KADER SAVAŞI

10 3 0
                                    

Bu sırada Charlie'nin ekibi Restebir ordusunu peşine takmış vaziyette amansızca uzaklaşıyorlardı. Restebir ordusu atlarla birlikte kovalarken ekiptekileri oklarıyla vurmaya çalışıyorlardı. Ekip, olabildiğince birbirinden uzak bir düzen oluşturmuş olsa da bazıları oklardan kaçamıyordu. Gelen oklarda iki Zen'li asker sırtından vuruldu. İlk vurulan asker, vurulur vurulmaz atından düştü. Fazla dayanamadı. Diğer asker oku sırtına yediğinde sırtı arkaya doğru gitmeye başladı. Tüm acıya rağmen atına tutundu, sertçe kendini öne çekti. Yanında Danny ilerliyordu. Danny onun halini görünce yanına doğru yaklaşmaya çalıştı. Yanına gelemeden Restebirli askerler oklarını çekerek birkaç atış daha yaptılar. Bu sefer ki oklar Danny'nin yaklaştığı askerin atına ve askerin koluna isabet etti. At aldığı darbeyle yere serildi ve onunla birlikte Zenli asker de düştü. Danny arkasından baksa da geri dönüşü yoktu. Önüne dönmedi. Charlie onun daha hızlı gitmesini söylüyordu ama Danny bu sefer onu dinlemedi. Yuvarlanan askeri seyrederken elinden hiçbir şey gelmemesini kendisine yediremiyordu. Sırtındaki arbaletini çıkardı. Tüm hızıyla gelen Restebirlilere doğru silahını doğrulttu. Ekip şaşkınlıkla Danny'i seyrediyordu. Napıyordu bu? Biraz daha bu hızda ilerlerse o da önceki asker gibi düşürülecekti. Ayrıca Arbalet neyin nesi? Bir kişinin atışıyla yüzlerce kişi nasıl durdurabilirdi ki? Ama Danny'nin aklından geçenleri hiçbiri bilmiyordu. Restebirlilerin saldırı düzeni çok dağınık ve bitişikti. Plansız ve düzensiz bir halde hucüm ediyorlardı Charlie’nin ekibine. Danny bunu fırsat bildi. En ön saflarda ilerleyen askerlerin atlarına nişan aldı ve atışını yaptı. Tam da istediği gibi bir atış yaptı. Ok ön saflardaki bir ata geldi. At, okun verdiği acı ile kişneyerek dengesini kaybetti ve yere düştü. Arkasından gelen birçok asker bu atıştan nasibini alacaktı. At yuvarlanarak arkasındaki ata dolandı. Arkadaki at dengesini kaybedince etrafındaki askerlerin atlarına dolandı. O süratte ve o savaş düzeninde iken askerlerin yapacak hiçbir şeyi yoktu. Restebirlilerin birliğinde zincirleme bir kaza meydana geldi tek bir ok sayesinde. Tek bir atışla birçok Restebirli oyalanmıştı. Ekiptekiler bu zeka dolu atışı gördüklerinde onlar da oklarını çıkararak atışlar yapmaya başladı. Birkaç atış Danny'nin yaptığı gibi sonuçlanmış ve zincirleme kazalar oluşturdu. Ama bu çok uzun sürmedi. Restebirliler bu taktiğin daha fazla işlememesi için saldırı planlarını değiştirerek birbirlerinden olabildiğince uzaklaştı ve tek bir şerit halinde ilerlemeye başladı. Bu düzen ekibin ne kadar işine gelmese de Restebirliler bu düzeni oluştururken oldukça yavaşlamış ve ekiple arasındaki oldukça mesafe açılmıştı. Charlie bunu fark ettiğinde ekibe ateşi kesmesini istedi :
-Ateşi kes! Ateşi kes! Aradaki mesafe açılmışken daha fazla açmaya odaklanmalıyız, atış yapıp yavaşlamayın!

Emirden sonra herkes silahlarını bırakıp atlarını daha da hızlı sürmeye başladı. Fakat Danny at sürmekte pek iyi değildi, atı daha hızlı nasıl süreceğini…

Bu sırada örgüt muharebesi hala devam ediyordu. Hartman ve Fatih sırt sırta vermiş, savaşın en yoğun yaşandığı güney cehpesinde mücadeleye devam ediyorlardı. Ağızları, burunları, kolları, bacakları… Görünen her yerleri kanka kaplanmıştı. Çatışma devam ederken Fatih'in kulağına uzaklardan bir ses geldi “Albay!”, “Albay Malduyn düştü!”, “Malduyn düştü, Malduyn düştü!”
Bir albay daha düşmüştü. Önce Ailbe şimdi Malduyn. Örgüt savaşta avantajlı gözükse de devlet ordusuna göre daha çok komutan kaybediyorlardı. Restebirlilerin kaybettikleri şey sadece erlerdi. Fatih bu konuda bir şeyler yapmalıydı ama savaşın içindeyken düzgün düşünemiyordu. Komutanların savaşın içinde olmalarının birçok avantajı vardı. Muharebeyi daha iyi kontrol edebiliyorlar, ayrıca askerlerin yanlarında bile olmaları askerleri coşkulandırıyordu. Böyle bir durumda komutanları muharebeden geriye sürmek hem askerlerin morali bakımından hem de savaş talimatlarının daha zor uygulanması açısından örgütün savaştaki pozisyonunu aşağıya çekebilirdi ama komutanları muharebenin içine sürüklemenin kaçınılmaz gerçeği birçok komutanı savaştan sonra göremeyecek olmaktı. Fatih bu düşüncelerin içinde kayboldu birkaç saniye. Nerede olduğunu unuttu, savaşın ortasında olduğunu da. Dalmış halde iken kendisine doğru gelen bir kılıcı gördüğünde kendine geldi ama her şey için çok geçti onun için. Lakin hemen yanındaki Hartman mızrağının ucuyla kılıcı durdurdu. Kılıcın sahibini yere serdikten sonra Fatih'e sırtını tekrar yaslayarak "Seni her zaman kurtaramam eski dostum" dedi. Fatih kafasını salladı. Dalgınlığını yok edip çatışmaya tekrar dahil oldu. Savaş esnasında bir karar alması olanaksızdı. Her şeyi unutup gözlerini düşmanlarına dikti. Artık onun bir tane düşmanı daha vardı; duyguları. Binlerce Restebirli yetmiyormuş gibi bir de duyguları ile savaşıyordu böyle bir durumda. Ancak o, bu örgüt adına defalarca ölümden dönmüş, bu dava adına destanlar yazmış, bu düzeni değiştirmek adına binlerce ölüme şahit olmuştu. Duyguları, ona engel olamazdı. Olmamalıydı.

Muhtemel Olmayan Seçimler : Mutlak Kavga - Kuzeyin Nihai UyanışıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin