Rosé'den
Bugünü sadece sevgilimle geçirmeyi planlıyordum ama Jensoo ikilisi bu planımı altüst etmişlerdi. Eunji'nin,Haewon'lara gittiğini duyar duymaz bir poşet bira kapıp evimize baskın yapmıştı.
Şimdide Jensoo ikilisi masa başında,bizde koltukta biramızı yudumuyorduk. Ryujin ve Yeji'yi de çağırmıştık ama geç geleceklerini söylemişlerdi. Jisoo bir yudum alıp konuştu.
"Şimdi diyorsun ki. Eunji'nin veliahtı sende. Tamam bunu biliyoruz. Artık senin kızın sayılıyor. O adama ne oldu?"
"20 yıl hapis yedi. Eunji'yi görmek için yalvardı ama boşunaydı. Öz kızına bir bok parçası gibi davranıp,işin düşünce başının tacı yapmak tam da bu yavşaktan beklenecek bir hareketti" diye cevapladı Lisa. Jungmoo'nun adını duyar duymaz geriliyordu ya.
"Senin kardeşine ne oldu?" Dedi Jennie.
"Hâlâ komada. Doktorlar uyansa bile pek ümit olmadığını söylüyor. Biliyor musun? O kadar üzülmüyorum ama sevinemiyorumda. Sadece boşluk hissi var içimde" Jennie kafasıyla onayladı. Kolları arasına girip yanağına öpücük kondurdum. Gülümseyerek o da benim yanağıma dudaklarını bastırdı.
...
Ryeji ikiliside gelmişti. Evet,artık kafayı bulma zamanıydı. Onlar gelene kadar hepimiz birer kutu bitirmiştik bile. Yeji gelirken 3 şişe soju almıştı. Bugün gebermezsek iyidir.
"Eee tarih belirli mi?" Diye sordu Ryu. Ah gerizekalı.
"Ne tarihi?" Diye cevapladı Lisa. Yeji'ye yalvaran bakışlar atmaya başladım. Ne demek istediğimi anlayıp Ryujin'in dizine vurdu. Ryu'da çenesini kapadı. Jisoo bir anda bağırdı.
"Aaaa! Bune ya? Hiç zevk vermiyor. Ryu şu sojuyu versene bi"
"Lan daha dur. Hemen fondip mi yapacaksın midesiz?" Diye konuştu Lisa.
"He ya yapıcam. Kızım gitmiyor bu kuru kuru. Benim çok pis kafayı bulmam lazım"
"Sabah mideni boşaltırsın tuvalete" Dedim gülerek. Dil çıkartıp işine geri döndü. Bira kutusunun içine sojuyu ekledi. Biraz karıştırıp kafasına dikti. Hepimiz onu izliyorduk. Kutuyu masaya bırakıp bize baktı. Mal mal etrafına bakıyordu.
"Ben bok mu yedim lan? Bu tat ne?" Dedi yüzünü ekşiterek. Onun bu haline kahkaha attım. Jennie'ye dönüp konuştu.
"Oooo Kraliçe Elizabeth'in geleceğini niye söylemediniz? Kraliçem bende sizin evinizde kalsam. Valla köpeğinizle aynı odada kalırım" Anlaşıldı temiz kafayı bulacaktı. Ayağa kalkıp saçma sapan sesler çıkarmaya başladı.
"Çüş lan bu kadar kafa yapmaz bence. Bende deneyeceğim" diyip yarım bıraktığı kutuya uzandı Jennie. Birkaç büyük yudum aldı.
"O kadarda değilmiş lan" dedi gülerek. Hafiften kızarmaya başlayan yanaklarıyla ayağa kalktı. Jisoo'nun yanına gitti.
"Kızım sen niye bu saatte uyumadın? Terlik geliyor he" dedi Jennie. Tamam bu mal da kafayı bulmuştu.
"Anneeeee! Dayım beni dövüyor. Anne!" Diye çığlık atmaya başladı Jisoo. Hay gerizekalılar. Bu kadar kafa yapmaz diyip bende bira kutusuna uzandım. Alıp kafama dikecekken Lisa durdurdu.
"Gel dolaşalım" diyip elimden tutarak kaldırdı. Çıkışa gelip kabanını giydi. Bende kendi kabanımı giyip ayakkabılarımı giymeye başladım.
"Çikolata seven oyuncumuz kimdir? Bitter ziyagil!" Salondan gelen seslerle kahkaha attım. Lisa bağırarak konuştu.
"Biz çıkıyoruz! Sevişmenize izin var ama boşaldığınız yeri temizletirim!" Diyip elimden tutarak evden çıktık. Arabaya geldiğimizde o sürücü koltuğuna,bende yolcu koltuğuna geçtim.
"Nereye gideceğiz?" Dedim merakla.
"Bilmem. Neresi olursa. Biraz sessizliğe ihtiyacımız var" diyip arabayı çalıştırdı. Kafamla onaylayip yolu izlemeye başladım.
...
Geçen geldiğimiz sahil kenarına gelmiştik. Arabadan inip etrafıma bakındım. Çok insan yoktu hatta hiç insan yoktu. Lisa yanıma gelip ellerimizi kenetlemişti. Yavaşça sahile doğru adımladık.
"Yürüyelim mi yoksa denizi mi izleyelim?" Diye sordu Lisa.
"Yürüyelim ya" Kafasıyla onayladı. Denize yaklaşıp kenarında yürümeye başladık.
"Üşümüyor musun bebeğim?"
"Üşümüyorum hayatım. Hava soğuk değil" elimi daha sıkı tuttu. Bugün kesinlikle biraz değişikti. İçimi kemiren düşünce ile konuştum.
"Hayatım sence evlilik aşkı öldürür mü?"
"Neden öldürsün ki? Bence tam tersine dahada güçlendirir çünkü iki insanın hayatı birleşiyor ve tek bir hayat oluyor"
"Yani bilmiyorum ya. Evlilik düşünceleri beni biraz geriyor ama ikimizin böyle bir sonu olacağını düşünmüyorum çünkü Eunji var. Kızımız var. Belki birbirimizden soğuyacağız,aşkımız azalacak ama boşanmayacağız. Çünkü kızımız var. Seni sevmediğim tek bir an düşünemiyorum. Senden asla soğuyamayacağımı biliyorum. Biz bedenen birbirimizden soğusak bile kalplerimiz soğuyamaz"
"Bende senden asla soğumam hayatım. 12 yıldır aşık olduğum birinden kolay kolay vazgeçmem ben. Ama evet dediğin gibi. Biz bedenen soğusak bile kalplerimiz soğumaz" İçimde ki endişeler gitmişti sanki. İkimizinde aynı sonuca varması çok güzeldi. Yürürken bi yandan denize bi yandan da Lisa'ya bakıyordum. Yürümeye devam ederken Lisa konuştu.
"Sence zaman aşkı etkiler mi?" Sorduğu soru karşısında biraz düşündüm.
"Hangi anlamda?"
"Birbirine aşık iki arkadaş çift oluyor. Arkadaşken geçirdikleri zaman sence önemli mi?"
"Yani tabikide önemli. Sonuçta çoğu kişi bir insana hisler beslemeden önce onu tanıyor,onunla zaman geçiriyor. Ama bence arkadaşken geçirdikleri bu zaman unutulmamalı. Çünkü o zamanlarda birbirilerine aşıktılar" Lisa kafasıyla onayladı.
"Madem önemli. Biz neden evlenmiyoruz?" Diyip gözlerimin içine baktı. Dur ne? Neden evlenmiyoruz mu? Birnevi evlilik teklifi değil mi bu?
"Çocukluğumuz beraber geçti. Sadece 2 ay gibi bir süredir sevgiliyiz ama 20 yıldır birbirimizin hayatındayız. Sadece hayatımızda ki konumlar değişti. Arkadaşken hayatımın arkadaşına dönüştü. Neden bunu hayatımın aşkı olarak tamamlamıyoruz? Lafın kısası. Benimle evlenir misin Rosé?" Diyip cebinden bir kutu çıkarttı. Ben hâlâ olayın şokundayken beni izlemeye devam ediyordu. Gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı. Tanrım bu kadar güzel bir his miydi bu? Bir ömür boyunca hayatlarımızın aşkı olacağı düşüncesi. Tanrım çok güzeldi. Derin bir nefes alıp konuştum.
"Birbirimizin hayatlarının aşkı olalım. Bir ömür beraber olalım" diye cevapladım hâlâ ağlarken. Lisa gülümseyerek bir yüzük çıkardı. Eunji'nin bize verdiği yüzüğün aynısıydı. Bir tanesini alıp yüzük parmağıma taktı. Ötekini de ben alıp onun parmağına taktım. Kutuyu tekrar cebine atıp belime ellerini doladı. Anında boynuna giden kollarımla gülümsedim.
Yavaşça dudaklarımızı birleştirdim. Hırçınca ve sertçe öpüşmüyorduk bu sefer. Birbirimizi hissederek öpüyorduk. Kafamı biraz sağa yatırarak daha rahat bir pozisyona geçtim. Şuan öpüştüğüm kadın,hayatımın aşkı olacaktı. Karım olacaktı. Dudaklarımızı ayırıp kafamı boynuna gömdüm. Belimde ki elinin tekini saçlarıma atıp okşamaya başladı.
"Seni seviyorum hayatımın aşkı" Demişti kulağıma fısıldayarak. Kafamı kaldırıp gözlerimi sildim. Galaksiyi andıran gözlerine derin derin bakıp konuştum.
"Bende seni seviyorum hayatımın kadını" Dedim bende fısıldayarak.
.
Birazcik aglamia olabileiim caktirmayin. Bu kadar romantiklik bana fazla. Asla yasayamayacagim sahneleri yazıyorum
.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Always you // Chaelisa
SonstigesRosé gece yattığı kişinin çocukluk arkadaşı Lisa olmasını beklemiyordu