15

210 23 19
                                    

Lisa'dan

Rosé'nin bir anda eve gitmeyi istemesiyle şaşırmıştım. Ailemle tanışmak için can atıyordu ve sadece 2 gün geçmişti. Acaba biz dışarıdayken başına birşey mi gelmişti? Ama öyle birşey olsa söylerdi herhalde.

Yanıma uyuyan Rosé'ye baktım. Gözüm boynuna takıldığında kızarıklık olduğunu gördüm. Ne yapmıştı boynuna? Uyanınca soracaktım.

...

Eve vardığımızda tekrar Rosé'ye döndüm. Bütün yol boyunca uyumuştu. Arabadan inip evin kapısını açtım. Tekrar arabaya dönüp Rosé'yi kucağıma aldım. Kapıdan girip yatak odamıza götürüp yatağa bıraktım.

Evden çıkıp arabaya geri döndüm ve valizi alıp arabayı kilitledim. Eve geri dönüp valizi odamıza götürdüm. Ses çıkarmamaya dikkat ediyordum. Valizden Rosé'nin ayıcıklı pijamalarını aldım.

Yavaşça sevdiğimin yanına adımladım. Biraz dürttüm.

"Sevgilim" yavaşça gözlerini açıp bana baktı. Baygın gözlerle bakıyordu.

"Biraz doğrulda üstünü değiştireyim" beni ikiletmeden doğruldu. Üstünde ki tişörtü çıkartıp omuzuma astım. Bedenine baktığımda boynundan tut köprücük kemikleri kıpkırmızıydı.

"Rosé. Ne yaptın kendine? Bunlar ne?" Dedim endişeli bir sesle. Hâlâ uyku sersemi olan Rosé ne dediğimi anlamıyordu.

"Birazdan konuşacağız"  Dedim. Altında ki eşofmanı çıkartıp pijamasını giydirdim. Ardından ellerinden tutarak kaldırdım ve tuvalete götürdüm. Hâlâ üstünü giydirmediğim için sütyeniyle duruyordu.

Suyu açıp yüzünü yıkadım sevdiğimin. Hemen hemen kendine geldiğinde salona geri götürdüm. Salonda ki koltuklara oturup ona baktım. Elleriyle oynuyordu. Bunu sadece gerginken yapardı. Bir elimle iki elinide sardım ve elleriyle oynamasını engelledim.

"Ne oldu sevgilim? Anlatır mısın?" Dedim güven verici bir sesle. Elimi sıkıca tuttu.

"Ş-şey-" cümlesini devam ettirecekken çalan telefonum yüzünden cümlesi kesilmişti. Kimin aradığına baktım. Jung-moo arıyordu. Anneme birşey olmuş düşüncesi aklıma geldi.

"Bunu açmam lazım"  diyip sevdiğimin yanından kalkıp balkona çıktım. Telefonu açıp kulağıma dayadım.

"Evet. Ne oldu?"
"Rosé ile ayrıldınız mı?" Dediği şeyle afallamıştım. Neden ayrılalım ki?
"Ne alaka?"
"Sevgilinin bedeni kirli ya artık" Ne diyordu bu orospu çocuğu?
"Lafını uzatmadan söyle"
"Diyorum ki sevgilin benim minik dokunuşlarımla bile bana teslim oldu. Sana söylemedi mi daha. Yazık" söylediği cümle ile başımın döndüğünü hissettim. Rosé böyle birşey yapmazdı,değil mi? Beni aldatamazdı.

Telefonu kapatıp hemen salona gittim.

"Ne ol-" sözünü kesen şey bendim.

"Bana söylemediğin birşey var mı Rosé?" Dedim tiz bir sesle. Rosé ilk başta tereddüte düştü. Gözleri ben dışında heryere bakıyordu. Sesimi yükselterek tekrar sordum.

"Bana söylemediğin birşey var mı Rosé!" Bağırmamla irkilmişti.

"E-evet var" dedi titrek bir sesle.

"Neymiş o?"

"Jungmoo"

"Evet konumuz Jungmoo. Ne zaman söylemeyi planlıyordun!? Ondan hamile kalınca mı söyleyecektin!" Ses tonum giderek artmıştı. Rosé oturduğu koltuktan kalkıp yanıma geldi. Ellerimi tutmaya çalışsada izin vermedim.

"Lisa lütfen beni dinle"

"Dinleyecek birşeyim yok Rosé. Ama yapmam gereken birşey var. O piçi öldürmek. Sonra sana bakacağım" diyip ceketimi alıp evden çıktım. Peşimden gelen Rosé'ye baktım.

"Gelme Rosé! Seninle sonra konuşacağız" Dedim ve arabaya atlayıp geldiğimiz yoldan geri sürmeye başladım.

Belli bi süre sonra Rosé beni aramaya başlamıştı. Hepsini kapatıyordum. En son telefonu kapatıp arkada ki koltuklara fırlattım.

Elimden geldiğince gaza yükleniyordum. 9 saatlik yolu 7 saatte gidecektim büyük ihtimalle.

...

Güneş ışığı yüzüme vururken çoktan eve varmıştım. Kapıyı adeta tekmelerken annem kapıyı açmıştı.

"Kızım? Ne oldu? Kötü birşey mi?" Diye soruya yağmuruna tutmuştu beni.

"Anne şuan acelem var. Eunji evde mi?"

"Hayır değil. Jungmoo burada"

"Tam isabet" diyip eve girdim. Misafir odasına girdiğimde horlayarak uyuyan Jungmoo ile karşılaşmıştım. Tişörtünden tutarak kaldırdım.

"Ne oluyor lan?" Dedi etrafına bakarak. Beni görünce bi şok geçirdi.

"Sen ne zaman geldin lan?"

"Sevgilime naptın?" Dedim ciddi bir sesle. Sırıtarak suratıma bakıyordu.

"Teninin tadına bakmış olabilirim. Valla sende ağzının tadını biliyorsun he. Bulmuşsun fıstık gibi kızı" Demesiyle ağzına yumruğu geçirmiştim. Arkamdan annem bağırmıştı.

"Kızım! Dur yapma" diyip aramıza girmeye çalışmıştı. Anneme kısa bir bakış attım.

"Lütfen çekil anne. Bu orospu çocuğuna haddini bildirmem gerekiyor" diyip tekrar ağzına yumruğu geçirmiştim. Yavşak kanlı ağzıyla sırıtmaya devam ediyordu.

Tekrar yüzüne vuracakken bu sefer bana vurmuştu. Sendeleyip geriye düştüm. Şerefsiz herif sırıtarak bakıyordu. Düştüğüm yerden kalkıp karnına bi tekme geçirdim. Duvara yapışmasıyla yanına gittim ve yakasından tutup burnuna yumruk attım.

Tekrar yumruk atacakken annem beni durdurmuştu.

"Lisa lütfen. Yeterli bu kadar" diyip ellerimi sarmıştı.

"Ama anne o yavşak sevdiğimin bedenini kirletti. Ben daha ona kötü bir söz bile söyleyemezken bu oropsu çocuğunun yaptığı şey. Cezasını çekmeli. Ne yapsaydım anne?"

"Haklısın kızım haklısın. Ama buna sen değil hakim karar verecek kızım" tekrar piç herife döndüm. Yerde yatarak bizi dinliyordu.

"Seni dava edeceğim. Tacizden,uyuşturucudan,kaçakçılıktan seni içeri attıracağım. Değerini bilmediğin kızını da kendim büyüteceğim. Benim kızım olacak senin içinse bir yabancı" Dedim. Annem elimden tutarak odadan çıkardı beni. Salona oturttu.

"Ne olduğunu anlatır mısın?" Dedi yumuşak bir sesle.

"Biz Eunji ile parka gittikten sonra eve geldiğimizde Rosé birden bana sarıldı. Eve gitmek istediğini söyledi,nedenini sorduğumda ise yorgun olduğunu söyledi. Bütün yolculuk boyunca uyudu. Benim gözüm boynuna takıldı. Kızarıklıklar vardı. Üstünü değiştirirken köprücük kemiklerine kadar kızarıklar olduğunu gördüm. Uyandırdım,tam konuşacakken içeride ki puşt aradı. Sevgilimin bedenini kirlettiğini söyledi. Bende Rosé'yi dinlemeden bağırdım ona. Sonra evden çıkıp buraya geldim. Devamınıda biliyorsun" konuşmam bitince derin bir nefes almıştım.

"Kızım yanlış yapmışsın. Gelinimi dinlemen lazımdı. İkiniz beraber bu durumun üstesinden gelebilirdiniz. Ama sen tek başına hareket ettin. Rosé'nin şuan sana ihtiyacı var. Bu olayı sadece sen unutturabilirsin" dedi annem elimi okşarken. Haklıydı. Onu dinlemeliydim. Aniden çıkışmamalıydım.

"Dediğini yapacağım anne. Şimdi karakola gidip bu piçi şikayet edeceğim. Sonra sevgilimin yanına gideceğim" annem beni kafasıyla onayladı.

Evden çıkıp geri arabaya bindim. En yakın karakola sürdüm.

...

Bütün işlemleri halletikten sonra karakoldan çıkıp tekrar arabaya bindim. Hızla,geldiğim yolu geri sürmeye başladım. Saat öğlen olmuştu. Rosé kim bilir ne kadar endişelenmişti. Telefonumu ararken sağdan gelen sesle oraya döndüğümde artık çok geçti. Bana doğru gelen tırın ışığıyla gözlerimi kapadım.

.

BAKIN KIZMAYIN LUTFEN. TEKRARDAN SÖYLÜYORUM FIC ANGST DEGIL. BU YÜZDEN ANAMA BACIMA GIRMEYIN. AMA JUNGMOOYA GIREBILIRSINIZ

.

Always you // ChaelisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin