24

154 15 4
                                    

Rosé'den

Odadan gelen ayaksesleriyle uyandım. Gözümü açıp yanıma baktığımda Lisa yoktu. Yatakta doğrulup etrafa baktım. Çoktan uyanmış ve gömleğini ilikleyen bir Lisa vardı. Uyandığımı görünce gülümsedi.

"Uyandırdım mı?" Kafamı evet anlamında sallayıp yataktan kalktım ve tuvalete girdim. Tuvaletimi yapıp elimi yüzümü yıkayıp çıktım. Tekrar Lisa'nın yanına gittim.

"Geç mi kaldın?" Diye sordum ellerimi boynuna dolarken.

"Hayır hayır. 1 saat var. 7'de kalkacak"

"Çüş saat şuan 6 mi?" Kafasıyla beni onayladı. Ellerini belime dolayarak beni kendine çekti.

"İşim uzayabilir ya"

"Nasıl yani?"

"Yarım saat önce annem aradı. Jung-moo kaçmış galiba. Onu arıyorlardı. Uzun süre orada kalabilirim"

"İstediğin kadar kalabilirsin bitanem. Yeter ki elinde o belgeyle gel. Eunji artık bizim kızımız olsun" diyip dudaklarımızı birleştirdim. Anında karşılık vermesiyle sırıttım. Dilimi ağzının içine gönderip hareket ettirdim. Dudaklarımızı ayırıp konuştu.

"Galiba en çok dudaklarını özleyeceğim"

Gülerek cevap verdim. Elinden tutarak mutfağa sürükledim.

"Bebeğim cidden yemek yemeyeceğim"

"Lütfen ya" Dedim yalvararak.

"Hiç gerek yok bitanem. Söz uçakta yiyeceğim. Sana atacağım hatta" 

"Tamam ama bana atacaksın" Kafasıyla beni onayladı. Yanımdan ayrılıp kahve makinesinin yanına gitti. Bu kadının kahve sevdası hiç bitmiyor ya. Damarlarında kafein çıkabilir yani o derece.

"Eunji'yi uyandıracak mısın?" Dedim kalçamı masaya yaslayarak. Elinde ki fincanıyla bana dönüp konuştu.

"Hiç uyandırmayayım diyorum. Ağlamasını istemiyorum" Kafamla onayladım.

"Ya bebeğim ben gidiyorum ama sen Eunji'ye bakabilecek misin?"

"Ben o kadar sorumsuz birisi miyim?" Dedim şakaya vurarak.

"O anlamda demediğimi biliyorsun. Hani hasta ya. Zorlanır mısın?"

"Hiç zorlanmam hem biz Hae-won'a kurabiye yapacağız"

"Pardon pardon unutmuşum ben"

"Şu kahveni bırakta Eunji'ye bi mektup yaz. Kalkınca üzülür"

Lisa tamam anlamında kafasını sallayıp çalışma odasına gitti. Elinde kağıt ve kalemle geri dönünce gülümsedim. Kağıdı masaya koyup yazmaya başladı. Gizlice mektubu okumaya çalışırken konuştu.

"Hiç bakmaya yeltenmeyin hanımefendi. Eunji'ye okurken görürsün ne yazdığımı"

Oflayarak yarım bıraktığı kahvesini kafama diktim. Genzimin yanmasıyla öksürdüm.

"Yavaş iç. Acı kahve"

"Lisa sen kahve mi içiyorsun yoksa topraktan yeni çıkmış hiç arındırılmamış kafein kökü mü?" Dedim isyanla.

"Kafein kökü olabilir"

"Hiç değişmiyorsun" Gülerek işine devam etti. Mektubu yazıp katladı ve yanıma gelip kağıdı göstererek konuştu.

"Bunu okumak yok. Anlaştık mı?"

"Öpücük karşılığında anlaşırız" Dedim sırıtarak. Dudaklarımızı birleştirmesiyle gülümsedim. Üstdudağını ısırıp geri çekildim.

Always you // ChaelisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin