Bölüm: 13 "Olanlar"

127 22 92
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Hepinize yeniden merha. Bölümü az önce bitirdim ve hiç vakit kaybetmeden yayımlamak istedim. Gerçekten gizemlii ve heycanlı bir bölüm oldu. Bölüm sonunda kafanız biraz karışacak. Keyifli okumalar...


OY VERMEYİ VE BOL BOL YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN!!!!!


Bölüm:13 "Olanlar"

Bazen merak ediyorum her şey bir tesadüf üzerine mi gerçekleşiyor yoksa eylemlerimizle biz mi hayata yön veriyoruz? Yaptığımız en ufak şeyle bile hayatı mı değiştiriyoruz?

Eğer o gün o liseli gençler okulu ekip kareokede takılmaya karar vermeseydi şuan büyük bir seri katil olayı  patlar mıydı? O gençler her halukülarda öldürülürler miydi? Yoksa olan her şey hiç olmamış gibi mi olurdu?

Ya o cehennemden kaçmamış olsaydım bir seri katil peşime düşer miydi?

Bilmiyorum. Gerçi henüz hiçbir şey bilmiyorum. Sebebini anlamadığım biçimde bir katil etrafımda dolaşıyor. Kulağa nasıl geliyor bilmiyorum. Ama bu o kadar korkutucu ki bir gün o cesetler gibi bende dışarıda insanlara korku salan ölü bir beden olmaktan korkuyordum.

Yataktan doğruldum. Başım inanılmaz derecede ağrıyordu. Gözlerimi aralayıp etrafıma bakındım. Spor malzemeleriyle dekore edilmiş bir odadaydım. Neresiydi burası?

"Uyandın mı?" Kulağıma dolan tanıdık sesle başımı çevirdim. Boris üzerinden duman tüten iki tabakla yanıma yaklaştı.

"Boris?"

"Uyanmışsın gerçekten" tabakları uzandığım şişme yatağın arkasındaki sehpahaya bıraktı. "Yine kabus görüyorsun sandım"

"Neden burdayım?" dedim ayağa kalkarak. Buraya nasıl gelmiştim? 

'Onu görüyorsun değil mi?'

'Nasıl da çaresiz görünüyor...'

Zihnime birer birer düşen görüntülerle gözlerimi kapattım. Dün gece eve gitmiştim. Her yer darmadağındı ve küvette...

Başımdaki inanılmaz acıyla yüzümü buruşturdum. 

"İyi misin?" Boris endişeyle yanıma yaklaştı.

"Başım..." dedim acıyla. Beynimin içinden bir kurşun geçiyormuş gibi hissediyordum.

"Bekle, sana su getireceğim" beni şişme yatağın üzerine bırakıp su ve ağrı kesici getirdi. "Bunu iç. Baş ağrını hemen keser."

Uzattığı hapı dudaklarıma götürdüm. Suyu üzerine içip bardağı yere bıraktım.

"Daha iyi misin?"

Başımdaki ağrı tuhaf bir hızla rahatlamaya başladı. 

"İçtiğin ağrı kesici akşamdan kalmaya çok iyi geliyor. Eskiden çok sık kullanırdım."

Cehenneme HoşgeldinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin