12

336 14 6
                                    

Lisa'dan

Çalan telefonumun sesiyle uyanmıştım. Kollarım arasından ki bedene bakıp gülümsedim. Ardından telefonumu elime alıp kimin aradığına baktım. Annem arıyordu. Anne demeye bin şahit ister tabii.

"Kim öldü de bu saate arıyorsun?"
-Sus be çok konuşma. Jung-moo sevgilin olduğunu söyledi. Haftaya getir tanışalım.
"O piçin benle ne alıp veremediği var? Ve anne sanki 2 mahalle ötedesiniz de getir diyorsun. Tayland'dasınız ve ben Rosé'yi nasıl ikna edeyim?"
-Rosé mi? Bir kadınla mı sevgilisin? Bizim ailemizde böyle birşey-
"Anne başlama şimdi adetine. Ben Rosé'yi seviyorum ve o da beni seviyor. İki kadının birbirini sevmesi normal birşey. Sen zamanında o dolandırıcı kadına kaçınca ne bok değişti? Ve benim hayatıma karışamazsın 18 yaşımı çoktan geçtim" diyip telefonu yüzüne kapattım.

Annemin boş laflarına sinirlenirken kollarım arasında ki ay yüzlü sevgilime baktım. Onu asla bırakmayacaktım. Sarı saçlarına öpücükler kondurup,uyanana kadar onu izledim. Çok seviyorum onu.

...

Rosé'yle beraber kahvaltı ediyorduk.

"Çayın sıcak. Yavaş iç" diye uyardım onu. Aklıma gelen fikirle tekrar konuşmaya başladım.

"Sabah annem aradı. Haftaya bizi yemeğe çağırıyor. Seninle tanışacakmış" Söylediğim cümle ile yemeği boğazında kalmıştı.

"Ne? Ne zaman? Nerde? Nasıl? Kimden öğrenmiş?"

"Jung-moo piçi söylemiş. Haftaya bugün bu saatlerde anca varırız" çalan telefonum ile tekrar açtım.

-Kızım ben özür dilerim. Elbette hayatına karışamam ama lütfen getir onu. Tanışmak istiyorum.
"Tamam anne,getireceğim" Dedim ve telefonu suratına kapatıp kahvaltıma döndüm. Bana bakan Rosé'ye baktım.

"Sabah aradığında biraz çıkıştı bana. Bir kadınla sevgili olduğumu öğrenince de kızdı biraz. Bende geçmiş defterini açıp yüzüne kapadım"

"Haa anladım ve bugün alışverişe gitmemiz lazım. Birkaç kıyafet alacağım. Sende gelir misin?"

"Tabikide gelirim"

...

Koşarak mağazaya giren Rosé ile gülümseyerek peşinden gittim. Çocuk gibiydi ya.

"Lisaaaaaaa şunlara  bak. Bana çok yakışmaz mı?" diyip elbiseleri bana gösterdi. Sırıtarak Rosé'ye baktım.

"Evet yakışır ama bunlar yatakta daha çok yakışır" diyip transparan sütyen ve transparan külodu gösterdim. Sırıtarak bana bakıyordu. Gösterdiğim takıma gidip eline aldı ve dibime girip,kulağıma fısıldayarak konuştu.

"Bence şimdide yakışır" diyip yakamdan tutarak kabinlere doğru sürüklemeye başladı. Kabinlere vardığımızda benide içeri aldı ve giyinmeye başladı.

Üstünde ki sweatshirti çıkartıp askıya astı. Sütyeninde kopçasını açıp çıkardı. Gözlerim sertleşmiş göğüs uçlarına kaydığında sırıtmadan edemedim. Transparan sütyeni giyip gözlerimi içine baktı.

"Hmm nasıl? Yakıştı mı?" Gözlerimi göğüslerinden çekip yüzüne baktım. Bir elimi beline atıp kendime çektim.

"Evet çok yakışmış ama seni zevkten çıldırmış,saçları dağınık şekilde bu takımı giyerken görmek istiyorum" Dedim fısıldayarak.

"Birkaç gün sonra görürsün" diyip dudaklarıma atıldı. Anında karşılık verdim. Dudağımı ısırıp geri çekildi.

"Emin ol ki devam ettirmek isterdim ama bi kabinde boşalmak istemiyorum" diyip ikimizde güldük.

...

Mağazadan çıkmış bir kafeye gelmiştik. Mağazadan Rosé 3 poşet kıyafet almıştı. Ben birşey almadan çıkmıştım.

Menüye bakarken konuştum.

"Sen ne yiyeceksin?"

"Tatlı yemek istiyorum. Karamelli pasta alacağım"

"Bende frambuazlı alacağım" diyip garsonu çağırdım. İstediklerimizi söyleyip beklemeye başladık. Kısa sürede elinde 2 pastayla gelen garsonla gülümsemem büyümüştü. Frambuazlı pastayı önüme bıraktı. Karamelli pastayıda Rosé'nin önüne koydu.

Çatalımı alıp pastadan bi dilim aldım ve ağzıma attım. Çok güzeldi. Hayatımda yediğim en güzel pasta olabilirdi.

"Çok mu güzel?"Diye sordu Rosé. Kafamla onayladım. Bir çatal daha alıp Rosé'nin ağzına uzattım. O da kabul edip yedi. Ağzında ki lokmayı bitirmeden konuştu.

"Gerçekten çok iyiymiş ya" diyip lokmasını bitirdi.

...

Eve geçmeden önce markete uğramıştık. Ben kahvelere bakarken Rosé abur cuburlara bakıyordu. Rosé'nin gerçekten çocuk olduğunu düşünmeye başladım.

"Lisaaaaaa 2 tane cips alabilir miyiz?" Demesiyle ona döndüm.

"Ben yemeyeceğim bitanem. Sen istediğini al"

"Neden yemiyorsun?"

"Jelibon yiyeceğimde ondan" diyip jelibonlara baktım.  2 paket kolalı jelibon,yılan jelibon ve ayıcıklı jelibon alıp sepete attım. Bana kocaman gözlerle bakan Rosé'ye döndüm.

"Ne ya? Hem paketin yarısını sen yiyorsun"

"Hee doğru ya"

"Yılanlı jelibonlar benim"

"Yılanli jelibonların diğer ucu benim"

"Ney?" Dedim anlamayarak.

"Ya jelibonun bi tarafını sen bi tarafını ben yerim en son ortada buluşuruz" Dediği şeyle aydınlanarak yanına gittim.

...

Eve varmıştık. İkimizde en rahat pijamalarımızı giymiştik. Ben yiyecekleri hazırlarken Rosé film seçiyordu. Bugün film gecesi yapmaya karar vermiştik.

Cipsleri Rosé hemen kapmıştı. Bende jelibonları bi tabağa koydum ve kahveleri alıp salona geçtim.

Koltuğa oturmak yerine yere oturan Rosé'ye baktım. Ardından masaya kahveleri ve jelibonları koydum.

"Aşkım ben dizine yatarak seyretmek istiyorum" dedi yumuşak bir sesle.

"Tabii yatabilirsin ancak koltukta olmak şartıyla"

"Ya neden?"

"Götün başın ağrırda ondan" diyip koltuğa oturdum ve yanıma gelmesini bekledim. Biraz uzağıma oturup kafasını dizlerime koydu. Filmi açmıştı. Jelibon tabağını kucağıma aldım ve yemeye başladım. O da cipsini yiyordu.

Jelibonlarin bir kısmını ona bıraktım ve masaya koydum. Dizimde ki saçları oksamaya başladım. Sarı,ipek kadar yumuşak saçlarını okşuyordum ve onun mayışmasını sağlıyordum.

.

Bu bölümde kisa oldu ozur dilerim guysss

.

Always you // ChaelisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin