VAR OLMAYA ÇALIŞMAK...

79 5 0
                                    

Kader mi oyun oynar yoksa
başkalarını aklamak için mi böyle düşünürüz?

 

Berfu’nun boğazının şişmesinin üzerinden 3 gün geçmiş ve iyileşmişti iyice. Feyyaz birkaç gündür zaten geç geldiği için konuşma problemi yaşamamıştı. Berfu sabah uyandığında yataktan kalktı. Lavaboya girip yüzünü yıkadı. Tam odadan çıkacakken Feyyaz da uyanmıştı. “Nereye?” Berfu irkilerek arkasını döndü. “Aşağı iniyordum. Günaydın.” Feyyaz başını yastıktan kaldırırken “Günaydın. Daha erken değil mi uyanmak için?” Berfu içinden tabi ben de gece ikide gelsem bana da bu saat uyanmak için erken gelirdi ama ben on bir de uyuduğum için erken değil aksine geç bir saat oldu. “Saat on.” Adam kafasını yastığa atarken “Ee” dedi. Berfu yan taraftaki masaya yaslanarak “Ben saat on bir de uyumuştum. On bir saattir yatıyorum zaten.” Sırt üstü yatarken gözlerini de kapatmıştı. Üstü çıplak olduğu için dövmeleri gözüküyordu. Berfu kafasını çevirirken hava temizleyicinin çalışmadığını fark etti büyük ihtimalle suyu bitmişti. Makinenin yanına giderek kapağını açtı. Tahmin ettiği gibiydi.

Feyyaz kapının açılmadığını fark ettiğinde gözünü geri açtı. Berfu makinenin alt kısmını çıkartmaya çalışıyordu. “Ne yapıyorsun?” Berfu kafasını çevirmeden “suyu bitmiş onu dolduracağım.” Feyyaz dönerken “Boş ver hallederler.” Berfu da biliyordu halledilebileceği ama zaten aşağı iniyordu ne kaybeder ki doldursa gelse. Kapağı çıkartamadığını fark edince bıraktı uğraşmayı. Acıkmıştı yemek yemek daha önemli geliyordu şu anda. İstanbul’daki en iyi yönü yemek saatini kendine göre ayarlayabiliyor olmasıydı kesinlikle. Zaten başka bir özelliğini beğenmemişti. Cevap vermeden aşağı indi.

Kahvaltı hazırlanıyordu. Semih Bey “Günaydın Berfu Hanım masayı hazırlayım mı?” Berfu şu an yukarı da yatmaya devam eden kocasının kalkmasını beklemek istemiyordu. “Olur.” Koltuğa otururken Semih Bey mutfağa girdi. Masa hazır olunca masaya oturdu. Hadi burayı bilmediği için dışarı çıkamıyordu içeriye kapanmıştı ama evin içine niye kapanmışlardı ki bahçe sadece süs olarak durması için yoktu ya. En azından yemekleri bahçede yiyebilirlerdi.

Semih Bey çayını doldururken “Başka bir şey istiyor musunuz?” Berfu bir an kararsız kalsa da “Havalar iyiyken masayı bahçeye hazırlar mısınız?” Büyük havuzlu bir villada yaşıyor olmanın getirilerini kullanabilirdi en azından. İstanbul’un getirilerini daha iyi kullanmaya başlasa iyi olurdu. Aylarca evi bekleyecek değildi ya. Zaten İtalya’da beklemesi gerekecekti en azından dilini bildiği bir yerde olmanın katkılarıyla devam edebilirdi. Kahvaltıya devam ederken Feyyaz aşağı indi.

Adam karısının masada tek oturduğunu görünce masaya oturdu. Tabağına bir şeyler alırken “Boğazın nasıl oldu?” normal kahvaltıya döndüğüne göre iyiydi ama konuşmaya bir yerden başlaması gerekiyordu.

Berfu ciddi misin der gibi kısa bir bakış attı ama adam görmemişti. Aradan üç gün geçmişti çok merak ediyorsa dün onunla doktora gelebilirdi. Yine de sesini çıkartmadan cevap verdi. “İyi.” Feyyaz cevabın kısalığı ve isteksizliğini göz ardı ederek devam etti. “Fatihler akşam yemeğe davet etti gitmek ister misin?” Berfu kafasını kaldırıp adama baktı. Soru konusunda ciddi miydi yoksa öylesine mi sorulmuştu emin olmadı. Ayrıca haftalardır adam akıllı iletişim kurma gereksiniminde bile bulunmamışlardı. Tabi tatilleri yeni bitmişti. Sıra onlara yeni gelmişti. Daha doğrusu kendisine. Ama sitem bile edemiyordu. Etse ne diyecekti ki? Kendini onlarla kıyaslamak saçmaydı. Çok farklı dünyalara aittiler. Hem onlar severek ve isteyerek evlenmiş ya da nişanlanmışlardı, oysa bir iş anlaşması sonucuydu. Cevap vermediğini fark ederek “Olur.” dedi.

Kalp kırıcı gerçeklerle yüz yüze kalmayı hiç sevmiyordu ama babası evlenme fikrini ortaya attığından beri yani aylardır sürekli kalıyordu. Etrafındaki herkesin buna da şükür etmesini istiyordu ama arada zorlanmıyor değildi yani. Özellikle sosyal medyada gezerken. İştahı kaçmıştı. Elindeki ekmeği bıraktı çaya devam etti.

GÖRÜNMEZ KAFES (KDÇS-1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin