Bir şeyi görmekten veya zor bir gerçekle yüzleşmekten kaçınmak için gözlerimizi kapatmak.
Kaybetmek kimlere özgüdür? Kimler kaybeder? Ergen bir kız çocuğuyken merak ettiğim en büyük sorulardan bir tanesiydi. Lise de sınıf arkadaşımın babası ölmüştü, kaybettim demişti. Kaybettim. Peki kaybedilen her şey bulunabilir miydi? Bulunamazdı galiba. Çünkü ölen geri gelmezdi. Anneme sorduğumu hatırlıyorum. Anne kimler kaybeder diye sorduğumda sorumu anlamamıştı. Bir şeyini mi kaybettin diye sormuştu.
Birini ya da bir şeyi kaybetmek için iyi ya da kötü bir insan olmak önemli miydi? En çok bunu merak etmiştim aslında ama anneme anlatamamıştım. Eğer iyi bir insan olursak sevdiğimiz insanları ve eşyaları kaybetmeyiz her zaman bizimle olurlar gibi gelmişti o zaman. Meğer çok yanılmışım iyi insan olmak çok geniş bir kavram olmasının yanı sıra çok da doğru değildi. Son iki yılda bir şeyi anlamıştım kötüler kaybetmezdi. Çünkü kaybetmek için fazla hırslılardı. Oysa iyi insanlar başkaları zarar görmesin diye pes edebilirlerdi.
Ben etrafımda çok fazla kötü insan yok zannediyordum, meğer varmış. İyi diye bildiğim birçok insan kötüymüş. Çünkü bir tek kötüler acımazdı sevdiklerine çıkarları uğruna. Ben; abim, babam, annem, yengem iyi insanlar zannediyordum ama yanılıyormuşum meğer. Hepsi beni yarı yolda bırakmıştı. Çıkarları uğruna benden vazgeçmişlerdi. Babam hayattayken daha çok kazanmak için mirasını ortaya koyarak beni evlendirmişti hem de belki de dünyanın en güvenilmez insanlarından biriyle. Şansıma bana kötü davranmamıştı belki ama kesinlikle garanti bir durum değildi. Öldürebilirdi, dövebilirdi, hakaret edip küfredebilirdi. Hiçbirini yapmamıştı. Hayatımda en çok güvenemeyeceğim insana güvenmek zorunda kalmıştım işin kötü tarafı sadece bu da değildi.
Babam yarı yolda bırakmıştı ama abim de aynısını yapmıştı. Yıllarca yaptığı her şeyi benim iyiliğim için yaptığını düşündüğüm adam sırf mirası bölünecek diye beni hiç düşünmeden hareket etmişti bununla da kalmamış ve hakkımda çok ağır kelimeler kullanmıştı. O kadar ağır gelmişti ki altında ezilmiştim ve nasıl kaldıracağımı ya da ayağa kalkacağımı bilmiyordum. Ya annem o günden sonra ne aramış ne de sormuştu. Oysa bu hayatta en çok ona güvenirdim en çok onun yanında güvende hissederdim. Benim için her şeyi yapabilecek tek kişi olarak görüyordum ya da görürdüm. Kız çocuklarının kahramanları babasıyken benim kahramanım annemdi. Bu hayatta yerini dolduramayacağım tek insandı. Bir de yengem vardı. Abla yerine koymuştum. Evimize gelin gelmiş dememiş bir kardeş gibi yaklaşmış, bırak görümcelik yapmayı kalbi kırılır üzülür diye ağzımdan çıkan her şeyde dikkatli davranmıştım. Yabancı bilmediği bir yerde diye Türkçe öğretmiş, etrafı öğretmiş, sırf insanlarla rahat kaynaşsın diye tüm kuzenlerimle arasını yapmıştım. Peki karşılığında ne yapmıştı? Yaptıklarımın karşılığında ise hakaret ve terk edilme almıştım. Sırf kadın olduğum için miras hakkımın olmaması gerektiğini düşünmüş bir de üstüne arayıp söylemişti.
Tüm bunlar yetmiyormuş gibi kötü olduğunu düşündüğüm iyi niyetinin altında sürekli bir şeyler aradığım kocam ve akrabaları üzülmeyim diye olayın üstünü kapatmaya çalışmıştı. Ailemi kötülemek yerine kendi kötü gibi görünmeyi seçmişti. Kim doğru kim yanlış kesinlikle seçemiyordum bu aralar. Belki de en başından beri yanlış değerlendirme yapan bendim ailemi kendi gözümde o kadar yüceltmiştim ki başka birine yer kalmamıştı. Peki dün duyduklarım onları yerinden etmeye yeter miydi? Bunu kolaylıkla hazmedemezdim ama onlardan da vazgeçemezdim büyük ihtimalle. Ama en çok üzüldüğüm şey abimin söyledikleri değildi, söyledikleri için pişman olmamasıydı. Arayıp en azından bir pişmanlık göstergesi göstermemesiydi. Aradan günler hatta aylar geçmişti ama kimse aramamıştı. Ben cesaret edememiştim aramaya ama onlarda aramamıştı. Eğer olayların en başından bu şekilde olduğunu bilsem arar mıydım peki? İşte buna cevabım vardı. Aramazdım. Duyduklarımı kolaylıkla hazmedebileceğimiz zannetmiyordum. Hoş ben hazmetsem Feyyaz hazmedebilir miydi? O da edemezdi. Ben bunu nasıl aşacaktım?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖRÜNMEZ KAFES (KDÇS-1)
Ficção AdolescenteTüm hayatını sadece kendi doğruları için yaşayan bir adam aşık olursa ne olurdu? Bir gece de adamın doğru bildiği ne varsa yıkılmış ve odak noktası değişmişti. İki farklı dünya ve iki farklı insan nasıl bir arada yaşardı ki? Yalnızlığı kendine uşa...