XV.Bölüm Ne?

9 4 0
                                    

"Ne içimde ki sokaklara sığabildim,
ne dışarıda ki dünyaya."

~Sabahattin Ali~

Bazen neden yaşıyorum diyorum. Hayatta kalmak için bir sebep varmı. Hiç birşey yapamıyorum diyorum kendimce. Ne bir başarım var ne de hayalim. Ya da bir yakınım. Herkez gidiyor. Teker teker çıkıyorlar hayatımdan. Bütün sevdiklerim.
Sonra iç sesim konuşuyor,bomboşsun diyor hayatta yaşamak için bir gayen var mı diye soruyor. Hak veriyorum ona bir gayem yok bomboşum diyorum. Ne bir aşkım ne de sevdam vardı. Kalbimin sesini duyuyorum o da konuşuyor. O var diyor. Kim diye soruyorum o işte o çoçuk var diye tekrar ediyor. Düşünüyorum evet var ama ya giderse ya oda beni terkederse diyorum kalbime. Ya terketmezse pişman olmazmısın? Diye soruyor. Peki ne yapiyim diye söylüyorum. Hayatın tadını çıkar diyor ne olursa olsun boşver takma diyor. Sonrada susuyor evet diyorum evet başka ne çarem var ki zaten.

Belki de zamanıydı hayatın tadını çıkarmanın vaktiydi.

Temmuzun kolunu tutup evine götürdüm. Çok çaresizdi ve yanında kimse yoktu. Nuray ablaya telefon açtım ama cevap vermedi. Sonra evine gidip zili çaldım kimse açmadı. Temmuz zar zor konuştu.
"Annem evde yok." Dedi kısık bir ses tonuyla. Kafamı sallayıp Temmuzun uzattığı anahtarla kapıyı açtım. Onu yatağına yatırdım. Ardından da Ela ile Yelizi aradım. Evde kimse yoktu ve ben kendi başıma ona yemek hazırlayamazdım. Ve o çok kötüydü halsiz ve bitkindi bunun için onları çağırdım. Temmuzun odasına girdiğimde yatmış olduğunu gördüm. Odadan sessizce çıkıp mutfağa doğru ilerledim. Bu evde bir süre yaşadığım için neyin nerde olduğunu biliyordum. Dolaptan yeşilçay çıkarıp çaydanlıka doldurdum. Ocağa koyup olmasını bekledim. O sıra hâlâ aklım Temmuzdaydı. Nasıl iyi olucaktı? Nasıl kendine gelicekti? O sıra Zil çaldı. Heralde Ela ile Yeliz gelmişti. Kapıyı açtığım an ikisini gördüm.
"İçerde mi?" Diye sordu Yeliz.
"Evet" Diye yanıtladım onu. İkiside ayakkabısını çıkarıp içeri geçti. Yanlarında ilaçlar getirmişti.
"Nuray ablayı aradık birkaç ilaç söyledi onları aldık." Diye açıkladı Ela. Oysa bana açmamıştı telefonunu.
"Peki o nerde?" Dedim.
"İşim var,şuan gelemem dedi bize." Dediği an Ela poşetlerden ilaçları çıkarıyordu. Bende ocağın başına geçip yeşilçayı Bardağa boşaltıyordum.
"Ne işi var acaba." Deyiverdi Yeliz merakla.
"Temmuzun abisi askerdi ya polise filan gitmiştir." Dedi Ela. Onlar sessizce konuşurken. Ben bardağı tepsiye koyuyordum. Ardından Temmuzun odasına baktığımda hâlâ uyuduğunu gördüm.
"Hâlâ uyuyor biz salona geçelim." Dediğim an üçümüzde salona geçtik. Ben tekli koltuğa Yelizle Ela ise yan yana oturdu. Üçümüzde üzgündük ama en çok ben üzgündüm. Onun ne yaşadığını anlayabiliyordum. Ve bu yüzden onun için çok endişeleniyordum. Bir süre aramızda konuştuktan sonra kapı açılma sesi duydum. Hepimiz kapıya baktığında Temmuzun yanımıza geldiğini gördük.
"Temmuz iyimisin?" Diye sordu Yeliz. Temmuz şaşkın ve yorgun gözlerle bize bakıyordu.
"İyi olmaya çalışıyorum." Dedi Temmuz yanımıza oturarak. "Hepiniz gelmişsiniz teşekkür ederim." Diye ekledi.
"Ne teşekkürü böyle bir durumda tabiki yanında olucaz ama sen keşke biraz daha uyusaydın rahatlardın en azından." Dedim.
"Yok gerek yok" dedi Temmuz. Yeliz ayağa kalkarak.
"Ben çayı getiriyim." Dedi. Salondan ayrılıp mutfağa gitti. Ela da peşinden gidip yardım etti.
"Annem hâlâ gelmedi mi?"
"Hayır gelmedi bazı işlerle uğraşıyormuş."
"Benim bu halimi söylediniz ve gelmedi mi?" Dedi Temmuz Kaşlarını kaldırak.
"Önemli heralde." Dedim Nuray ablayı savunarak. O sıra Yeliz tepsiyle yanıma gelip tepsiyi orta sehpaya koydu. Ardından ise Ela gelip ilaçları ve suyu koydu.
"Çayı senin için yaptım iç iyi gelir." Diye söyledim. O da kafasını sallayıp bardağı eline aldı ve içmeye başladı. Bir yudum alıp sehpaya geri koydu. Hepimiz sessizdik. Rüzgar vardı. Ağaçlar sallanıyor heryer uçuşuyordu. Pencereler açık olduğu için benim saçlarım bile uçuşuyordu.
"Soğuk olmadı mı?" Diye sordu Ela.
"Pencereleri kapatıyim." Diyerek pencereleri örttü Yeliz. Temmuzun çayı bitirdiğini gördüm.
"Yeni istermisin?" Diye soruverdim.
"Sağol içmicem." Dedi ve yanımızdan ayrıldı. Yeliz arkasından "Nereye?" Diye seslendi ama duymayıp odasına kapandı.
Odasından hiç çıkmadı saatlerce o odada bir kuş gibi çırpındı ama yüreğine sığdıramadı. Ne kalbine ne beynine yapamdı ,kabullenemedi. Yelizin işi çıktığı için gitmek zorunda kaldı. Ela ile ben ise Temmuzu bekledik, Nuray ablayı bekledik ne Temmuz odasından çıktı ne de Nuray abla eve döndü. Ela bidaha aradı Nuray ablayı ama açmadı. Neden diye sorguladık. Böyle bir durumda nasıl kızını bırakabilirdi? Oysa Nuray abla kızını çok severdi. Ama niye şimdi ortalıklarda yoktu. İyice şüphelenmeye başlamıştık hava kararmaya başlamıştı. İkimizin de kafası karışıktı. Birkaç kezde ben aradım açmadı en sonunda Temmuzun odasına girmeye karar verdik. Kapıyı tıkladık seslendik "Temmuz Temmuz açsana kapıyı" Ela da bende bu cümleyi tekrar ettik. Temmuz kilidi açıp,kapıyı açtı. Ve ağzından dökülen ilk cümle şu oldu "Annem geldi mi?"
Sustuk konuşamadık. Ne diceğimizi ya da nasıl cevap vericeğimizi bilemedik.
"O gelmedi" dedi Ela. Elanın bu söylemedin den sonra Temmuz şaşkınlık içinde yüzümüze baktı. Korku vardı gözlerinde,endişe vardı,şaşkınlık vardı,üzüntü vardı gözlerinde.
"Nerde?" Dedi yaşlı gözlerle.
"Telefon açtık cevaplamadı,bilmiyoruz." Diye cevapladı Ela. Ben ise hiçbirşey diyemiyordum.
"Size açmamıştır telefonu ya bana açar." Dedi umutla Temmuz. Titreyen eliyle Nuray ablayı aradı,açmadı,aradı ve yine açmadı,ve yine aradı ama yine açan olmadı.
"Temmuz dur artık açmıyor." Dedim telefonu bırakması için. Ama pes etmedi korkuyla mesaj yazdı,gönderdi ardından yine mesaj yazdı ve yine gönderdi. Ama oda görülmedi. Artık üçümüzde endişeliydik. Nolmuştu?

En son kendimizi karakolda bulduk. Hızlı adımlarla polislerin yanına gittik.
"Ben Ali Adanırın kardeşiyim Annem buraya geldi mi?" Diye hızla konuştu Temmuz.
"Evet geldi şehidimiz için bir kaç işlemler yaptı sonra da hızla çıktı." Dedi kumral saçlı polis.
"Nereye gittiğini söyledi mi?" Temmuz bu cümleyi kurduktan sonra polis anlam vermeye çalışarak bakıyordu.
"Kayıp mı anneniz?" Diye sordu polis.
"Heralde kayıp telefonlara cevap vermiyor,mesajlarımı bakmıyor,eve de gelmedi." Temmuz bu kelimeleri ard arda söylerken. Ardıç telefon açtı. Neden şimdi açtığını anlamamıştım. Elanın kulağına fısıldıyarak konuştum. "Birazdan geliyorum." Dediğimde o da kafasını salladı. Karakolun bahçesine çıktığımda hâlâ çalan telefonu açtım.

"Alo Ardıç" dedim telefon kulağımdayken.
"Anka nerdesin?" Sesi endişeliydi.
"Niye sordun?" Diye sordum.
"Yanına gelmeliyim."
"Niye?"
"Soru sormayı bırak cevap ver nerdesin?" Ne demek istediğini anlamadım ama cevapladım.
"Karakoldayım Kayılar Caddesinde olan." Dediğimde anında telefonu kapattı. Nolduğunu anlamıyordum. İlk önce Temmuzun abisini öldüğünü öğrendim sonra ise Temmuzun annesi kayıplara karıştı şimdi ise Ardıç endişeyle yerimi sormuştu. Niye? Neden? Nolmuştu?

Hızla içeri girdim. Temmuz ve Ela polisin yanında kamere görüntülerine bakıyorlar dı. Bende hızla yanlarına gittim. "Evet bu annem." Dediğini duydum Temmuzun. Kamera da Nuray ablanın karakoldan çıktığı gözüküyordu.
Bir motor sesi duyduğum an gözlerimi kapıya çevirdim,Ardıç gelmişti. Gizlice Ardıçın yanına gittim.
"Noluyor artık açıklıcak mısın?" Dedim sinirle.
"İyi misin?"
"İyiyim"
"Tamam rahatladım." Sinirli bir şekilde Ardıça bakıyordum.
"Tamam öyle bakma anlatıcam." Dedi ve sustu. Ardından konuşmaya başladı.
"Baban çok kötü biri" Anlam vermeye çalışarak bakıyordum. Ve devam etti "O senin bildiğin gibi değil,senin tahmin edemeyeceğin şeyler yapıyor. Şuan bunu burda söyleyemem. Ama baban birini tutsak tutuyor." Ardıçın söylediği cümleleri ağzım açık bir şekilde dinliyordum. Çok şaşkınım hemde çok.
"Ne diyorsun sen hiçbirşey anlamıyorum." Dedim yüksek bir sesle.
"Bağırma dinle, Şuan sizin burda olmanızın sebebi baban olabilir. O t@cizci,mafyanın teki. O bir ikiyüzlü."

Bunlara inanamıyordum. Ya bunlar bir şakaydı ya da yalandı. Yıllardır tanıdığım adam birden nasıl mafya olabilirdi? Aklım almıyordu. Nuray ablayı,Temmuzun annesini benim üvey babam mı kaçırmıştı yani? Birden nasıl çıkmıştı ortaya? Ve Ardıç bunu nasıl biliyordu? Ben bunlara nasıl cevap verecektim?

Elanın koşarak yanımıza doğru geldiğini gördüm. Gözlerim açık bir şekilde Elaya baktım.
"Heralde Temmuzun annesi kaçırılmış."
Şimdi Ardıçın dediği mantıklı gelmeye başlamıştı. Gerçekten de babam böyle birşey yapmış olabilirdi. Ama nasıl bunu benden saklamıştı? Polisler hızla arabalarına bindi. Artık herşey kafama oturuyordu.
"Biz gidiyoruz." Dediğinde Ela ile Temmuz polislerin peşinden gitti. Ardıça baktığımda kafasıyla motoru işaret etti bende kafamı salladım. Motora binip bizde peşinden gittik. Hızlı bir şekilde motoru sürüyordu Ardıç.
"Sıkı tutun" dediğini duydum Ardıçın. Sımsıkı bir şekilde Ardıça sarıldım. Birden hız yaparak önümüzdeki arabaları geçti.

Bir depo gibi biryere gelmiştik. İkimizde motordan indik. Polisler silahlarını çıkarıp etrafı kuşattı.
"Anka arkamda kal" dedi Ardıç beni arkasına alarak. Temmuzu gördüm ardından ise Elayı. İkiside arkamızdaydı.
"Burda kalın sakın kıpırdamıyım tehlikeli." Dedi polis. Temmuza baktığımda çok endişeliydi ve ağlıyordu.
Yanına gitmeye kalkandım ki Ardıç beni elinden tuttu.
"Anka lütfen burda kal,ben çagırıcam onları." Ardıç hızla Elaların yanına gitti.
Birkaç şey söyleyip onları yanıma getirdi.
"Burda kalın polisleri duydunuz." Dediğinde Ardıça kafamı salladım. Korkuyordum içerde ki benim babam olabilirdi ve Temmuzun annesini tutuyor olabilirdi. Polislerin sessizce kapıdan girdiğini gördüm. Herşey kamkarışıktı en az 20,25 tane polis vardı. Yarısı içeri girmişti Yarısı ise dışarıdaydı. Biz ise bir arabanın arkasında korku ile bekliyorduk. Ardıç önümüzde bizi korumak için bekliyordu. Üçümüzde onun arkasındaydık. Ardıçın bana baktığını gördüm bende ona baktım. Sonra ise içimi ısıtan bir kelime söyledi "Korkma" dedi ve başımı sallayarak onayladım.
İçeride neler döndüğünü çok merak ediyordum. Acaba oralardamıydı? Ya da yanlış bir yere mi gelmişlerdi. Belki de babamın bir suçu yoktu. Ama ben kendimi kandırıyordum yine inanmıyordum. Belki yine herşeyi akışına bırakmalıydım. Banane diyip geçmeliydim. Umursamayıp,üzülmemeliydim. Çünkü her üzüldüğümde kendimi kaybediyordum. Artık böyle şeyler istemiyordum. Üzülmek ya da ağlamak istemiyordum. Kafama takmak istemiyordum. Hayatın tadını çıkarmalıydım. Kalbimin dediği gibi o vardı ve yine yanımdaydı.

Son 1 Günحيث تعيش القصص. اكتشف الآن