Benim yaramın merhemi Ardıçtaydı.
Onun yarasının merhemi ise bendeydi.Dünya çok zalimdi.
Hep zorluklar veriyordu ve o zorlukları yıkmamızı istiyordu.
Bir oyun gibiydi telefondaki bir oyun.
Oyun karakterini oynatıyorsun engeller çıkıyor karşına üstünden atlıyorsun ya da altından geçiyorsun.
Eğer geçmezsen ölüyorsun.
Hayat sadece oyundan ibaretti.
Bir kaç iyi insan çıkar karşına tek şansın onlar olur zaten diğer herşeyin kötü olur.
Belki hayat gözyaşını seviyordu.
Ağlayan insanları seviyordu.
Komik ama gerçek.
Acı ama gerçek.Ardıça sarılırken elimle boynunu kendime yaslıyordum. Diğer elimle ise sırtını ovalıyordum.
Sanki bu yaptıklarımı yapınca geçiçek gibi hissediyorum.
Küçük bir söz yada haraket onu iyi edecek gibi hissediyorum.
Belki de öyleydi sadece bir davranış senin yüzünü güldürebilirdi.
Bu benim için çok önemliydi.
Benden uzaklaşmaya başladığında elini tuttum. Özlem bakışlarıyla gözlerine baktım.
"Hadi Ardıçım Gecemizi alalım."
Dedim ikimizinde de yüzünde acı gülümsemesi vardı. İçim alev içindeydi ama Ardıçın içi de alev içindeydi. Kendim önemli değildim. Bende kalan bir gram su Ardıç içindi. İlk önce onun yangını sönmeliydi. Sonra ise benim.
Ayağa kalktım o da ayağa kalktı. Benle gurur duyuyormuş gibi bakıyordu. Bu bakış bana iyi geliyordu.
"Senin acın varken bana merhem mi olacaksın?" Dedi Ardıç kısık bir ses tonuyla.
"Sen ne yapıyordun Ardıç kendi acın varken bana destek çıkmıyormuydun? O sen değilmiydin? Şimdi sıra bende ben sana cephe olucam." Dedim kararlıydım Ardıçta anlamıştı kararlı olduğumu.
"Peki" dedi ve o da ayağa kalktı. Odadan çıktık ikimizde kendi odalarımıza girip hazırlandık. Ben hızlıca hazırlandım. Ardıçın odasının kapısını çaldım.
"Girebilirmiyim?" Dedim yüksek sesle kapıya kulağımı koyarak.
"Gir güzelim." Dedi Ardıç hemen içeri girdim. Gömleğini ilikliyordu. İlikledikten sonra çektini giydi. Ben ise onu izliyordum. O da hazırlanırken beni izliyordu. Üzülse de bana bunu çok belli etmiyordu ama ben anlayabiliyordum. Mesela şuan saklamaya çalışıyordu ama başaramıyordu.
"Hazırım, çıkalım." Dedi bana yaklaşarak. Bende tamam dermişçesine kafamı salladım. Odadan çıktık ardından merdivenlerden inerek binadan çıktık. Arabaya girdik.
"Benim ehliyetim yok olsaydı ben sürerdim." Dedim arabanın kapısını açarken.
"Yok gerek yok zaten." Dedi arabaya binerek. Bende bindim arabayı sürmeye başladı Ardıç.Ardıç arabayı sürerken ona bakıyordum. Sanki arabayı süren o değildi sadece her yerini suçluluk kaplayan bir ruhtu o. O benim Ardıçım değildi çünkü o her zaman gülerdi diğer insanlara karşı sinirli olsa da bana umut doluydu. Şimdi ise ne umut kalmıştı onda ne de güç. Çok yorulmuş gözüküyordu. Haklıydı da bir kaza geçirmişlerdi abisi ölmüş kardeşi ise sakat kalmıştı. Kabus gibiydi. Son kez abisini görmüş ve son kez kardeşini yürürken görmüştü o arabaya binmeden önce. Ve sonra herşeyi annesi yapmaya başlıyor. Bir zamandan sonra onun da halı kalmıyor pes ediyordu. Kardeşi ise ortada kalıyor. Bu katlanacak bir şey değildi. Kardeşini öyle çaresiz görmek bir abiye sadece üzerdi.
Pencereden dışarıyı izlerken Ardıç bana dönerek konuştu.
"O araba bize hayatı daralttı biliyor musun? Ve o arabayı abim çok severdi. Hep o yıkar o temizlerdi. Çok sevdiği araba ona ölüm olmuştu kardeşimi ise sakat bıraktırmıştı. O arabayı sonra yok ettim. Parçaladım bütün sinirimi ondan çıkardım." Dedi ve bir saniyeliğine durdu ve devam etti. "Parçalamak onu yok etmek birazcıkta olsa orda üzüntümü almıştı. Şimdi biz mi Geceye bakıcaz?" Diye sorduğunda ona döndüm. Umut dolu bir gülümsemeyle cevapladım.
"Evet artık yük gibi hissetmicek ona arkadaş gibi yardım edicez. Böylelikle hem sen hemde Gece üzülmicek." Dediğimde kafasıyla tamam yaptı küçük bir tebessümle.Pencereyi açtım havayı kokladım. Kuşların şarkısını dinledim.
İnsanları izledim bazen ise kedilerin kavgasını izledim.Bir evin önünde durduk. Bura heralde Ardıçın ailesinin eviydi.
İlk defa ailesinin bu kadar içine giriyordum. Belki kötü bir karşılaşma olucaktı ama sonu iyi bitecekti.
Buna inanmak istiyordum.
İkimizde arabadan indik Ardıç önden ben arkasından yürüyordum. Ardıçın heyecanı gözlerinden okunuyordu.
Ben ise rahat gibi davranıyordum. En azından Ardıça karşı böyle olmalıydım.
Evin içine girdik Ardıç arada arkasını dönüp bana bakıyordu ben her bakmasın da ona karşı gülümsüyordum. Onun ise yüzünde üzgün bir ifade vardı. Böyle bir ifade olmasında haklıydı zaten.
Merdivenlerden hızla çıktık. Bir kapının önünde durduk. Ardıçın yanında durdum.
"Bura mı?" Diye sordum.
"Evet" dedi Ardıç ardından zili çaldı. On yirmi saniye sonra kapı açıldı.
Açan kişi annesiydi. Sıkılmış ve bıkmış bir şekilde bakıyordu.
"Yıldız Gece burda mı?" Diye sordu. Annesiyle arasında bir mesafe varmış gibi bir ton vardı sesinde.
"Noldu? Napıcaksın?" Diye sordu annesi arada bana bakıp beni süzüyordu. Göz teması kurduğumuz an gözlerimi kaçırıyordum.
"Anne ne yapabilirim? Burda mı dedim sana." Dediği an ayakkabısını çıkardı Ardıç. Anında bende çıkardım. Ardıç hızla içeri girdi bende ardından girdim.
"Gece Gece kardeşim nerdesin?" Diye bağırıyordu Ardıç odaları gezerken.
"Babama bırakmadın dimi?" Dediği an Ardıç Gece tekerlekli sandalyesinde solana doğru geldi.
"Burdayım abi." Dedi Gece Ardıç anında kardeşinin yanına gitti.
"Sen napıyorsun Ardıç sanki kardeşini öldürücem. Ne yapabilirim çoçuğuma sanki." Dedi Ardıçın annesi. Ardıç sinirle annesine baktı.
"Anne Geceye artık ben bakamıcam baban baksın diyen sen değilmiydin?" Dediğinde Ardıç Geceye baktım bu duyduklarına çok üzülüyordu. Başını öne eğdi. Onların yanına gittim.
"Ardıç" Diye seslendim ona Geceyi göstererek. O da anında baktı kardeşinin elini tuttu.
"Evet ben dedim ama senin tavrın ben onu kaçırmışım saklamışım sana söylemiyorum gibi. Tavırlarına dikkat et. Bu zamana kadar Geceyi ben büyüttüm ve ben baktım. Burda abilik taslama." Dedi annesi yüksek sesle. Ardıç bu sözüne çok sinirlenmiş olmalı ki hızla annesinin üzerine yürüdü.
"Abilik taslama mı? Sana noldu anne ya bir günde baya değişmişsin sen. Ben Geceyi hep düşündüm sen bakmasan da ben ona hep bakardım. O benim herşeyim onun için her şeyi yaparım ben." Dediğinde Gecenin yanına gittim. Sonra onlara baktım Ardıçın yüzünde hem hüzün hem de sinir vardı.
"Tabi canım sen çok düşünüyorsundur kardeşini. O yüzden ben onu sana bakmaya verdiğim de hayır ben bakamam işlerim var diyip beni bir başıma bırakıyordun dimi. O sendin dimi." Dedi annesi.
Bir yandan Geceye bir yandan Ardıça bakıyordum. İkside ağlıyordu. Ne yapıcağımı bilemiyordum. Bu çok zor bir durumdu. Ne denir ya ya da ne yapıcağimı anlayamamıştım. Belki de en iyisi susup araya girmemekti. Bu daha iyi olacaktı.
Ardıç ellerini yumruk yapmış sımsıkı sıkıyordu. Elleri kıpkırmızı olmuştu.
"O eskiden di o zaman ben ben değildim. Şimdi eskileri açma." Diye yüksek sesle konuştu Ardıç.
"Ben eskileri açmadım eğer eskileri açsaydım senin o araba-" Ardıç yüksek sesle sözünü kesti.
"Sus Anne sus artık ben Geceyi alıcam ve gidicem onu sizin kurbanınız yapamam." Dediğinde yanımıza geldi Gecenin tekerlekli arabasını sürüp yürümeye başladı. Bende peşinden giderken benim bile sinir olabileceğim bir cümle.
"Yanında da kim olduğunu bilmediğim bir kızı getirmişsin burda annene bağırıyorsun. Ona o kıza hava mı atmaya çalışıyorsun sen." Dediğinde hızla arkamı döndüm. Kaşlarımı çatarak dişlerimi sıkarak kendimi sakinleştirmeye çalıştım.
"Ne demek istiyorsunuz siz bana birşey mi ima etmeye çalışıyorsunuz?" Dedim anlam vermeye çalışarak. Ardıçın annesi normalde iyi bir kadındı bu hale nasıl geldiğini hiç bilmiyordum.
"Yo açık açık söylüyorum. Kimdir necidir bilmediğimiz kızı eve getiriyorsun bana artistlik taslıyorsun Ardıç diyorum." Öyle bir bilmişlikle konuşuyor ki büyüğüm olmasa sövmüştüm hatta hiç istemediğim hareketler yapabilirdim.
"Anne sen çok değişmişsin biliyormusun? İyice babama benzemişsin sana ne yaptı bilmiyorum ama çok kötü biri olmuşsun. Artı bidaha sevgilim hakkında kötü birşey söylersen hiç iyi şeyler olmaz." Dedi Ardıç.
Artık Ardıçın bu sözüne karşı susmasını bekliyordum ama hiç beklediğim gibi olmadı.
"Sevgilinmiş o kız için beni karşına alıcaksın öyle mi?" Dedi Ardıçın annesi.
"Sana daha ne diyim ki Anne ya seni tanıyamıyorum artık." Dedi Ardıç ve evden çıktık.
İkimizin de Sinirleri baya bozulmuştu.
Ardıç Geceyi kucağına alıp merdivenlerden indirdi bende tekerlekli arabayı taşıyıp üçümüzde binadan ayrıldık. Ardıç tekrardan Geceyi arabaya yerleştirdi bende sürmeye başladım.
"Özür dilerim." Dedi Gece birden sürmeyi bırakıp karşısına geçtim. İkimizde eğilip bir Ardıç diğer elinden bir ben diğer elinden tuttuk. Kaşlarımı çatarak baktım.
"Niye özür diliyorsun abicim?" Diye sordu Ardıç.
"Benim yüzümden annemle kavga ettin. Daha ne olsun abi." Dedi Gece ikimiz de birbirimize baktık.
"Olur mu öyle şey annemiz baya bir değişmiş birşeyler zoruna gitmiş heralde o yüzden kavga ettik." Dedi Ardıç açıklama yaparak. Ama Gece buna inanmamış gibi görünüyordu.
"Benim yüzümden işte. Çoçuk değilim 15ime giricem herşeyi anlayabiliyorum."
Dediğinde Gecenin inanmamasına hak verdim. Bende olsam bende inanmazdım.
"Peki bak annem yorulmuş anladığın üzere o yüzden ikimizde fazla tepkiler verdik. Annemle kavga ettik ama senin iyiliğin için ettik. O yüzden kafaya takmıyorsun ve yeni bir hayata başlıyoruz." Dedi Ardıç gülümseyerek.
"Evet ama bu sefer hayatına yeni bir kişi ekleniyor Anka ablan." Dedim gülümseyerek. O da gülümsedi ve arabanın oraya gittik. Ardıç Geceyi bindirdi. Ardından bizde bindik arabaya ve Ardıç sürdü.Eve vardığımızda Gecenin hala üzgün olduğunu fakettim.
"Ama yeter üzülme artık. Bak yeni ev artık bu evde üzülmiceksin." Dedim onu teselli etmeye çalışarak.
"Bu sefer size yük olucam. Ne değişti."
Dedi koltuğa oturdum o da yanımda tekerlekli sandalye deydi.
"Saçmalama ne yükü ya. Abin ve Anka ablan biz yabancımıyız hem ben insanlara hizmet etmeyi çok severim. O yüzden bu benim için çok iyi." Dedim gülümseyerek.
"Tamam diyorsan ben kumandayı sana veriyim film izle bende bir odama gidiyim." Kumandayı verip ilk önce Ardıçın odasına uğradım. Yatağın ucunda oturmuş kara kara düşünüyordu. Bir süre onu izledikten sonra yanına gidip oturdum. Dizinde olan ellerini tuttum. Üzgün olsam da tebessüm ettim. Zaten ilacın sihri buydu gülümsemek.
"Kafana takma herşey iyi olucak merak etme." Dedim o da bana karşı tebessüm etti.
"Herşey için teşekkür ederim." Dedi Ardıç aklıma eskiler gelip bir kahkaha patlattım.
"Özür dilerim ama aklıma senin bana ben teşekkür etmekten hoşlanmaman bana teşekkür etme deyişin geldi. Şimdi teşekkür edince bir garibime gitti." Dedim Gülmemi tutarak.
"Nerden aklına geldi ya."
"Bilmiyorum neyse lafı bile olmaz bu arada senin benim yanımda durmana sayalım."
"Onları karşılık için yapmadım."
"Biliyorum ama olsun." Dedim
O da "Peki" dedi.Yeni bir yol bekliyordu bizi. Zor ama bir o kadar da eğlenceli.
Belki bunun sonu bir evlilik olur ha ne dersiniz?
أنت تقرأ
Son 1 Gün
Teen FictionBir anka kuşunun ağacın üstüne konup gün batımını izleyişini hiç farkettiniz mi?