Herkese yeniden merhaba. Aslında bu bölüm daha uzun olacaktı ve Can'ın bölümü de olacaktı. Fakat Can'la alakalı olan kısım henüz bitmedi. Bu yüzden bu bölümden Can'ın bölümünü çıkarmak zorunda kaldım. Yani bu bölüm bir önceki bölümün part2si olacak. Keyifli okumalar....
Bazen gözümüzün önünde olan şeyler aslında hiç var olmamış gibi yaşanıp gider. O esnada elinizde olan tek şey gözünüzün önünde yaşanan şeylere kör olmaktır.
Başkomiser kirli camdan içeriye bakarken zihnini yokladı. Kapı daha önce gerçekten açık mıydı yoksa beyni ona oyun mu oynuyordu?
"Tezgahın arkasındaki kapı daha önce açık mıydı?" diye sordu biraz ilerisinde duran Jacques'a.
Jacques cama yaklaşıp içeriye baktı. Kapı tıpkı Başkomiserin gördüğü gibi ardına kadar açıktı.
"Kapalıydı sanırım." dedi Jacques emin olamayarak. "Kapıya dikkat etmemiştim."
"O kapı hep açılıp kapanır." dedi yaşlı adam ikilinin dikkatlerini üstüne çekerek. "İçeride ki fareler yapıyor bunu. Kapı çürük ve bir kağıt kadar ince.Bu yüzden kolayca açılıp kapanıyor."
Başkomiser camdan içeriye bakmayı bırakıp yaşlı adama döndü. "Yine de içeriyi kontrol etsek iyi olur." Kapı gerçekten de eski ve ince görünüyordu. Fakat yine de içindeki rahatsız edici duyguyu bastıramıyordu. Bir şekilde bu huzursuzluğun sebebini anlamalıydı.
Jacques'a dönüp "Arabanın bagajında demir kesme makası var. " dedi. Dün gece genç kadının cesedini duvardan ayırmak için kullandıkları makastı bu. Başkomiser neyse ki onu bagaja koymuştu.
"Hemen getiriyorum Başkomiserim" Jacques dükkandan uzaklaşıp arabaya doğru ilerledi. İçeriden bir şey çıkacağını düşünmüyordu. İçerisi farelerle dolu eski bir dükandı sadece. Bunun için bu kadar zahmete girmeye değer miydi bilmiyordu. Fakat Başkomiser eski eşya dükkanı hakkında Jacques'dan farklı düşünüyordu. Ona göre tüm bu çaba boşu boşuna değildi. Yine de Jacques,Başkomiser'in hayal kırıklığı yaşayacağını biliyordu.
Arabanın yanına gelince cebinden anahtarı çıkarıp bagajı açtı. Orta boylarda eski ama hala sağlam olan makası alıp bagajı kapattı. Bagajı tekrar kilitleyip eski eşya dükkanına geri döndü.
Başkomiser ve hala neden orada beklediğini anlamadığı yaşlı adam aynı pozisyonda dikilmiş bekliyorlardı. Jacques gelince Başkomiser geriye çekilip makası Jacques'ın elinden aldı.
"Benim açmamı ister misiniz?" dedi Jacques.
"Ben hallederim." Başkomiser kapıya baklaşıp asma kilidin sarılı olduğu demire makasın keskin ucunu yerleştirdi. Ardından tüm gücüyle makasa asıldı. Zincirin ilk halkası hafif bir kıt sesiyle kolayca kırıldı. Başkomiser masanı ucunu halkanın diğer yarısına yerleştirip aynı şekilde kırdı. Makası demirin arasından çıkarıp yere bıraktı.
Jacques ve yaşlı adam önemli bir belgesel izler gibi pür dikkat Başkomiseri izliyordu. Başkomiser kapının etrafındaki zincirleri çıkarıp kapıyı açtı. Kapı açıldığı anda yüzüne değen ilk şey çürük et kokusuydu. Koku o kadar yoğun ve berbattı ki bir kaç adım gerilemişti.
Kapıyı tamamen açıp kokunun dışarıya çıkması için birkaç saniye bekledi. Ardından eliyle burnunu kapatıp içeriye girdi. Hissettiği o garip duyguyu şimdi daha yoğun hissediyordu. Bu bir çeşit mesleğininin ona verdiği sezgisel bir şeydi. Bir yerde bir tehklike olduğunda yada kötü bir şey olduğunda bunu hissedebiliyordu. Buraya geldiği ilk andan beri de bunu yoğun bir şekilde hissediyordu. Ters giden bir şeyler vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cehenneme Hoşgeldin
Mistério / SuspenseBir lise öğrencisinin cesedinin çöp konteynırının içinde bulunması başta klasik bir cinayet vakası gibi gözükse de zamanla şehrin içinde yaşanan korkunç cinayet zincirine dönüşür. Kitap evden kaçıp büyük şehire gelen genç adamın şehirde yaşanan se...