KUZEYİN NİHAİ UYANIŞI 4

21 7 0
                                    

Danny uzun bir süre sonra gözlerini açtığında aradan saatler geçmişti, belki de günler. Tek bir penceresi olan içinde sadece bir dolap ve yattığı yatak olan bir odanın içindeydi. Sanki bir rüyadaymış gibi hissediyordu. Yaşadıklarını zor hatırlıyor, bunların hiçbirinin yaşanmadığını umuyordu. Birkaç dakika odayı gözlemledi, tavana dik dik baktı. Odanın dışında insan sesleri geliyordu. Hastanede olduğunu anladı. Yaralarının biraz daha düzeldiğini fark etti ama yine de hareket etmekte tereddüt ediyordu. İçeriye birilerinin gelmesini bekledi. Bu esnada hala ailesini düşünüyordu. Emma, Ben, Kitty... Belki de hala yaşıyorlardı, belki de bu odanın dışında onlar da tedavi görüyorlardı. Gözlerinin önünde o darbeleri görmüştü. Bu darbelerden sonra birinin yaşama ihtimalinin neredeyse hiç olmadığını bilse bile umut etmekten başka bir çaresi yoktu. Saatlerce içeriye birinin girmesini bekledi ve saatlerce kafasında senaryolar kurdu genç Pugnator. Nihayet içeriye bir hemşire gelmişti. Hemşire odaya girdiğinde Danny'nin gözlerinin açıldığını fark etti, yanına gelip yaralarının ne durumda olduğunu sordu. Danny başta cevap vermeyince hemşire kendisi bakmaya karar verdi. Danny sinirle şu sözleri söyledi :
-Bir kız olduğun için kaba kuvvet kullanmıyorum. Eğer erkek olsaydın seni buraya gömerdim.

Bunu duyan kız yaralarına bakmaktan vazgeçti ve durdu:
-Ben sadece yaralarını iyileştirmeye geldim. İyilik için olduğunu sanma sinir küpü, iş icabı.

Danny bu sözlere karşı daha çok sinirlendi :
-Siz şehirliler ve o hizmet ettiğiniz devletiniz tüm dünyamı kararttınız. Şimdi gelmiş karşıma iş icabı bana yardım mı ediyorsunuz? Hiçbirinizin yardımına ihtiyacım yok.

Hemşire bu sözler karşısında susmayı tercih etti. Danny :
-Ne o? Söylediklerim ağırına mı gitti yoksa?

Hemşire suratı açık bir şekilde :
-En azından bir sağlık görevlisi olarak insanlara yardım etmeye...

Danny hemşire sözünü bitirmeden araya girdi ve gülerek :
-Yardım mı? Haha! Güldürme beni. İnsanlara yaptığınız kan tahlillerinden sonra öldürdüğünüz canları kimse bilmiyor mu sanıyorsun?

Hemşire bu sözler karşısında daha çok sinirlendi. Elinde bir bez parçası vardı. Bu bez parçasını konuşamayacak hale gelene kadar soktu ağzına Danny'nin. Ardından Danny'nin kulağına yaklaştı ve sessizce :
-Sence bu olanlara göz yumduğumu mu sanıyorsun? Sence bu düzenden memnun muyum sanıyorsun? Ben de tüm insanlar gibi kendi yaşamıma bakıyorum çünkü artık kimse bu düzeni değiştiremeyecek. Ne kadar kendi içimde üzülsem de düzene ayak uydurmak zorunda olan biriyim ben. Sence tüm devlete çalışanlar devleti seviyorlar mı? Birçoğu zorla getiriliyor ve neredeyse hiçbiri bu düzenden memnun değiller. Tek acı çeken sen değilsin arkadaşım. Dua et ki bu sözlerini ifşa etmeyeceğim.

Danny bu sözlerden sonra duraksadı ve verecek bir cevap bulamadı. Hemşire Danny'nin ağzındaki bezi çıkardı ve pişkin bir şekilde tebessüm etti. Danny ona ailesini sordu kırık bir halde :
-Ailemin ne halde olduğunu biliyor musun?

Hemşire :
-Önce yaralarına bakmama izin ver, sonra gerekli her şeyi sana söyleyeceğim.

Bu sözden sonra Danny üstündeki örtüyü çıkardı. Göğsündeki büyük yara hariç diğer yaraları iyileşmiş görünüyordu. Göğsündeki yaranın tamamen iyileşmesi biraz zaman alacak gibi duruyordu. Hemşire yaraya pansuman yaptı, pansuman Danny'nin canını çok acıtsa da kendisini sıktı. Sonrasında hemşire yarayı sargı beziyle kapadı. Danny derin bir nefes çektikten sonra ailesini sordu :
-Yarayla olan işin bittiyse artık aileme ne olduğunu söyler misin?

Hemşire :
-Hiçbirinizin adını veya soyadını bilmiyoruz ya kaçaksınız ya da devletin görmediği bir yerde yıllarca yaşadınız. Buraya senle beraber bir erkek kardeşin ve annen geldi. Yani en azından ben öyle tahmin ediyorum.

Muhtemel Olmayan Seçimler : Mutlak Kavga - Kuzeyin Nihai UyanışıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin