Uyandığımda kafamı kaldırdım, yoongi ile sıkıca sarılmış duruyorduk, gece aklıma gelince utanarak uyuyan yüzüne baktım.
Çok utanıyordum, elimi izime koyarak okşadım, dudaklarını bastırdığında içime huzur doluyordu.
Ne yaptığımı bilmeden yüzüne yaklaştım, gözlerimi kapatarak durdum, hafif açarak yüzlerimizi yakınlaştırdım, öpüşecek konumdaydık.
Neden böyle yaptığımı bilmiyordum bile, gözlerimi kapatarak derin bir nefes aldım, yavaşça gözlerimi açmaya başladığımda yoongi de yavaşça açtı.
Gözlerimiz birleştiğinde durduk, olduğumuz konumu anlayınca -ben unutmuştum bile heyecandan- kalktık ve kafamızı eğdik.
Anlını ovarak bana döndü.
"Şey.. Ben üzgünüm, böyle olacağını bilmiyor-"
"Günaydın"
Güldüğümde oda güldü.
"Günaydın"
Kalkarak gerindik, yanına giderek sarıldım.
"Yanımda kaldığın için teşekkür ederim"
Sırtıma kollarını sararak sarıldı.
"Rica ederim, seni öyle bırakamazdım"
Kafamı kaldırıp güldüm, gözlerime baktığında elimi izine götürüp okşadım, gözlerini kapattığında parmak uçlarıma çıkarak dudaklarımı bastırdım.
Geri çekildiğimde gözlerini açarak bana baktı, yanaklarım kızarmıştı, geri çekildik, yutkunarak ensesini kaşıdı.
"Gidiyim"
Kafamı sallayarak ellerime baktığımda gitti, kapıya bakarak yutkundum.
"Neden böyle yaptım ki? Neden bu kadar yakın olduk birden?"
Kafamı salladım ve banyoya giderek duş alıp ayıldım iyice, giyinip aşşağı indiğimde salonda oturuyorlardı, mutfağa girdiğimde yoongi oturmuş yine o iğrenç şeyi içiyordu.
Masada kahvaltılıklar vardı ama ben çorba istiyordum, memnuniyetsizce oturduğumda bana baktı.
( benim kahvaltım domates çorbası, çok seviyorum çorba içmeyi)
"Ne oldu?"
"Ben domates çorbası istiyorum"
"Kahvaltı da?"
Kafamı salladığımda gülerek kalktı.
"Masayı topla o zaman"
Çekmeceden çorbayı çıkarttığında gülerek masayı hemen topladım, oturup onu izledim, gözlerine ışık vurduğu için kırmızı yansımalar görünüyordu.
Ona baktımı gözlerinizi çekemiyordunuz, vampir olmak böyle birşey di, genç, yakışıklı ve ölümsüz, geri yaslandım.
"Vampirler ölümlü birine aşık olursa"
"Ne?"
Bana dönerek kaşlarını çattığında güldüm.
"Vampirler ölümlü birine aşık olursa, sonra o kişi ölürse,ne olur?"
"Bilmem"
"Nasıl bilmem"
"Ne biliyim ben, hiç aşık olmadım, bu sorunu taehyung ve jimin'e sorabilirsin, mantıklı bir şey söylerler"
"Yaa bak bu olmadı"
"Neden?"
"Ben senin cevabını merak etmiştim, 'bilmem' pek tatmin edici bir kelime değil"
Ocağın altını kapatarak tabak çıkardı.
"Aşık olduğumda söylerim"
"Kime aşık olucaksın?"
Kaşlarımı çatarak sorduğumda bana 'ciddimisin sen' diye bir bakış atıp çorbayı tabağa koyarken konuştu.
"Hoseok, beni sinir etmeye mi çalışıyorsun?"
"Sende hemen sinir oluyorsun"
Kaşık alıp yanıma geldi, çorbayı ve kaşığı önüme koydu.
"Yemeğini ye, aklını böyle boş sorular ile doldurma"
Kaşığı aldığımda güldü, oturduğunda jimin geldi, ona baktım.
"Jimin"
"Efendim hobi"
Kıpırdandığımda yoongi göz devirdi, bende sorumu sordum.
"Şimdi sen ölümsüzsün ya"
"Evet"
"Jungkook bir gün ölecek"
"E-evet"
"Sende ona aşıksın, jungkook öldüğünde, sen ne yapardın?"
Yoongi bana bakarak göz devirdi.
"Hoseok, insanı üzüntüye sokma"
"Ne ya, merak ediyorum işte, ee ne yapardın jimin"
Gülerek baktı.
"O benim hayatımın aşkı, ruh eşim, o ölürse yaşamanın anlamı kalmaz, bende kendimi öldürürdüm"
Gözlerimi kırpıştırdım ve kafamı salladım.
"Çok açıklayıcı oldu"
Güldüğünde çorbama döndüm.
"Muhtemelen yoongi bunu yapmazdı"
Jimin kahkaha atarak mutfaktan çıktığında yoongi şaşıkınca bana döndü.
"Ben nereden bağlandım bu konuya?"
"Sende ölümsüzsün"
Anlını ovarak derin bir nefes aldığında çorbamı kaşıkladım, onu sinir etmeye bayılıyordum.
/
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sope : kış
Fanfiction"Yarın bir grup vampir tarafsız bölgeye gelicek, sizde yanlarına giderek onları karşılayacaksınız"