Görevliler, onları uyurken farketmişlerdi. Gizlice yanlarına gelmişlerdi. Etraf kapkaranlıktı. Yalnızca ay ve yıldızların verdiği ışıkla görebiliyordu olanları Danny. Birkaç görevli etraflarını sarmış bir yandan annesini bir yandan kardeşlerini yakalamışlardı. Arbede yaşanırken hiçbir şey yapmayıp olduğu yerde dikilen bir de kadın görüyordu Danny. Bu onların başı olmalıydı. Emma kaçmaya çalışıyor, Ben görevlileri yumrukluyor, Kitty ise ağlıyordu. Danny etrafına baktı, baltasını her zaman yanıbaşında tutardı. Hızlıca elleriyle kenarlarını yokladı. Sağ eliyle baltanın ucunu hissetti, tam sol eliyle baltasını alacaktı ki dikiliyor vaziyette gördüğü kadın Danny baltasını alamadan eline bastı. Danny karşı çıkmaya çalıştı ama çok yorgundu. Hiçbir varlık gösteremedi olanlara karşı. Kadın Danny’nin elini iyice ezdi ve diğer bacağı ile kafasına oldukça sert bir tekme attı. Danny’nin burnundan kan gelmeye başladı. Emma bırakın diye feryat ediyordu. Ben halen kendisini yakalayan görevliyi yumrukluyordu. Görevli kadın Ben’i yakalayan adama Ben’i durdurması gerektiğini söyledi. Danny avazının çıktığı kadar hayır diye bağırdı. Görevli kadın Danny’e tekrar bir tekme attı, elini bastırdığı ayağını alıp Danny’nin karnını ezdi. Oracıkta bayılana kadar dövdü onu. Danny’nin duyduğu son şeyler tekmenin verdiği sızlama, annesinin feryadı ve Kitty’nin ağlamasıydı. Baygınlıktan sonra gözlerini açan Danny, bir yere sürüklendiğini farketti. İlk gördükleri yalnızca buydu güneş tam karşısında, yeni doğmuştu, fazla dayanamadı ve tekrar gözlerini yumdu. Yeniden açtığında ise güneş tam tepedeydi. Hala sürükleniyordu Danny, kafasındaki şey ya mezara götürülüyordu ya da idam tahtasına. Biraz daha ayılmıştı ama tekrar gözlerini kapatmak istedi. Diri diri gömülmesini veya idamını görmek istemedi. Tam gözlerini tekrar kapatıyordu ki sürükleme durdu. Onu taşıyan adam onu yere bırakıp yüzüne bir kova su döktü. Danny o şokla dimdik ayaklandı. İyice silkelendi ve etrafına baktı. Annesi, kardeşleri ve evi yapmak için sakladığı malzemeler yanıbaşındaydı. Annesinin yüzü, kolları mosmordu. Bacağı kırılmıştı. Kardeşi ben ise hala baygındı, diğer kardeşi Kitty ise uyuyordu. Danny görevlilere baktı. Onu döven kadın da ona baktı :
-Bu yüzleri iyi hatırla çocuk. Bir daha asla hatırlamamak ve bilmemek üzere iyi hatırla.Danny sinirle elini kaldırmayı denedi ama kaldırdığında büyük bir acı ile bağırdı. Eli kırılmış olmalıydı, çok fazla acıyordu. Bağırır bağırmaz görevli kadın Danny’nin eline bastı ve diğer ayağındaki dirseği ile Danny’nin ağzını kapattı. Öfkeyle Danny’e söylendi :
-Yüce devletin merhamet ettiği tek varlık sizsiniz. İtaat ve minnet edeceğinize halen karşı çıkıyorsunuz. Bak seni doğuran annene! Nasıl da uslu! Merhametimize sığınıyor. İsteklerimize amade davranıyor!Danny’nin ağzı kapalı iken birşeyler söylemeye çalıştı ama kadın izin vermedi :
-Bana bak çocuk. Senin bu pişkinliğine daha fazla katlanmayacağım! Günlerce sizin gibileri temizledim. Annene dua et ki ilk defa birisine merhamet ediyorum. Şimdi şu eşyalarını ve geride bıraktığımız aileni al ve devletin seni göremeyeceği kadar uzaklara git. Hepinizi ölü olarak not edeceğim. Herhangi birinizi yaşıyor olarak görürsem, babanın çektiği acıları bizzat hepinize yaşatırım.Danny tüm diyalog boyunca kadına karşı direnmişti ama babasını duyunca direnmeyi bıraktı. Heryerini serbest bıraktı ve gözlerini kapatarak ağlamaya başladı. Kadın bunu görünce Danny'nin üzerinden kalktı. Emma Danny’e, Danny annesine bakıyordu. Kadın tüm ekibe artık gitmek için emir verdi. Ekip ortamı terkediyorken bile zalimdi. Birisi Emma’ya tekme atarak yere düşürdü, diğeri ise Ben’in yüzünü kara bastırarak ayrıldı ortamdan. Danny’nin belki de orada birinden birini öldürme şansı vardı ama direnmekten vazgeçti. Tüm aile yorgun, tüm aile hüzünlü, tüm aile bitik bir durumdaydı. Ekip gitmesine rağmen dakikalarca oldukları yerde sessizce beklediler. Danny sessizce, Kitty ise bağıra bağıra ağlıyordu. Ben kendine sarılmış bir şekilde bekliyordu. Emma ise oturur vaziyette ailesine bakıyordu. Uzunca bir vakit geçtikten sonra Danny’i kaldırdı Emma. Hepsi yaralı olsa da uzunca yol gittiler. Ben ve Kitty şikayet edip dursa da Emma olabilecek en uzağa gitmekte kararlıydı. Ulaşabildikleri en uzak yere gitmek için saatlerce yol aldılar. Kimi zaman düştüler, kimi zaman bayırlarda kaydılar, kimi zaman acı ve yorgunluktan yürüyemez hale geldiler. Saatler sonunda bir dağın eteklerinde düz bir arazi bulmayı başardılar. Günlerce oralarda ne insan göründü ne de yırtıcı bir hayvan. Günlerce hava güzel geçti bulundukları yerde. Sanki tanrı onlara yardım ediyordu. Danny ve Emma sakat ve yaralı halleri ile zorla bir kulübe yapmayı başardılar. Bu kulübe onların yıllarca yaşayacakları evi olacaktı.
Yıllar yılları kovaladı, gizlice yaşamını sürdürmüştü Pugnator ailesi. Kulübe sağlamlaştırılmış ve bir ev haline gelmişti. Danny büyümüş ve evin ihtiyaçlarını daha iyi karşılamaya başlamıştı. Avcılıktan, odun toplamaya kadar. Danny'nin erkek kardeşi Ben, bahçe işleriyle uğraşmaya başlamıştı. Abisi Danny'nin sırtındaki yükünü azaltmıştı son dönemde. Emma, eve ve ailenin en küçüğü olan Kitty'e bakıyordu. Ben, çocukluk yaşlarında olduğundan bahçelerle uğraşmaktansa arkadaş edinmek, eğlenmek istiyordu fakat vahşi doğanın bile varlığını unutmak üzere olduğu bu yerde bu imkansızdı. Şehire gitmenin bu sıkıntıları çözeceğini düşünüyordu ama abisine olan saygısından bunu pek dile getirmiyordu. Onun şehirde yaşamaya olan bakışını çok iyi biliyordu. Ben, yaşananları hatırlamıyordu. Hatırlıyor olan abisi ve annesi ise bir şeyleri algılayacak yaşa gelen Ben’e pek bir şey hatırlatmıyor anlatmıyorlardı. Tek amaç vardı; o da yaşamak.
Yine bir salı günü güneşin ilk ışıklarından önce beraber uyandı Emma. İyice ayılmak için yüzünü soğuk suyla yıkadı, ses çıkarmadan tekrar odasına gidip pencerenin örtüsünü açtı ve dışarıya baktı. Uyandığı ilk vakit dışarıyı seyretmekten hoşlanıyordu Emma. Dışarısı sessizdi ama gökyüzünde kara bulutlar görünüyordu. Bugün fırtına havası olacak gibiydi. Dışarıyı seyrettikten sonra çocuklarının sabah soğuğunu çekmemesi adına sobayı yaktı Emma. Isınan sobanın üzerinde yemeği hazırladı ve tek tek çocukları uyandırmaya gitti. Önce Danny’i öperek uyandırdı. Danny öpücük ile uyandıktan sonra yatar pozisyondan oturur pozisyona geçti, iyice esnedi ardından gözlerini ovuşturdu, biraz tavana baktı ardından kalkıp elini yüzünü yıkadı. Mutfağa gelip sofraya oturdu. Kitty masanın üzerinde tatlı bir şekilde sayıklıyor, Ben ise yemeği bekliyordu enerjik bir şekilde. Emma teker teker yemekleri koyarken Danny düşüncelere daldı yanındaki sobanın verdiği ısı ile beraber. Yaşadıkları onca zorluğa rağmen Danny, ailesinin fertlerine baktığında bir aradayken yüzlerinin güldüğünü görmenin gururunu yaşıyordu. Onlara çok kötü günler göstermişti belki ama artık herhangi bir gücün baskısı olmadan özgürce yaşamanın mutluluğunu yaşıyordu aile. Herkes kahvaltısını yaptıktan sonra, Danny avlanmak için eşyalarını almaya gitti. Tam evden çıkacakken Emma Danny’i durdurdu :
-Danny hala iki günlük erzağımız var. Havaya baksana, fırtına çıkacağa benziyor yarın gitsen olmaz mı?
Danny tebessüm ederek kafasını salladı :
-Bir şey olmaz anne kendime dikkat ederim. Av her zaman bulunmuyor yarın da bulamazsam aç kalırsınız buna müsaade edemem.
Emma surat asarak cevap verdi :
-Peki Danny. Kendine dikkat edeceğine söz ver.Danny :
-Merak etme anne bundan zor günleri de atlattım.Diyerek annesini öptü ve evden ayrıldı. Ben, abisinin ardından işinin başına düşüverdi; bahçe işleri. Emma ise her zamanki gibi evin işleriyle uğraşıyor ve Kitty'e bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Muhtemel Olmayan Seçimler : Mutlak Kavga - Kuzeyin Nihai Uyanışı
ActionMuhtemel Olmayan Seçimler : Mutlak Kavga serisi; Hayali bir dünyada geçen hikayemizde devlet rejmi tarafından aşırı baskıyla yönetilen halkın yaşadıkları ve devlete karşı direnen örgütleri konu almaktadır. Birinci sezon olan Kuzeyin Nihai Uyanışı, b...