ŞOK

9 3 0
                                    

Bu sırada Zen'den gelen bir ekip müjdeli bir haberi vermek için örgüt üssüne geri dönmüşlerdi atlarıyla. Fakat karşılaştıkları manzara karşısında şoka uğramışlardı. Onlar karla dolu sakin bir kamp beklerken gördükleri manzara kan ve kargaşaydı. Ekipte James, Charlie, Danny ve bir grup asker vardı. Danny gözleri dışarı çıkacakmışcasına, James gözlerini kısarak tasayla, Charlie ise ruhsuz bir şekilde seyrediyordu.
Yüzünü diğerlerine çevirdi Danny :
-Bu da ne? Burayı nasıl bulabildiler? Onlar… onlar Kulümlü askerler değil mi? Buraya kadar nasıl geldiler?

James, sakin kaldı :
-Hayır, onlar restebirliler. Peki onlar nasıl buldu hiçbir fikrim yok ama tek bildiğim şu an bunu konuşmak yerine hemen destek çağırmamız. Durum vahim görünüyor.

Charlie atının üstünde uzun uzun muharebeyi izledikten sonra yüzünü bile çevirmeden James’e :
-Pekala, sen ekipten birkaç asker alıp en hızlı şekilde Zen'den ordu topla. Biz Danny ve diğer askerlerle örgüte yardıma gidelim.

Dedikten sonra yüzünü Danny’e döndü Charlie :
-Çaylak! Hazırlan, yine dinlenmeye zaman yok.

Danny ve Zenli askerler şaşkın şaşkın Charlie’ye bakıyordu. Bir avuç süvari koca orduya nasıl yardım etsin? James karşı çıktı bu duruma :
-Charlie iyi misin? Koca orduya karşı birkaç asker nasıl etki etsin? Bu şartlarda nasıl bir takviye yapabilirsin örgüte?

James’in bu sözü umrunda bile olmadı Charlie'nin. Sırıttı. Yan gözlerle James’e :
-Şartlar mı? Senden gelecek yardımlara muhtaç olduğum ve askerliğine saygı duyduğum için seni küçümseyemem ama ben veletliğimden beri yalın bir şekilde ülkenin en soğuk diyarlarında bulundum. Kanların ısıttığı bu meydanda üşüyecek değilim. Kıtanın en tehlikeli adamları tarafından kovalandım, onlarla savaştım, neredeyse her savaşımda hacim olarak düşük olan taraftaydım. Şimdi it sürüsünden korkacak değilim. Belki sana deli gibi gözükebilirim, hatta çoğu kişi için öyleyim. Ama vefasız değilim. Dostlarım orda savaşıyorken ben geri çekilemem. Askerlerini bana vermek zorunda değilsin ama bu çocuk benim emrimde. İki kişi dahi olsam mücadele edeceğim.

James Charlie’nin söyledikleri karşısında hayran kalmıştı ona :
-Tamam tamam. Giderken bana iki asker yeter gerisini sana bırakıyorum.

Charlie kafasını onaylar şekilde salladı, James iki askerine seslendi :
-Affren, Ranold! Zen'e gidiyoruz.

James vakit kaybetmeden ekibi yol almaya başladıktan sonra bir iki saniyeliğine durdu ve arkasını döndü :
-Beyler, sizi henüz yeni tanıdım. Lütfen döndüğümüzde tek parça olun. Daha çok tanımak istiyorum.

Charlie :
-Umarım umarım, hadi yaylan. Duygusallaşma, acele et!

Charlie bunları söylerken o da istemeden duygusallaşmıştı. James ve askerleri tüm hızlarıyla arkalarına bile bakmadan Zen'e doğru yol almaya başladı. Orada kalanlar ise hem cesurca hem de çaresizce gidişlerini seyrediyorlardı.

Charlie kendi kendine "Savaşmaktan kafayı yiyeceğim artık." dedi öfkeli ve çaresiz bir halde. Ardından zenli askerlere döndü :
-Hey, aranızda en tecrübeli asker kim?

En yüksek rütbeli asker aradan çıkarak :
-Benim.

Dedi. Charlie :
-Adın ne senin?

Zenli :
-Antony.

Charlie :
-Pekala Anthony. İki komutaya ayrılacağız bir komutayı sen diğerini ben yöneteceğim ama bundan önce bir saldırı planımız olmalı. Bir fikri olan var mı?

Zenli bir asker Charlie'nin yanına gelerek eliyle Restebir ordusunu işaret etti :
-Efendim görünen o ki Restebir ordusu üçe ayrılmış, ordu düzeni dairesel oluşturulmuş ve dairenin arasında üç tane korunan bölge var. Burada korunan şey bölge komutanlarının sığındığı yerler olmalı. Buradaki komutanları etkisiz hale getirebilirsek orduları dağılır. Ama çok fazla korunuyorlar bu yüzden bunlardan bir tanesini bile rahatsız edersek Restebirliler komutanlarını korumak için yeni bir düzen oluşturacaktır. Bu sayede örgüte yüksek vakit kazandırabiliriz.

Muhtemel Olmayan Seçimler : Mutlak Kavga - Kuzeyin Nihai UyanışıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin