Bölüm 1 ✵

63 6 56
                                    

Selam millet ben geldim. İlk bölümden hepinize merhaba. Umarım hoşunuza giden bir bölüm olur keyifle okursunuz.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Hayat garipliklerden oluşan acımasız bir oyundu. Bizse oyunun içindeki figürlerdik. Tek farkımız biz alanımıza yazıldığı söylenen ve adına kader denilen yazıya göre oynardık. Oynadıkça öğrenirdik başımıza gelecekleri.

Kimimiz doğuştan şanslı olur. Kimimiz ise şansını kendi yaratırdı. Sanırım bende doğuştan şanssız olanlar listesindeydim. Çünkü bir çocukluğum yoktu. Çocuk yaşta büyümüştüm. Ya da büyümeye itilmiştim.

Kendimi korumak için kimsenin yanına yaklaşmadığı eline almadığı silahı kullanmayı öğrenmek zorunda kalan kimseye vuramayacak kadar kalbi temiz biri olsam bile dövüşmeyi öğrenip temizden ibaret kalbi kire bulayan...

Hayatın oyunu içindeyseniz birgün önceniz birgün sonranız belli olmazdı. Olduğunuz kişi değildiniz artık. Siz hayatın yöneterek oluşturduğu başka bir kişiydiniz.

Berbat bir gençlik döneminden sonra garip bir şekilde ayaklarım üstünde durmayı başarmıştım. Şimdi Kore'nin en büyük yazılım şirketinde yazılım uzmanıydım.

Yorucu iş günümü geride bırakıp eve gelmiştim. Ve doğruca duş almak için odama çıkmıştım. Kıyafetlerimi ayarlayıp hızlıca sıcak suyun altına geçtim.

Kaslarım gevşemeye başlamıştı işim bitince hızlıca üstümü giyip aşağı indim kendime yiyecek bir şeyler yapmaya başladım.

Ama çalan kapı yüzünden işimi yarım bırakıp kapıya gitmiştim ama kesinlikle bu kişiyi beklemiyordum. Usulca kapıyı açtım.

"Bay Kim?" Dedim merakla.

"Müsait mıydın Yoongi?" Başımı sallayıp kenara çekildim.

"İçeri girmez misiniz?" Memnun bir ifadeyle gülümseyerek içeri girdi.

"Rahatsız etmedim umarım?" Başımı olumsuz anlamda salladım. Rahatsız edileceğim bir durum şuanlık yoktu.

"Hayır etmediniz. Bir sorun mu var programla ilgili?" Dedim merakla. Başını olumsuz anlamda salladı.

"Hayır öyle uğramaya geldim. Yemek yemiş miydin?"

"Yapıyordum." Diye mırıldandım.

"Peki bu akşam bana eşlik eder misin?" Kaşlarımı çattım istemsizce.

"Nasıl yani?"

"Benimle yemeğe gelir misin?" Dedi bu sefer doğrudan.

"İlla dışarı çıkmamız şart mı? Hazır yapıyordum sonuçta." Kaşlarını yukarı kaldırıp reddetti.

"Zahmet etme boşuna. Cevap vercek misin?" Alt dudağımı dişlerim arasına alıp başımı salladım.

"Peki... Kabul ediyorum." Dedim. Memnun bir gülümseme yerleşti yüzüne.

"O zaman bekliyorum burda."

"Olur." Deyip odama gittim eşofmanlardan kurtulup hızlı bir şekilde pantolon ve kazak geçirdim üstüme. Sonra gerisin geri aşağı indim. Ama ocakta unuttuğum su daha yeni aklıma gelmişti.

Hızla mutfağa gittiğimde mutfak topluydu ve çoktan ocak kapanmıştı.

"Ben hallettim." Dedi arkamdan gelen bir ses. Ona döndüğümde ellerimi elleri arasına almıştı.

"Ellerin titriyor." Dedi dan diye. Yutkunarak ona baktığımda bacaklarım da bacakları arasındaydı. Geri çekilerek yüzüme baktı.

"Neden ellerin ve dizlerin titriyor?" Dedi bu sefer de anlamaya çalışır bir sesle.

Gözlerini Kapat | TaeGiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin