızı istemezlerdi. O yüzden üzülme...

At. Gerçekten zor zamanlar yaşamışlar ama bizim gibi aşıklardı. Bu yüzden dayandılar...

Dz. Kesinlikle. Biz de onlar gibiyiz Atsushi, umarım hep öyle de kalıcağız. Her neyse, işimiz bittiğine göre pikniğe hazırlanabiliriz.

İçeri geçip üzerimizi değiştirerek hazırlandık ve piknik sepetine Yiyecek-içicek koyup el ele tutuşarak dışarı çıktık.

Evden biraz uzaklaşınca nehir manzaralı bir tepeye gelmiştik. Rahat bir yer seçip örtüyü serdik ve üstüne oturduk. Birlikte manzarayı seyrediyorduk. Orman, nehir, gökyüzü ve biz... Ömrüm boyunca gördüğüm en güzel şeylerdendi hepsi.

LOVE IN İMPOSSİBLE _DAZATSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin