Çocukluğumun geçtiği ev sadece satılık bir binaydı.
Artık yeni bir hayat istiyordum. Bu hayatın başrolleri Ardıç ve bendim. Ve yeni katılan ise Geceydi. Ben baba tarafından hep şanssızlığım vardı. Bu yüzden hep hayatım boyunca üzgün olucağımı düşünürdüm. Zaten kimse kendini düşünmekten alıkoyamazdı dimi. Bende düşüncelere yenik düşmüş biriydim. Belki de farkında olmadan yine öyleyim. İnsanın düşünceleri kaderini belirler. Bazen iyi bazen kötü.
Benim kaderim iyiydi.
Önceden berbat bir hayatım varken artık mutluydum.
Ve açıkçası bu mutluluk bana garip geliyordu. Kötü düşünmek istemiyordum. Kötü düşünme Anka!
Kötü düşünme!
Neden kendimi kontrol altına alamıyorum hiç bilmiyorum.
Sanki ayarlı bir oyuncaktım. Ve şuan bozulmuştum ve kalan parçamı arıyormuşum gibi hissediyorum. Hislerim bile beni korkutuyor. Evet iyi şeyler olucak ama içimdeki lanet olası Kötü his benim modumu düşürüyordu.
Ama modum düşmicekti. Ne olursa olsun ben bana gelen sert rüzgarın tersine gidicektim ve rüzgarı arkamda bırakıcaktım. Hatta bütün çocukluğumu silicektim. Ve ona o evle başlıcaktım.Aradan üç gün geçmişti ve biz çok mutluyduk. Mutlu kelimesini ben gerçekten yaşıyordum. Sevgilim ve sevgilimin kardeşi aynı zamanda benimde kardeşim gibi olan Geceyle yaşıyordum. İmkansız mutluluğu başarmıştık biz. Sabah kalktık ve Ardıçla kahvaltı için bir kaç şey hazırladık. Üç günümüz hep aynı geçiyordu. Ne babamın yüzünü görmüş ne de Ardıçın annesi evi basmıştı. Ben diğer günler gibi şarkımı açıp bağıra bağıra söylerken Ardıç beni hayranlıkla izliyordu. Arada utanssamda bu şarkılar bana zaten Ardıçı andırıyordu. Onun toprak gibi kahverengi saçlarını,onun herkezde olan ama onda ayrı güzel olan kahverengi gözlerini,o masum gülüşünü hatta benden yaklaşık on beş,yirmi santim uzun olan boyunu o bana bütün şarkıları çağrıştırıyordu. Bu yüzden şarkıları ayrı seviyordum.
Birlikte kahvaltı hazırladıktan sonra sofrayı hazırladık. Gece hala uyuyordu baya uykusuna düşkün biriydi. Ve onu uyandırmaktan çok zevk alıyordum. Çok tatlış oluyordu. Koşa koşa odasına gittim. Yine mışıl mışıl uyuyordu. Uyandırmak istemiyordum ama yemek yemesi gerekiyordu. Yatağına doğru yaklaştım. "Gece Gece hadi uyan hadi"
Dedim hiç bir kıpırdama yoktu. Daha yüksek sesle kaldırmaya çalıştım bu sefer. "Gece hadi kalk ama kahvaltı yapıcaz Gecee" Dedim yüksek sesle. Yavaş yavaş kalkmaya başlıyordu. Gözlerini yavaş yavaş açtı.
"Biraz daha uyuyim ya olmaz mı?" Mırıldanarak konuşuyordu resmen.
"Olmaz hadi kalk." Dedim yorganını üstünden atarak. O sıra Ardıç geldi. Bana tebessüm ettikten sonra yanımıza geldi.
"Sen uyanmassan bende..." Diyip sözüne devam etmeden Geceyi kucağına aldı bende hemen tekerlekli sandalyeyi getirdim Ardıçta hemen üstüne koydu Geceyi. "Seni kucaklarım" Diye devam etti cümlesine artık.
"Tamam abi ya uyandım zaten." Dediğinde tam uyanmış gibi değildi.
"Elini yüzünü yıka daha çok uyanıcaksın." Dediğinde Gece tekerlekleri kendi sürüp banyoya gitti. Bizde o sıra masaya oturduk.
Yemeğimizi yerken aklıma iki üç mahalle ötedeki evim geldi. Oraya napıcaktım hiç bilmiyordum. Şuan orası terkedilmiş bir evden hiç bir farkı yoktu. Kimse yaşamıyordu,bomboş bir binaydı.
Bidaha da oraya gitmek istemiyordum.
Eski anılarım aklıma gelmesi hiç istemiyordum. Kötü anılarım kafamdan tamamen silinmişti. En azından kendime bunu inandırmak istiyordum.
Şimdi sıra kötü anılarımın geçtiği o evdeydi. Benim için hiç bir anlamı olan bina artık benimde olmicaktı.
"Ardıç benim bir evim vardı ya o evi satalım mı?" Diye sorduğumda Ardıç bana kaşlarını çatmış bir şekilde bakıyordu.
"Nasıl yani?" Diye sordu. Şaşkınlığı yüzünden okunabiliyordu.
"Ben o evi hayatımdan silmek istiyorum. Sadece annemle alakalı bir kaç hatırayı alıcam onun dışında onu satılığa çıkarmayı düşünüyorum." Dediğimde Ardıç nedensizce üzülmüştü.
"Annen mi?" Diye sordu Ardıç. Neden böyle birşey dediğini anlamamıştım. Bu sefer kaşlarını çatan taraf ben olmuştum.
"Evet annemden kalan birkaç hatıra var. Noldu neden annen mi diye sordunki anlamadım." Dedim anlam vermeye çalışarak. Sanki Ardıçın aklına birşey gelmiş gibiydi.
"Bir an annem geldi de aklıma neyse evet iyi düşünmüşsün. Kimse kötü anılarını saklamak istemez sonuçta."
Ardicın dediğini kafamı sallayarak tabağıma döndüm. Nedense annem diyince bir an duraksaması garibime gitmişti. Kendi annesi gelebilirdi aklına ama yinede garipsemiştim.
Garipsenecek bir durum yoktu ki Ardıç annesinden bahsedince benimde aklıma kendi annem geliyor bu normal bir işe. Niye garipsedigimi bile anlayamamıştım. Kafamda ki şu saçma sapan kargaşadan kurtulmak için yemeğime odaklanıp yemeğimi yedim.
أنت تقرأ
Son 1 Gün
Novela JuvenilBir anka kuşunun ağacın üstüne konup gün batımını izleyişini hiç farkettiniz mi?