İtaatsizlik

1.6K 18 2
                                    

"Üzgünüm. Yere kusmak istemedim. Ayağa kalkmaya çalıştım ama-"  Albert ayağa kalkınca sözlerim yarıda kesildi.

Ah kahretsin ben artık ölü bir insandım kesin. Mafyanın zeminine kusan biri. Kahretsin, umarım kalkmaya çalıştığımı anlardı.

"Sadece temizlet, sonra yukarıya uzan. Ya da banyoya git, böylece başka bir ortalığı karıştırmazsın."

"NE?? Bunu temizlemem mi gerekiyor? Bu o kadar haksızlık ki kalkmaya çalıştım. Ama izin vermediler, daha önce bana yemek yedirenin o olduğundan bahsetmiyorum bile."

O kadar etkilendim ki, üzerime saldırıldığını hissedene kadar düşündüğüm şeyi bağırdığımı bile bilmiyordum. Albert az önce bana saldırdı. Altından çıkmaya çalıştım, fakat sonra cebinden bir şey çıkarıp bana doğrulttu. Lanet bir silahtı.

Harika bundan sonra kaçış yolun yok kızım...

Gözlerimi kapatıp ölmeyi bekliyordum. Bir dakika sonra nefes aldığımı farketdim. Ölmedim, o beni vurmadı.

"Bir daha bana bağırdığında vurulacaksın ama merak etme ölmeyeceksin. Sadece yapmak isteyeceksin. Hatta sana biraz işkence bile yapabilirim. Kulağa nasıl geliyor?"

Başımı sallayarak bunun kulağa hiç de hoş gelmediğini belirttim. "Kelimelerini kullan." Kulağıma fısıldadı.

"Ü-üzgünüm sana bir daha bağırmayacağım. Vurulmak ya da işkence görmek istemiyorum." İtirafım üzerine gülümsedi.

"Aferin kızım, şimdi şunu temizle ve yukarı çık." Bu sefer sadece başımı salladım.

Ve bundan sonra yaptığı şey beni şok etdi. Tüm hareketlerim, nefesim, hatta kalbim bile duruyormuş gibi geliyordu. Aniden beni dudaklarımdan öptü.

Daha önce hiç öpüşmedim, nasıl olduğunu bile bilmiyorum. Yapmasam bile bu çocukların hiçbirini öpmek istemezdim. Bu iğrenç. İlk öpücüğümü aldığına inanamıyorum. Sonunda uzaklaştı ve bana baktı. Gözlerim iri iri açılmıştı ve yüzüm tamamen kırmızıydı. Utançtan değil, bu sefer öfkeden kaynaklanıyordu.

Öfkeden o kadar kör olmuştum ki kendimi durduramadan ona tokat attım. Artık öfkeden yüzü kızarma sırası ondaydı. Acele edip ayağa kalktım ama daha yapamadan bileğimi yakalayıp beni aşağı çekti.

"Neden bana tokat attın?" Cevap vermedim.

Bu yüzden bana tokat attı. "Eee? Şimdi soruma cevap ver!" Diğer oğlanlara baktım, eğlenceli yüz ifadeleri vardı. Bundan keyif aldıklarına inanamıyorum.

"Peki, beni neden öptün?" Kendimden emin görünmeye çalıştım. Daha çok bir gıcırtı gibi çıktı. Hepsi sadece gülüyordu.

"Çocuklar, bahsettiğimiz cezanın zamanı geldi." Hepsi gülümsedi, kalktılar ve gittiler.

Şimdi ne olacak? Bana daha ne yapabilirlerdi ki? Albert bileğimden yakalayıp sürükleyerek kameraların olduğu aynı odaya götürdü. Nina'nın son nefesini verdiğini izlediğim film gibi sahne olan yerdeydim. Şimdi ne yapıyorlar? Neden buradayım, bir daha burada olmak istemiyordum. Neredeyse ağlamaya başlıyacaktım ,ama hiçbir çocuğun önünde ağlamak istemiyordum.

"Şimdi, geçen sefer sana bir ders verdiğimizi düşünmüştüm. Ama görünen o ki, bize itaatsizlik edip aptalca kararlar verdiğin için hakettin. Bu sefer öğrenmelisin. Başka yere bakarsan, ya da gözlerini kapatırsan bu senin için iyi olmaz. Gözlerini açık tutmalısın, yoksa ben yapacağımı biliyorum. Gözlerini açık bantlayın ve onu izlemeye zorlayın. Anladınız mı?"

Sadece başımı 'evet' anlamında salladım. Zaten ağlayacak gibiydim. Albert kameraları açtığında ağlamaya başladım. Annemi oturma odasında benim fotoğrafıma bakarken ağlarken görüyordum. Arkada pencereden Oktavian ve Liam'ı gördüm. Annemi öldüreceklerdü. Arkamı dönüp Albert'e baktım.

"Lütfen, lütfen annemi öldürmeyin. Sizlerin bana yapmamı söylediğiniz şeyi yapacağım. Sorun çıkarmayacağım. Ama lütfen annemi öldürmeyin." Ağlayarak yalvarıyordum.

Annemi kaybedemem o hayatımda kalan tek kişi. Önce babam öldü, sonra Nina. Annemi öldürmelerine izin veremem. Albert'e dönüp baktığımda onun çocuklara mesaj attığını gördüm. Annemi öldürmeyeceklerini umarak, yalvarmaya çalıştım. Kalbim küt küt atıyordu.

"Pekala Almira, anneni öldürmeyeceğiz ama sana söylediklerimizi yapacağını kanıtlaman gerekiyor." Sonunda gülerken söyledi.

Hayır, bana ne yaptıracak? Yine de bunu yapacağım çünkü annemin ölmesine izin veremezdim.

"Ne yapmam gerek?" dedim, titrek bir sesle. Sadece sırıtıyor ve bir dakika düşündü. O düşünene kadar kalbim yerinden çıkacaktı.

Zor GünlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin