24.DENİZ YÜRÜYOR

841 28 13
                                    

Merhaba bu bölümü yine çok zor yszıyorum çünkü hastalığım hala geçmedi. Daha doğrusu geçemedi! Neyse sizlere çok keyifli bir okumalar diliyorum.




























Gözlerim pörtledi, tenim buz gibi kesilmiş bir şekilde yanımda yatan psikopat herife bakıyordum! "Defol git vicdansızın oğlu!" Deniz ve Elvan uyanmasın diye kısık bir sesle kızıyordum ona. "Sedef..." Dedi ve durdu. Onu dinlemeyecektim. "Sana..." Dedim ve derin bir nefes aldım. "Defol git dedim!" Dediğimde yataktan kalktı, "seni aldattığımı düşünüyorsun değil mi aptal kadın!? Benden bunu nasıl beklediğini sormayacağım bile, sadece ben seni aldatmadım. Evet, o kadını eve almamalıydım biliyorum ve bunun için özür dilerim!" Dedi yalvararak. Gözlerinin içine baktım. Yalan söylemiyordu, ve zaten Alaz yalan söylemezdi. "Uyku ilcı, bana verdiği ilaç benzodiazepin ilaçlarından biri..." Diyince kaşlarımı çattım. Bu ilaç türü çok ağır uyku getirdiğini ve insanı sakinleştirdiğini duymuştum. Kim bilir Alazı uyutmak için kaç tane kullanmıştı o cadı! "Telefonum... Onda." Dediğimde yüzünde bir gülümseme oluştu. "Onu hallettim bile," diyerek elini cebine attı. Elini cebinden çıkartınca telefonumu gördüm gülümseyerek telefonuma uzandığımda telefonumu geri çekince kaşlarımı çattım. "Ver," diyerek sağ elimi arkasına uzattım. Telefonu tutamayınca diğer elimide arkasına uzattım. Pis pis sırıtarak bir adım bana doğru atınca ben de bir adım gittim.

Pardon gidemedim çünkü duvar vardı arkamda! Beni düşürmüştü! "Hassiktir!" Diyerek çırpınmaya çalıştım ama çıkamadım. Kafasını bana doğru eğince bacak arasına tekmemi indirdim. Acıyla öne eğilince elindeki telefonu almaya çalıştım. "Seni anlamış, affetmiş olabilirim. Bu sana olan sinirimin daha tam geçtiği anlamına gelmiyor!" Diyerek telefonumu elinden kurtardım. "Bunu yapmak zorunda mıyıdın!? Aptal kadın!" Diyince sırıttım. "En azından sadece aptalım. Senin gibi beyinsiz olsaydım ne olurdu kim bilir?" Dedim.
Duvardaki şarj aletinin ucunu telefonuma taktım. Bu annemin şarj aletiydi ve benim telefonuma da uyuyordu. Telefonum açılınca rahat bir nefes aldım. Telefonumu kolumla yukarıya kaldırdım ve güldüm. "Yaşıyorsun," diyerek ona sımsıkı sarıldım, benim için çok değerliydi. "Telefonunla yeterince sarıldın, şimdi gel şuraya." Diyen Alaz'ın sesi ile ona döndüm, "sen hayırdır?" Dediğimde sinirle bana baktı. Bakışı nefesimi kesmeye yetmişti. Bir insan bu kadar güzel bakabilir mi ya?

İçimden geçirdiklerini anlamış olmalı ki sırıtmaya başladı. Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken sadece havada savrulduğumu hatırlıyorum. Sonra sırtım yumuşak bir yere dayandı Alaz'ın üstüm de olduğunu kafamı kaldırınva anlaya bildim. "Kalk Allah'ın belası!" Diyerek üstümde itmeye çalıştım onu ama haraket bile etmiyordu! "Rahat dur!" Diyince kahka attım sinirle. "Rahat değilim." Dedim ve tepinmeye devam ettim. Alaz iki elimide yatağa kenetleyince kaşlarımı çattım. Gözlerinde şımarık bir çocuğun 'sor hadi' deyişini göre biliyordum ama maalesef. "Ne istediğini sormayacağım ve sende beni bırakacaksın!" Ne istediğini çok iyi biliyordum. "Bırakacağım öyle mi?" Dedi alayla. Cevap vermedim. Yüzü yüzüme yaklaştı, yaklaştı ve biraz daha yaklaştı... Aramızda bir nefeslik aralık kalıncaya kadar yüzünü yüzüme yaklaştırdı. "Lütfen Sedef..." Ne istediğini biliyordum. Bunu yaparsam ona karşı olan sinirimi es geçecekti ve beni anlayamayacaktı. "Hayır," dediğimde gözlerindeki o küçük binanın yıkılışını gördüm. Üzerimden ağır ağır kalktı ve üstüne çeki düzen verdi. "Yarın," dedi ve bana baktı, "yarın eve dönüyoruz." Diyince onunda burada kalacağını anladım. Dudaklarımı aralayacak gücü kendimde hissedemedim o an nedense, sadece başımı salladım ve yatağın içine girdim. Alaz'ın yanıma yattığıbı anladım ve kendimi yoğun karanlığa saldım.












1 yıl sonra

"Hadi Deniz gel," küçük ayaklarını haraket ettirmesi bu kadar zor olmamalıydı. "Babacığım, gel." Alaz kollarını iki yanına açmış Deniz'in ona gelmesini beklerken ben ise kollarımı öne uzatmıştım ve ellerimi açıp kapatıyordum. Evet, anlamışsınızdır galiba. Deniz yürümeye başladı. Daha doğrusu ayakta dikiliyordu sadece. Daha bir küçük adım bile atmamıştı! "Annem güzel oğlum bak hadi bir adım ya, sadece bir adım bu kadar zor olmamalı!" Sabrım kalmamıştı zaten sabırlı biride değildim. "Sedef yeni yürüyecek dur bir artık!" Diyince oflayarak hala havada olan kollarımı serbest bıraktım. Çok ağrımışlardı. Oturduğum yerden ayağa kalkarak Deniz'e doğru bir adım attım. Deniz'de bana doğru bir adım atınca ağzım açık ona baktım boş boş. "Oğlum madem ben sana gelince yürüyecektin söyleseydin ya!" Diyerek bir adım da geri attım. Deniz yamuk yumuk iki küçük adım atınca kıkırdadım, "yürüyor!" Diyerek ellerimi şıklattım. Alaz ayağa kalkıp yanıma geldi. "Yürüyor, çatlak kadın," diyince daha fazla oynamaya başladım. "Aaa,anne baba Deniz yürüyor!" Diyen Elvan'ın sesini duyunca ona döndüm.

"Evet."
"Evet,"

Alaz ile aynıa nda dediğimiz şey ile Elvan büyük bir güldümsemeyle kafasını ovaladı. "Başım çok ağrıyor," diyince kaşlarımı çattım. "Neden, ne oldu?" Diyerek yanına gittim. “Dün gecede ağrıyordu ama size söylemedim sabah kalkınca belki geçer diye düşünmüştüm çünkü.” Diyince Alaz'a baktım, "hastaneye gitsek mi?" Diye sordum.









Dediğim anda yola çıkmıştık. Elvan başının çok ağrıdıpını söylediği halde evde kalacak halimiz yoktu. Hastaneye girmiştik ve şansımıza sıra falan yoktu. "Başım çok ağrıyor," Elvan doktora şikayetini söyleyince doktor Elvan'ın tam önünde durdu.

"Işığı takip et bir tanem," diyince Elvan yavaş bir şekilde başını salladı, doktor ışığı sağa sola ve yukarı aşağı hareket ettirmeye başladı. "Sinüzit olma ihtimalini düşünmüştüm ama öyle bir şey yok. Normal bir baş ağrısı ağrı kesici yazacaağım ağrısı geçene kadar kullansık, bir şey yok." Dedi ve ekledi, "ama sizin içiniz rahat etmediyse başka doktora da göz attırabilirsiniz." Diyince başımı salladım. Bir şey yoktu. "Tamam teşekkürler," ben konuşurken doktor masasında ki kağıta bir şeyler yazıyordu. Alaz'ın yanında durdum ve kafamı omzuna yasladım. Alaz alnıma bir buse bıraktı ve doktorun ona uzattığı kağıtı aldı. "Reçete bu üstünde ki yazan ilacı eczaneden alabilirsiniz, geçmiş olsun." Diyince başımı salladım. Kapıua doğru yürürken Alaz da teşekkür edip arkamdan gelmişti. Deniz'i arabanın arka koltuğuna oturtmuş tüm ve ön koltuğa geçmiştim Alaz'da Elvan'ı arka koltuğa oturttuktan sonra kendi koltuğuna geçti. Arabayı çalıştırınca konuşmaya başladım. "Eve değil Kuzeylere gidiyoruz." Dediğimde başını salladı ve arabayı sürmeye başladı. Sabah Kuzey aramıştı ve tüm takımı evine çağırdığını söylemişti.


































Merhaba güzel okuyucularım bir sonraki bölümde görüşmek dileğiyle. :)
























YARALASAR 5 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin