Bölüm: 27 "Sebepsiz"

60 8 24
                                    

Uzun bir aradan sonra hepinize yeniden merhaba. Yeni bölümle geri geldim. Keyifli okumalar.

OY VERMEYİ VE BOL BOL YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN! !!

Bölüm: "Sebepsiz"

Başkomiser kalabalık sokakta ilerlerken kafasında yüzlerce soru işareti dönüyordu. Javier anlattığı şey korkutucu derecede ilginçti.

Gizemli bir eski eşya dükkanının bir seri katille nasıl bir ilgisi vardı merak ediyordu. Katil o yaşlı kadın mıydı? Değilse yaşlı kadın katili tanıyor muydu? İhbarda ki köpek ölüleri gerçek miydi? Katil Morgan Wals gibi köpek ölülerini mi kullanacaktı? Yeni bir Morgan Wals vakası mı yaşanıyordu? Katil cehenneme Hoşgeldin derken neyi kast ediyordu? Javier'ın bulduğu yüzük nerdeydi? Katil almış olabilir miydi?

Tüm bu fikirler Başkomiserin beynini patlatmak üzereydi. Konu o kadar ilginçti ki tüm bu fikirler hızla üreyerek büyüyordu. Öyleydi ki Başkomiser güzellik merkezine geldiğini yeni fark etmişti.

"Sen iyi misin hayatım?" Bayan Dean saatlerdir sessizliğine hapsolmuş eşinin omzuna dokundu. "İstersen eve gidelim. Ben işimi sonra hallederim."

"Gerek yok" dedi Başkomiser içeriye girerek. "Dosya hakkında bir şey kafama takıldı sadece."

"Şu seri katille alakalı olan mı?"

Başkomiser başını salladı. Karısı konuya herkes gibi hakimdi. Başkomiser karısını olabildiğince gündemden uzak tutmaya çalışsa da son yaşanan cinayet olaylarından uzak tutamamıştı. Gazeteciler ve basın bu cinayet haberleriyle yakından ilgileniyordu. Bu da işini zorlaştırmaktan başka bir işe yaramıyordu.

"Merhaba Bay ve Bayan Dean. Sizi görmek ne hoş" sarışın orta yaşlı bir kadın Dean çiftine yaklaştı.

"Merhaba Canım" dedi Bayan Dean gülümseyerek. "Uzun zamandır tırnaklarımı yaptırmıyorum. Çok bakımsız görünüyorlar."

"Sen koltuğa otur ben birini gönderiyorum."

Bayan Dean denileni yapıp koltuğa doğru ilerledi. Sarışın kadın birkaç saniye kadının arkasından bakıp Başkomisere döndü. "Vaktiniz var mı Bay Dean. Sizinle özel olarak konuşmak istediğim bir konu var."

Başkomiser kaşını çattı. "Konu neydi?"

"Geçen sefer konuşmaya geldiğiniz çalışanım hakkında." dedi Sarışın kadın sesini alçaltarak. "Jessica."

"Sizi dinliyorum."

"Jessica'nın öldürüldüğünü duydum." dedi kadın çekingen bir sesle. "Bu doğru mu Bay Dean?"

Başkomiser başını salladı. "Siz nasıl öğrendiniz?"

"Sabah annesiyle konuştum." dedi kadın. "Jessica'nın öldürüldüğünü söyledi."

"Benimle konuşmak istediğiniz konu bu muydu?" Başkomiser kaşlarını çatıp kadının yüzüne baktı. Sarışın kadının bir şeyler sakladığını görebiliyordu. Kadının Jessica'nın öldürüldüğünü bildiğini zaten biliyordu. Kadın konuşmayı başlatmak için öylesine sormuştu.

"Bunu söylemem ne kadar doğru bilmiyorum Bay Dean... Ama Jessica öldürüldü ve sessiz kalmak bana doğru gelmiyor..." Kadın bir müddet sustu. Söyleyeceği şey hakkında endişeleri vardı. Şuan yaptığı şey ne kadar doğruydu emin değildi. Fakat fazla seçeneği yoktu. " Jessica öldürüldüğü gece çantasını burada unutmuştu. Evlerimiz onunla çok yakın. Bu yüzden akşam eve giderken çantasını getireceğimi söyledim. Akşam salonu kapattıktan sonra çantayla birlikte Jessica'nın evine gittim...Kapı aralıktı. Jessica biraz paronayaktır. Kapıyı defalarca açıkmı diye kontrol eden biri o. O yüzden kapıyı aralık görmek beni açıkçası şaşırttı..." sesi gerilmişti.

"İçeriyi kontrol etmek için kapıya yaklaştım. Tam o anda salondan gelen sesleri duydum. Ağlamaya benzer bir ses geliyordu. Jessica ağlayarak bir şeyler söylüyordu."

"Ne söylediğini hatırlıyor musunuz?"

"Sesi çok korkmuş çıkıyordu. Sanırım günahlarımı affet gibi bir şey diyiyordu."

"Başka bir şey duydunuz mu?"

"Birinin sesini daha duydum.... Jessica'nın aksine çok sakin bir sesti bu. Surekli Çığlıklarını hatırlıyor musun? diye tekrarlıyordu." Kadın o ana tekrar dönmüş gibi olanları bir süre zihninde canlandırdı. "Yabancı ses bunu tekrarlarken Jessica'nın ağlamaları devam ediyordu. Sanki ona ne olacağını biliyormuş gibi ağlıyordu."

"Duyduğunuz sesin sahibinin cinsiyetini doğrulayabilir misiniz?"

Kadın başını iki yana salladı. "Bir kadına veya erkeğe sahip olabilir. Emin  değilim."

"Başka bir şey duydunuz mu?"

"Sesler aniden kesildi. Ne olduğunu anlamak için kapıya yaklaştım. Tam o anda yerde bir şeyin süründüğünü gördüm... Jessica'nın yarı baygın bedeni kanlar içinde kapıya doğru sürükleniyordu. ..." Kadın derin bir nefes verip  zihninde tekrar canlanan korkunç görüntülerin geçip gitmesini bekledi. "Nasıl korltuğumu tahmin edemezsiniz... Hızlıca kapıdan uzaklaşıp bahçeye saklandım. Tüm bedenim korkludan ve heycandan titriyordu. O korkuyla kapıdan uzaklaşıp nasıl saklandığımı bile bilmiyorum..."

Uzanıp masadaki suyundan bir yudum aldı. "Kapüşonlu biri Jessica'yı yerde sürükleyerek dışarıya çıkardı. Her yer kan içindeydi. Çok korkmuştum. Kapüşonlu yabancı Jessica'yı eski bir aracın bagajına taşıyıp gidene kadar ordada saklandım. Sonra da eve gittim. Çok korkmuştum. Tüm gece kabuslar görüp durdum."

"Neden polisi aramadınız?"

"Ben çok korkmuştum... Ne yapacağımı bilemedim."

"Jessica'nın nasıl öldürüldüğünü biliyor musunuz?"

Sarışın kadın başını olumsuz anlamda salladı. "Hayır."

Başkomiser telefonunu çıkarıp galerisinde ki fotoğrafı açtı. "Onu bulduğumuzda bu haldeydi. Eğer o gün polise ihbar yapsaydınız belki de bu şekilde öldürülmeyecekti."

Kadın fotoğrafa bakarken gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Korkuyla önce fotoğrafa sonra Başkomiserin yüzüne baktı. "Bu..."

Başkomiser telefonu kapatıp cebine sıkıştırdı. "Jessica'ya bunu yapan kişiyi bulmamız için bize yardımcı olmanız gerek. Hatırladığınız başka bir şey var mı?"

"Bildiğim her şeyi anlattım. Sadece bagajın kapağını kapatmadan önce bir şey mırıldanmıştı..."  Kadın başını eğip katilin ne dediğini hatırlamaya çalıştı.

Başkomiser kadının hatırlamasını beklerken telefonun cebinde titrediğini hissetti. Telefonu açıp kulağına götürdü.

"Jacques?"

"Başkomiserim çok kötü bir şey oldu..." dedi Jacques heycanla.

"Noldu?"

"...Kayıp eşya dükkanında yangın çıktı."

"Ne?"

"Burası çok kötü durumda. İçeride mahsur kalan görevliler var." Jacques'ın sesi telefonda yankılanırken Başkomiser hızla ayağa kalktı.

"Hatırladım..." dedi kadın başını kaldırıp Başkomiser'e bakarak.

"Cehenneme Hoşgeldin... dedi."

Bölüm kısa oldu biliyorum. Ama yaza kadar malesef bölümler kısa olacak. Heycanlı bir bölümdü benim için. Olaylar deşildikçe aralarındaki bağlantılar da daha fazla ortaya çıkıyor. Hepinizi çok öpüyorum. Kendinize iyi bakın hoşçakalın. Hepinizin bayramı kutlu olsun...

Bölüm hakkındaki fikirleriniz?"

"Sizce yangın nasıl çıktı?"

Kitap hakkındaki düşünceleriniz?"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 11 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Cehenneme HoşgeldinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin