ÖNGÖRÜLEMEYEN DURUMLAR

7 3 0
                                    


Tüm bunlar yaşanırken Lena odadan çıkarılmış, heryeri bağlı bir halde at arabasına bindirilmiş, düşmanlar tarafından kaçırılıyordu. Hızlı bir şekilde ilerliyorlardı ama Lena'nın nereye gittikleri hakkında hiçbir fikri yoktu. Kendisini kaçıran adam yanı başında oturmuş hem arkasını hem de Lena'yı gözetliyordu. Gözlerini bir an olsun bile üzerinden ayırmıyordu. Charlie ve diğer askerler dışarı çıktıklarında yerde belirgin at izlerini farketmişlerdi. Yüksek ihtimal ile bu Restebirlilerin at arabası idi. İzler fazlasıyla belirgindi, gideli kısa bir süre olsa gerek. Zenlilerin lideri hemen askerlerine at arabasını alıp gelmelerini emretti. Askerler arabayı almaya koyulmuşken Charlie ve lider başbaşa kaldı izlerin ortasında. Charlie ona dik dik bakıyor sürekli yumruğunu tetikte tutuyordu. Zen lideri eğilip izlerin ne tarafa doğru olduğu kestirmeye çalışıyordu fakat Charlie’yi görmese de şunları söyledi :
-Tetikte olmana gerek yok. Zaten olsan dahi yalın ellerle ve bitkin halinle aramızdaki tek birimizi bile alt edemezsin. Biz de onların düşmanıyız.

Charlie bu sözlere karşılık hiçbir karşılık vermedi ama istemsizce ellerini gevşetti, belki de öyle olmasını istemişti kafasında. Araba geldiğinde Zen lideri arabaya atlayıp Charlie’ye elini uzattı arabaya binmesi adına. Charlie anlık bir tereddüt yaşadı ama kaşlarını çatarak uzattı elini adama, Lena için. Tim iki at arabası ile ilerliyordu. Charlie araçta çok tedirgin bir şekilde duruyordu. Bu adamlara hiç düşünmeden güvenmek zorunda kalmıştı. Belki de bu tim, Lena'yı kaçıranları bulma bahanesiyle kendisini kaçırıyordu kim bilir? Nereye gittikleri hakkında hiçbir fikri yoktu. Charlie umut ediyordu, güvenmek istiyordu bu heriflere. Çok fazla bir süre geçmeden tüm hızıyla ilerleyen tim önlerinden ilerleyen bir at arabası fark etti. Bu Lena'yı götürenlerin aracı olmalıydı. Zen lideri James aracı görünce askerlerine daha da hızlanmalarını emretti ekibine. Emirden sonra askerler vitesi bir kez daha arttırdılar. Atlar tüm süratiyle tozu dumana katarak ilerliyordu. Mesafe daralınca Lena’yı kaçıran at arabasında bulunan asker farketti takip edildiklerini. Durumu liderine aktarınca hemen harekete geçmek için emir verildi. Lena'nın başındaki adam eline yayını alıp oklar fırlatmaya başladı arkada olan iki araca doğru. Oklar at arabalarına yakın bile geçmedi. Bu süratte yay ile nişan almak epeyce zordu. Birkaç atış daha yaptı lakin beyhude idi. Bu işi araçtakileri öldürerek çözemeyeceğini anlayınca Lena'yı başından tutarak diz üstü oturttu; eline bir kılıç alarak Lena'nın boynuna dayadı. Zen'in at arabları hedeflerine oldukça yakınlaşmışlardı. Birbirlerinin konuşmalarını duyabilecek kadar yakınlardı. Timin bir aracı Restebirlilerin sağ tarafında diğeri ise sol tarafına geçmişti. James ve Charlie soldaki araçtaydı. Zenlilerin lideri James Lena'yı esir alan adama bağırdı :
-Bırak Generali! Onun ölümü senin ölümün olur! Bırak kılıcı!

Adam yanıtladı :
-Üzerimde Zen'in asker üniformasını görüyorum. Ne yaptığının farkında mısın? Şu anda uluslararası bir suç işliyorsun! Bunun affı yok! Ülkeni haritadan silerler.

Lena adamın konuşması devam ederken elindeki ipi çözmeye çalışıyordu. James tekrar adama seslendi :
-Sence sizden korksak bu durumda olur muyuz? Bu gördüğün tim zaten diğerlerini kurtararak uluslararası suçunu işlemiş oldu aptal herif. Her şeyi göze aldık! Şimdi o Generali de alacağız!

Adam gülerek yanıt verdi :
-Gelde al p.. kurusu! Tek bir santim daha yaklaşırsanız çok sevgili Generalinizin kellesi gider!

Adam sol taraftaki timin lideri ile konuşurken sağ taraftaki araçtaki bir asker elini gizlice arbaletine uzatmış, adamın dikkatinin dağılmasını bekliyordu. O sırada Lena ipi çözmeyi başardı hızlıca. Sağdaki araçtaki askeri fark etti. Çok hızlı ve doğru bir karar vermeliydi. Yan gözlerle asker ile göz göze geldi. Asker kafasını eğdi onaylarcasına. Lena nefesini tuttu, bir eliyle boynundaki kılıcı kılıca diğer eliyle adamın dizine hamle yaptı. Boynundan kılıcı kısa süreliğine ve kısa mesafeliğine çekti ve dizine sert bir darbe vurarak adamın afallamasını sağladı. Adamın dengesi dağılınca asker arbaletini çıkardı. Tek bir şansı vardı. Eğer kaçırırsa General kurtulamazdı. Derin bir nefes aldı, nişanını aldı ve atışı yaptı. Fakat bu atış adamın saçlarını sıyırdı. Bu hızda nişan almak haylice zordu. Iskaladı. Charlie ve James şok dolu gözlerle durumu izlemekle yetiniyordu yalnızca. Adam dengesini topladı ve kılıcına yöneldi. Tam herşey bitti derken atışını ıskalayan askerin arkasındaki bir nişancı bu sefer iyi bir nişan ve iyi bir atış yaptı. Bu seferki ok adamın sırtına isabet etti. Adam acıyla yere yığılınca Lena aniden kılıcı alarak ayaklarındaki ipi kesti. Aracın önünde atları süren iki askerden birisi atı bırakarak Lena'ya yöneldi. Lena elindeki kılıcı askere salladı. Kılıç askerin kollarına geldi. Geriye doğru savruldu. Yine de bırakmamakta kararlıydı. Kılıcını çıkardı ve Lena'ya doğru yürümeye başladı. Lena çok soğukkanlı bir şekilde elindeki kılıcı adama doğru fırlattı. Kılıç askerin gözlerine girerek kafasının arkasından çıktı ve yere yığıldı. Lena ayağa kalktığında olduğu araç hızlandı. Bu herifler her ne olursa olsun Lena'yı bırakmamakta ısrarcıydı. Lena fazla beklerse araçların arasındaki fark artacaktı. Üstelik çok yorgundu. Bir kişi ile daha dövüşemezdi. Hızlıca geçmeden ayağa kalktı, arkaya doğru bir adım attı, ardından düz bir koşu ile Zenlilerin aracına atlayabildi. Görev tamamlanmıştı. Tim, Lena’yı kaçıranları elinden kaçırsa da Lena'yı kurtarabilmişlerdi. Tim lideri hemen geriye dönme emri verdi. Fazla zamanları yoktu. Geride bıraktıkları Oliver'ın durumu belli değildi. Onların yanına gitmek zorundalardı acilen. Tim lideri :
-Generali aldık! Hemen geriye dönün!

Aracı sürenlerin bir tanesi :
-Ama efendim önümüzdekilerin ikisi yaralı, işlerini bitirmek için daha iyi bir fırsat bulamayız.

Lider :
-Bu adamları kaçırmazsak arkanda bıraktığın yaralı adamları kaçırabiliriz! Fazla sorgulama ve dön hemen!

Tim araçları önce atları durdurdu, ardından geriye dönerek geldikleri yere doğru ilerlemeye başladı. Bu sırada Oliver hala baygındı. Oliver ile orada kalan iki Zen'li asker ilgileniyordu. Danny ise anca gelebilmişti kendine. Yığılmış bir şekilde Oliver'ın tedavisini izliyordu. Charlie ise yorgun düşmüş, odanın bir köşesine oturmuş diğerlerinden gelecek güzel haberler bekliyordu büyük bir iştah ve sabırsızlıkla. Tim çok kısa bir süre önce gitmişti ama Charlie için saatler geçmişti sanki. Charlie yüzünü iki askere döndü :
-Oliver'ın durumu nasıl?

Asker :
-Şanslıyız ki sizi bulabildik. Eğer bu halde kalsaydı büyük ihtimalle bir dahaki gün onu gömmek zorunda olurduk.

Danny bu sözlerden sonra biraz irkildi :
-Peki şuan iyileşecek mi?

Asker :
-Şu anda elimizdeki ekipmanların yapabileceği her şeyi yapıyoruz. Oliver'ın şu anda durumu iyiye gidiyor lakin bir an önce en yakın Şifahaneye gitmemiz gerek. Etkili bir tedavi için daha uygun bir yerde olmalıyız. Bunun için de Generalinizi almaya giden timi bekleyeceğiz. Merak etmeyin. Giden tim Zen'in en özel ve en yetenekli askerlerini barındıran timdir. Kısa süre içinde General ile birlikte burada olacaklardır.

Charlie bu sözlere pek inanmadı. Peşinden gittikleri adam çok tehlikeli biriydi ve onu yakından tanıyordu. Onun elinden bu kadar kısa sürede birini almak çok zordu. Lakin yine de bir umut… Ayrıca hala bu Zenli askerlerin neden kendilerini kurdardıklarının nedenini düşünüyordu :
-Bize neden yardım ediyorsunuz? Siz devlete bağlı değil misiniz?

Zenli, Oliver ile ilgilenirken sakin bir tavırla konuşuyordu :
-Sadece sabırlı olun. Liderimiz size her şeyi anlatacak. Sadece bize güvenin. Sizin düşmanınız değiliz.

Bu sözlerden biraz sonra bekledikleri kişiler en dış kapıdan içeri girdiler. Robert Lena’yı görünce gözlerinin deri açıldı. Danny ise Lena'yı görür görmez hazır ola geçti. Lena bitkin haliyle söylediği ilk şey Oliver'ı sormak oldu. Danny cevapladı:
-Bize Oliver'ın durumunun ağır olduğunu hastaneye gitmemiz gerektiğini söylediler Efendim.

Robert telaşlı bir halde:
-Peki ya siz iyi misiniz efendim?

Lena çok iyi görünmese de olumlu bir cevap verdi :
-Merak etme Robert, bana bişey yapamadılar Oliver'ın durumu benden ağır görünüyor. Önce ona bakmalıyız. Hemen atları hazırlayın hemen üsse dönmeliyiz.

Zenlilerin lideri araya girdi :
-Yolu uzatmamıza gerek yok general, Zen'de bir şifahaneye gitmeliyiz.

Charlie, Danny, Robert ve Lena şaşkın bir tavırla adama doğru baktılar. General sessizliğini bir süre sürdürdü. Bu karar tamamen ona aitti. Son sözü o söyleyecekti, Hide kardeşler yan gözle Lena’ya bakıyordu emrinin ne olacağını merak edercesine. Danny kafasını kaldırdı :
-Zen'e nasıl gireceğiz? Ayrıca Zen'de bir "Şifahaneye" nasıl gireceğiz? Kuralların farkında mısın?

Adam kafasını Danny'e çevirdi :
-Sadece bana güvenin. Zen, sizin yaşadığınız ülkelere benzemiyor, merak etmeyin.

Lena :
-Zen'de düzene başkaldırışın başladığını duymuştum ama örgüt üyelerini ülkesine alıp onlara bakacak kadar ileri gidilmesi akla ne kadar mantıklı geliyor? Bunun bir tuzak olmadığını bana nasıl açıklayacaksın?

Adam kendinden emin bir ifadeyle cevap verdi :
-General eğer sizi esir almak isteseydim, sizi esir alanlardan kurtarmazdım.

Robert araya girdi :
-Onlar Restebir askerleriydi. Nerden bilelim üstümüze konulan ödülü kendin alman için onlara ihanet etmediğini?

Adam bu sefer yüzünü Robert'a çevirdi :
-Hiçbirinizi zorlamıyorum. Sayın General Lena, son söz sizden gelecek. İsterseniz atlarınızı hazırlayıp üssünüze dönebilirsiniz, sizi takip etmeyeceğimizin veya izlemeyeceğimizin garantisini de verebilirim lakin şunu söylemek zorundayım; arkadaşınızın durumu pek iyi değil. Kısa sürede şifahaneye gitmesi gerekiyor. Örgüt üssüne zamanında varsanız bile ekipmanlarınızın ve teçhizatınızın yeterli olacağını sanmıyorum. Ben size teklifimi sundum. Karar generalinizindir.

Lena askerlerine baktı. Hepsinin gözünde kararsız ve tedirgin bir ifade vardı. Lena, bir karar vermeliydi ve fazla düşünme süresi yoktu. Adam haklıydı eğer üsse dönerlerse yüksek ihtimalle Oliver kurtulamayacaktı. Fazla düşünmeden kararını verdi :
-Pekala, başka bir şansımız olmadığına göre…

Muhtemel Olmayan Seçimler : Mutlak Kavga - Kuzeyin Nihai UyanışıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin