Önceliği kime vermeliyiz,
sevdiklerimize mi yoksa sevebileceklerimize mi?
Bölüm şarkısı: Eskitilmiş Yaz- Uyusam Geçer mi?Son iki haftadır günler oldukça sakin geçiyordu. Berfu birkaç güne bir konağa gidiyor orada vakit geçirip akşam eve dönüyordu. Konakta da her şey oldukça sakin ilerliyordu. Sanki fırtına öncesi sessizlik gibiydi. Berfu her an bir olay çıkmasından korkuyordu haksız da sayılmazdı herhalde aylardır olaysız geçen en uzun zaman dilimini yaşıyor olabilirlerdi. Feyyaz, konağa gidip gelmesine bir şey demiyordu; abisi, Feyyaz ile ilgili kötü bir yorumda bulunmuyordu. Araları düzelmemişti ama en azından sesleri de çıkmıyordu.
Berfu dün konağa gittiği için bugün evde takılıyordu. Sema ile de iki gün önce görüşmüşlerdi o yüzden onunla da görüşemiyordu. Her gün konağa gitmek için izin almak biraz işine de gelmiyordu, abartıp da sınırı aşmak gibi bir niyeti yoktu. Evde tüm gün büyük bir can sıkıntısı ile baş başa kalmıştı. Televizyon izle, banyo yap, yemek ye, odayı topla yapacak başka bir iş de yoktu. Feyyaz akşam yemeğine de gelmemişti, Berfu yemeği tek başına yemiş gece yarısına kadar da kocasını beklemişti ama sonrasında daha fazla dayanamamış ve uyumuştu.
Feyyaz kapıdan içeri girerken oldukça sinirliydi. Geri dönmemek için kendiyle büyük bir savaş veriyordu. En başından beri girmemesi gereken bir işe girmiş ve sonunda patlak vermişti. İstediğini aldığı anda arkasını dönüp gitmesi gerekiyordu ama inatla burada kalma işini uzatmıştı. En kısa zamanda İstanbul’a dönmeli ve bu sayfayı kapatmalıydı. Yoksa her an elinden bir kaza çıkabilirdi. Sorun Baran’ı öldürmesi değildi sorun Berfu’yla arasını bozmak istememesiydi. Bir ayı aşkın süredir adam akıllı bir problem yaşamamışlardı hatta gözündeki profilini de giderek düzeltmişti. Şimdi sırf Baran yüzünden her şey tepe taklak olmuştu. Sakinleşmeden eve gelmek istememişti ama siniri azalmıyor aksine daha da artıyordu. En azından karısını görmenin onu daha rahatlatacağını düşünüyordu.
Eve geldiğinde pek de işe yaramadığını fark etti. O anlık sinirle fark etmese bile üstü başı kan ve kir içindeydi, deli gibi sigara ve alkol kokuyordu. Aklı hala olay yerindeydi neler olduğu tam olarak kesinleşmeden de ayrılmıştı. Çünkü biraz daha orada kalsa bir kişi bile canlı olarak ayrılmayacaktı oradan. Sakinleşmek adına içmiş ama içki onu sakinleştirmek yerine aklını iyice bulandırmış ve sinirini arttırmıştı. Evin bahçesine girdiğinde kapıdaki korumanın uyukladığını görünce sinirinin bir kısmını ondan çıkartmıştı. Adamın yüzünü dağıtmadan durmamış, üzerindeki kan lekelerinin üstüne yenilerini eklemişti. Sinirle içeri girdiğinde kapıyı da hızla kapattı. Kapı çarparak kapanmıştı. Berfu önce kapı sesini duymuş ve uyanmıştı. Neler olduğunu anlamaya çalışırken bir taraftan da uyanmaya çalışıyordu. Yatak odasının kapısı hışımla açıldığında kadın yatakta oturur pozisyona gelmişti bile.
Feyyaz odaya girdiğinde çok sesli hareket ettiğini fark etmemişti. Karısının yatakta oturduğunu görünce aklına o an nasıl gözüktüğü gelmemiş aksine sakinleşmek adına kadına giderek daha da yakınlaşmıştı. İçerisi tam aydınlık değildi sadece gece lambası yanıyordu. Berfu önce adamın üstünü fark etmedi ama adamın üzerine sinmiş alkol ve sigara kokusunu almıştı midesini bulandırmaya yetmişti çünkü adamın içeriye girmesiyle sanki bir varil içki içeriye dökülmüş gibi bir koku dolmuştu odaya. Feyyaz önce kendini yatağın üzerine sert bir şekilde bıraktı sonra da derin bir nefes verdi. İçindeki ateşi söndürmek istiyordu ama bir türlü olmuyordu. Kadının uykulu ve şaşkın bakışlarını gördüğünde aklına yine Baran gelmişti. Burada olan her şeyin sorumlusu da oydu. Berfu’yla bu kadar geç kavuşmasının da suçlusu oydu. Her geçen saniye Baran’a olan nefreti gün yüzüne çıkıyordu, gidip döve döve öldüresi geliyordu öyle vurarak da değil acı içinde kıvrana kıvrana ölsün istiyordu. Berfu ile göz göze geldiğinde içindeki dürtüyü susturmak adına kadının dudaklarına yapıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖRÜNMEZ KAFES (KDÇS-1)
Ficção AdolescenteTüm hayatını sadece kendi doğruları için yaşayan bir adam aşık olursa ne olurdu? Bir gece de adamın doğru bildiği ne varsa yıkılmış ve odak noktası değişmişti. İki farklı dünya ve iki farklı insan nasıl bir arada yaşardı ki? Yalnızlığı kendine uşa...