27. HOŞÇAKAL DEDE...

885 37 36
                                    

Merhabaa... Sizlere keyifli okumalar dilerim.

.














Korku, içimde büyük bir korku vardı. Ve bu korkunun nedeni Elvan'ın hayatıydı. Tümör eğer alınabilecek bir yerdeyse hayatı güvendeydi, ama tümör alınamayacak bir yerdeyse... Bunu söylemek çok zor fakat, 'hayatı' diye bir şey kalmayabilirdi. Kucağımdaki Deniz'i tutamayacak gibi olunca direkt Alaz'a verdim. Nefes alamadığımı fark edince elimle kendimi yelledim. Hayır, bu işe yaramamıştı, ben nefes alamıyordum. Nefes alamıyordum! "Ne-nef-es..." konuşmaya çalışmıştım ama olmamıştı. "Sedef sakin ol!" son olarak Alaz'ın sesini duymuştum. Eğer Elvan'a bir şey olursa kendimi asla affetmezdim çünkü ona iyi bakamamıştım, onu koruyamamıştım bunun ne kadar kötü bir şey olduğunu bir tek yaşayanlar anlayabilirdi.

Alaz'dan

Sedef hala uyanmamıştı, uyanmamakta inatçıydı. Yıllar önce yaşadığım o bir ay, bana cehennem gibi gelen o bir ay geldi aklıma. Sedef komaya girmişti, bir ay boyunca  bana hayat veren mavi gözlerini açmamıştı. O uyurken ben hep uyanıktım, bir gün bile gözümü kapatıp onu düşünmeden uyuyamamıştım. "Altuğ?" Atalay'ın sesi ile başımı kaldırdım. "Uyandı mı?" Diyince başımı olumsuz anlamda salladım. "Hiç bir bilgi vermiyorlar," diyerek oturduğum hastane koltuğundan kalktım ve sekreterin yanına gittim. Atalay kolumu tuttu, "sen otur ben konuşurum," diyince başımı iki yana salladım. "Gerek yok," dediğimde kaşlarını çattı. "Altuğ otur şuraya, saatlerdir burdasın zaten, otur!" Diyince daha fazla konuşmasın diye oturdum. Beş dakika sonra Atalay yanında ki doktor ile gelince ayağa kalktım. Doktor, "Eşiniz uyandı," dedi ve ekledi, "Sizi görmek istiyor," diyince başımı salladım doktor önden yürürken ben Atalay ile arkasından ilerlemeye başladım. Doktor Sedef'in kaldığı odasının önünde durunca bende durdum. "Buyrun," diyen doktorla içeriye girdim. İçeri attığım ilk adımda kapı arkamdan kapandı. "Alaz?" Diyen Sedef'in sesi ile gözlerinin içine baktım. "Sedef?" Diyerek yanına gittim ve sedyenin yanındaki sandalyeye oturdum. "Elvan," dedi, yutkundu. "Yaşayacak mı?" diyince derin bir nefes aldım ve aynı derinlikte verdim. Bunun cevabını bende bilmiyorum. "Alaz bir şey söyle! Kızımız yaşayacak mı?" diyince yutkundum. "Bilmiyorum," dediğimde hareketsiz bir şekilde bana baktı. Gözleri dolmuştu.

Kolundaki serumu çekti ve çıkarttı, "Sedef ne yapıyorsun?" Diyerek ona engel olmak için ayağa kalktım. "Eğer bana engel olmak gibi bir hata yaparsan-" sözünü kestim, "tamam  be kadın! Tamam!" diyerek bir adım geri attım. Her ne diyecekse gerçekten yapardı bu deli kadın. "Çocuklar nerede?" dedi. "Kuzeylerde," dedim. "Tamam, kuzeylere gidelim çocukları alalım ve şu tümörün iyi mi, yoksa kötü huylumu olduğunu öğrenelim." deyince başımı salladım. Bu kadın cidden deliydi, ve ben bu deliye deliler gibi aşıktım.







Sedef'ten

Hastaneden çıkmamız beklediğimden kolay olmuştu, Atalay bize yardım etmişti. Çocukları Yakamoz'un evinden almıştık ve şu anda bir türlü kurtulamadığımız o hastaneye geri gidiyorduk. "Anne, ben ölecek miyim?" Diyen Elvan ile yutkundum, "böyle şeyleri nerden çıkartıyorsun Elvan? Tabii ki ölmeyeceksin, sadece biraz hastalanmışsın. Kötü şeyler düşünmeyi bırak," dedim gözlerim dolu dolu. Alaz bana bakınca gözlerimi kaçırdım.

Kötü şeyler düşünmeyi bırak
Kötü şeyler düşünmeyi
Kötü şeyler...

Beynimin içinde kendi söylediklerim yankılanmaya başladı. Belkide bende kötü şeyler düşünmeyi bırakmalıydım.

Hastaneye varmıştık ve Elvan için gerekli olan testler yapılmıştı şimdi ise bize sadece beklemek düşer. Bekleyip göreceğiz. İçimden ettiğim duaların sayısı ve sınırı yoktu. Elvan'ın iyi olması lazımdı. Aradan iki saat geçmişti ve biz hala bekliyorduk. Çalan telefonumla başımı zar zorda olsa kaldırdım ve üstünde yazan ismi okudum. 'Annem' yazısını görünce telefonu açtım.

"Efendim anne?" dedim bitkin sesimle.

"Sedef, kızım babam..." dedi ve davamını getirmedi. Annemin ağladığı her halinden belliydi. Kaşlarımı çattım.

"Anne dedeme ne oldu?" dedim endişeyle. Alaz kucağında uyuyan Elvan'ı uyandırmamak için dikkatli bir şekilde bana döndü. "Ne oldu?" dedi.

"Anne ne oldu dedeme!" dedim. Bilerek sesimi yükseltmemeye çalışmıştım çünkü Deniz ve Elvan uyuyordu.

"Deden nefes almıyor!" diyince kaşlarımı çattım.

"Ne demek nefes almıyor? Anne siz nerdesiniz?" dedim korkuyla.

"Hastaneye gidiyoruz, şu anda  ambulansatayız nefes alması için elinden geleni yapıyorlar ama nefes almıyor babam ölüyor! Sedef deden ölüyor!"

Deden ölüyor
Deden
Ölüyor
Ölü-

"Anne hangi hastane!?" dedim ve kucağımda ki Deniz'in uyanmaması için yavaş bir şekilde ayağa kalktım. Annem hastanenin ismini söyleyince telefonu kapatıp cebime koydum. "Dedem, fenalaşmış Alaz!" dedim. "Bu hastaneye geliyorlar," dedim. Bu hastaneye geliyor olmaları aslında iyiydi bir bakıma. Doktor odasından çıkıp elindeki evraklarla bize doğru yürümeye başladı. "Tekrardan merhaba," dedi doktor. "Merhaba," diyerek dikkatimi doktora vermeye çalıştım. "Haberler iyi, tümör iyi huylu ve alınabilecek bir yerde. Yani bu, yapacağımız ameliyat için uygun bir yer. Ameliyat için bu evrakları imzalamanız gerekir." Doktor elindeki evrakları Alaz'a uzattı. Alaz doktorun kendisine uzattığı evrakları aldı. Doktor kalemde uzatınca Alaz imzalamadan önce evrakları okumaya başladı.

"Çekilin!" Duyduğum ses ile arkamı döndüm. "Baba!" Annemin ağlayan sesi ve bu görüntü... Annem pijamaları ile dedemin sedyesinin yanında koşuyordu dedem ise yeni bembeyaz olmuştu. Hareketsiz bir şekilde sedyede yatıyordu. "Anne!" Kucağımdaki Deniz ile annemin yanına koştum. Tabi Deniz uyanmıştı. Annemin ağlamaktan kızarmış, kan çanağına dönmüş mavi gözleri beni buldu. "Sedef," dedi ağlamaktan çatallaşmış sesiyle, "Sedef," dedi ve hıçkırdı. Yanıma iyicene gelip kollarını bana ve Deniz'e doladı. Gözlerim doldu ve tek kolum ile annemi sardım. -Deniz ne olduğunu anlamaya çalılıyordu büyük ihtimalle- "Anne tamam dedem iyi olacak, sadece buna inan." Bir günde yaşadığım bunca şeyden sonra buna inanmak banada zor geliyordu fakat debin Elvan'ın tümörden kurtulabileceği haberini aldığım için bunu söyleyebilmiştim. Annem nefesini düzene sokunca bana baktı, "neden çocukları getirdiniz?" diyince gözlerimi kaçırdım, anneme daha tümör olayından bahsetmemiştim. "Biz zaten burdaydık," dedim. Annem kaşlarını çattı. "Burda mıydınız?" Diye sorunca başımı salladım. "Sonra anlatırım anne, şimdi kendini daha fazla üzme." Dedim gözlerim dolu dolu. "Dur bir Fırat!" Aslan babamın ve babamın sesini duyunca koridora baktım. "Baba?" dedim, "Kızım?" dedi babam. Evet bu iki deli babamda gelmişti.

Saatler geçmişti  ve Elvan ameliyata alınmıştı. Dedem ise hala çıkamamıştı. Babam uyukluyordu, Aslan babam ve annem yanyana oturuyordu. Annem Aslan babamın omzuna kafasını yaslamış bir şekilde duvarı izliyordu ben, Alaz'a sarılmıştım ve gözlerim bir Elvan'ın olduğu ameliyathane kapısına bir dedemin olduğu ameliyathane kapısı arasında gidip geliyordu. Dedemin olduğu ameliyathane nin kapısı açılınca hepimiz birden ayağa fırladık. Doktorun etrafını sardık ve diyeceği şeyleri beklemeye başladık. "Kalbi kurtarmaya çalıştık ama ameliyatın başından belliydi kurtulamayacağı..." dedi doktor. "Başınız sağ olsun." diyince nefesimi tuttum. Dedem bu hayata gözlerini yummuştu. Annem hüngür hüngür ağlamaya başladı, Aslan babam ona sımsıkı sarıldı. Gözlerimden hızla akan yaşlara engel olmadım. Onlar aktıkça aktı. Dedemin gidişi anneme deprem etkisi olmuştu. Dılarıya çıkan bir sedye ile annem sedyeye baktı. Üstü örtülü biri vardı, ve bu kişi dedemdi. Annem titrek adımlarla sedyenin yanına gitti. Yere diz çöktü ve örtüyü biraz açtı. Dedemin solgun beyaz yüzünü artık bende görebiliyordum. "Baba," annem hıçkıra hıçkıra ağlarken bir eliyle dedemin yanağına dokundu. "Babam," dedi ve alnını dedemin alnına yasladı. "Neden?" dedi, "neden baba? Neden beni bu adaletsiz dünyada sensiz bıraktın!" Diyince göz yaşlarım sele dönüştü. Hıçkıra hıçkıra dedemin yanına gittim. "İhtiyar," dedim ve bende biraz önce annemin yaptığı gibi alnımı alnına yasladım. "Senin yokluğunu anneme hissettirmemeye çalışacağım ama senin yokluğunu bana hissettirmeyecek biri veya bir şey yok, dede. Hoşçakal dede... " dedim ve ondan ağlayarak ayrıldım.

İşte dedemle vedalaşmıştım, bir kişi daha ayrılmıştı aramızdan.


















Tekrardan merhaba, bölüm nasıldı yorumlara belirtirseniz sevinirim. Ehh bir oyunuzu da beklerim tabii. Görüşürük...

YARALASAR 5 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin