KUZEYİN NİHAİ UYANIŞI 8

11 5 0
                                    

-Birkaç saat sonra-

Hava güneşli ve yarı bulutluydu. Güneşe rağmen soğuk kendisini gösteriyordu haylice. Örgütteki herkes konumunu almış, düşmanı bekliyordu. Birinci kol, dağın aşağısındaki yoldan dağa bakıldığında gözle görünür bir yere geçmiş düşmanı bekliyordu. Bu sırada herkesin aklında Fatih'in konuşmasından sonra anlattığı plan vardı.

  —Tüm ordu öfke çığlıkları ile birbirlerine gaz verirken Fatih kollarını arkada birleştirmiş bir şekilde bekliyordu. Haykırışlar azaldığında Fatih tekrar seslendi ordusuna :
-Hala istiraat etmek isteyen, savaşmak istemeyen bir adım öne çıksın! Hepiniz bu savaşta özgürsünüz askerlerim. Bu muharebede sadece isteyenlerle savaşmak zorundayım.

Herkes hazır ola geçti. Biraz bekledikten sonra zamanla öne çıkanlar oldu. Fatih hepsinin gözülerinin içine baktı "Emin misiniz?" dedi. Tüm öne çıkan askerler boynu bükük ve huzursuz halleriyle ya kafasını sallayarak ya da kol hareketleri yaparak konuşmadan durumu onayladılar. Hepsi idam edileceğini düşünüyordu ama Fatih'in kafasında çok farklı şeyler vardı. Fatih :
-Görüyorum ki aramızda savaştan kaçanlar var. Görüyorum ki aramızda ölmek isteyenler var.

Fatih’in bu sözlerinden sonra öne çıkan askerler, kellelerinin alınacağına daha da emin olmuşlardı. Lakin isyan lideri hepsine sanki onlara muhtaçmışcasına baktı :
-Buraya ilk defa geldiğinizde hiçbirinizin gözünde bir gram dahi korku yoktu. Hepiniz zafer ve intikam için bilenmiştiniz.

Fatih, albaylarına öne çıkan askerlerden kalkan talimi alan her bir askere kalkan verilmesini emretti. Kalabalık şaşkındı. Lider :
-Bugün burada ölümünüz benim elimden olursa hem kendime hem de sizlere ihanet olmuş olacağım. Bugün artık size son emrimi vereceğim. İlk geldiğinizdeki amacı başarmak için elimden gelen herşeyi yapacağım. Bunun için size ölmeyi emrediyorum. Burada bulunan her kalkan talimi almış öğrenci, ilk kolda görev alacak ; intihar timi. Düşmanın gözünün önünde olacaksınız. Bu sayede hem amacınızı yaşatacak hem de isteğinizi gerçekleştireceksiniz.

Aralarından bazı kişiler korku ve soğukla titriyordu. Bir bölüm asker, bu sözlerden sonra geri adım attı. Fatih birkaç saniye bekledi ve tekrar konuştu :
-Görüyorum ki emin olan askerlerim en önde kaldı. Tanrı size yardım etsin. Tanrı günahlarınızı bağışlasın. Eğer bu savaşı kazanabilirsek, bu sizin sayenizde olacak.---

Düşman, dağın aşağısındaki yolda belirdi. Kulüm ve Restebir askerlerinin birleştiği devasa ordu, yol boyu sırayla ilerliyor aynı zamanda örgüte dair bir iz arıyordu. O sırada kulüm gözcülerden birisi dağın eteklerinde saklanan birinci kolu fark etti. Birinci kol sezmişti fark edildiklerini lakin sanki farketmemiş gibi davranarak sürdürdüler pozisyonlarını. Düşman, hızlıca bir emir ile örgütün görünen kısmına paralel bir şekilde ordu düzenini oluşturdu. Birinci koldaki askerler arkalarında sakladığı kalkanlarla düşmanın ilk saldırısını yapmasını bekliyordu. Düşmanın dağın tepesine tırmanmayacağı aşikardı. Şayet tırmanmaya kalkarlarsa örgütün kaçma ihtimali bulunuyordu. Bu yüzden uzak mesafe atış yapmaları muhtemeldi dağa çıkmak yerine. Birinci kolun görevi atılan okları kalkanlarıyla engelleyerek diğerlerine zaman tanımak ve Kulüm&Restebir ordusunun mühimmatını azaltmak üzere direnmek idi. Örgüt bu riski almıştı. Eğer düşman dağa tırmanmaya kalkarsa suya düşecekti tüm plan. Tedirgin bir bekleyiş… Birinci kol diğer dünya için, kalan örgüt üyeleri ise planın tutması için dualar ediyordu. Düşman, düzenini oluşturduktan sonra örgütün umduğu gibi atış yapmayı tercih etti. Ateş emri ile yola dizilmiş tüm askerler oklarını dağdaki örgüt askerlerine doğru göndermeye başladı. Ok atışı o kadar fazlaydı ki buluttan çok ok görüküyordu gökyüzüne bakıldığında. Bazılarının refleksi iyi değildi, bazıları ise kalkanı kendilerine isteyerek siper dahi etmedi, orada anında ölmek istediler. Refleksi iyi olanlar ve plana sadık kalanlar oklar kendilerine isabet etmeden kalkanı siper edip hayatta kalabilmişlerdi. İlk atışlar yapıldığında yaklaşık yüz elli kişilik birinci kolda yalnızca altmış kişi hayatta kalabilmişti. Ok yağmuru kısa sürede yaklaşık yüz kişiyi yok etmişti. Kulüm ve Restebirli ordular olabildiğince tedbirli şekilde muharebeyi ilerletiyordu. Örgüt askerlerine fazla yaklaşmadan uzak mesafe atışları yapıyorlardı. Çünkü örgütün bu kadar az asker sayısına sahip olmadığının farkındalardı. Kulüm komutanları bunu yaşamıştı birçok kez. Bu durumda ya geride asker bırakılıp örgüt konum değiştiriyor ya da intihar timi oluşturup karşı atak yapılıyordu. Bir süre atışlar devam ettikten sonra Kulüm askerleri dağda gizlenmiş olan ikinci kolu fark etti. Fark edenler dikkat çekmeden komutanlarına  haber verdi. Haberi alan Kulüm ve Restebir komutanları hızlı bir karar alarak savaş düzenlerini değiştirdiler. Tüm ordu birinci kola saldırıyorken ordunun yüzde kırklık bölümü ani bir emirle ikinci kola nişan aldılar. İkinci kol, kendilerini fark ettikleri gördüklerinde Restebir orduları ile aynı anda oklarını çektiler. Örgüt askerleri bir kez daha planı akıllarına getirdi.

—Fatih'in konuşmasından sonra öne adım atanların sayısı oldukça fazlaydı. Öyle ki, sadece bir bölüme yerleştirilemeyecek kadar fazlalardı. Fatih:
-Bakıyorum ki yorulanlarımızın sayısı sadece bir bölüme sığmayacak kadar fazla.

Fatih içlerinden bir bölümü seçti ve görevlenecekleri yeri gösterdi. Geride birçok asker daha kalmıştı. Fatih yüzünü onlara
döndü :
-Siz artta kalan kısım; ikinci intihar timi sizsiniz. Düşman, birinci kolu intihar timi olarak kullandığımız açık bir şekilde anlayacaktır çünkü bunu defalarca yaptık. Bu yüzden düşmanı şaşırtmamız gerekiyor. İkinci kol olarak göreviniz ilk intihar timi olan birinci kol farkediltikten sonra gizliden gizliye farkedilmek olacak. Bu sayede düşmanı ilk kez kandırmış olacağız. Tanrı hepinize yardım etsin—

Her iki tarafta birbirlerine ok yağdırmaya başladı. Gökyüzü adeta yüzlerce parçasına ayrılmış bir meteorun dünyaya düşmesine, sinirli bir kirpinin dikenlerini dikleştirmiş bir haline benziyordu. Tüm gökyüzü oklarla çevrili hale gelmişti. O kadar çok atış yapılıyordu ki yaylardan çıkan okların sesi herkesin dikkatini darmadağın ediyor, adeta psikolojilerini bozuyordu. Atışlar uzun süre devam ettikten sonra ikinci koldaki nişancılar kendilerine karşı saldırıya geçen ordunun bir bölümünü alt etmişti ama aynı zamanda kendileri de gelen saldırılardan kaçamamış ve birçoğu yere serilmişti oracıkta. Dakikalar süren çatışma sonrasında her iki nişancı kuvvetleri de güçlerini kullanmış ve oldukça yorgun düşmüşlerdi. Bu sırada birinci koldaki durum vahimdi. O kadar çok ok yağmuruna tutuluyorlardı ki kimilerinin demirden yapılmış kalkanı delinip, can veriyorlardı delinen yerlerden ok yiyerek. Birçok asker acı çığlıkları içinde can verirken, kalkanlarını sımsıkı tutmuş, kimisi ailesini kimisi dostlarını kimisi hayatta yaşadığı şeyleri sayıklıyordu. Umudunu yitirenlerin dışında hala örgüte zaman kazandırmak için direnen askerler vardı. İçlerinden birisi de Estebandı. Neredeyse tüm vücudunu kaplayan bir kalkan alıp geçmişti yerine. Ne kadar intihar timine geçmekte kararlı olsa da son görevini kusursuz yapmaya adamıştı o an kendini. O burada sonuna kadar direnecekti. Hatıraları ve tüm olanlar karşısında elinden hiçbir şey gelmemesi onu yiyip bitiren mahfeden bir duyguya dönüşmüştü. Artık elinden ne gelirse yapmalıydı. O duyguyu yok edene kadar, son nefesini verene kadar, sıska vücudundan ne kadar verim alabiliyorsa hepsini kullanarak direnmeye ant içmişti. Her saniye kalkanına bir tane daha ok saplanıyorken onun zihninde dönen tek şey eski dostlarıydı. Birinci kol uzun süre dayanması başarınca Restebir ve Kulüm orduları artık işlerini bitirmek için farklı yöntemler kullanmak istemeye başladılar. Bu büyük fırsatı ellerinden kaçıramazlardı. Tahmin ettikleri tuzağı da yakalamışlardı. Darmadağın etmişlerdi her iki kolu da. Bir kez daha kaçmalarına izin veremezlerdi. Mesafe çok uzaktı ve isabetli atış yapmak oldukça zordu. Her iki ordu da rastgele atışlar yapıyordu. Örgütün durumu iyice vahimleştiğinde Restebir ve Kulüm komutanları askerlerine daha da yakın mesafeden vurup işlerini tamamen bitirme emri verdi. Bu emirle birlikte Kulüm orduları daha da ilerledi dağa doğru. Yaklaştıkça mesafe kısalıyor ve isabet oranı bir o kadar da artıyordu. Biraz daha ilerledikten sonra istediklerini egale etmişlerdi. Birinci kolda sadece 17 kişi kalmıştı ve her yaklaştıklarında durum Devlet ordularının lehine geçiyordu. İkinci kolda ise durum çok farklı değildi. Nişancıları avlamak için görevlendirilmişlerdi ama belki de sekiz bin kişilik Restebir&Kulüm ordularından yedi yüz asker düşürebilmişlerdi anca. Plan bir kez daha akıllara serpildi.

Muhtemel Olmayan Seçimler : Mutlak Kavga - Kuzeyin Nihai UyanışıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin