Bir kuş hep çoşkulu olabilirmiydi? Ya da hep daldan dala konup şarkılar söyleyeblilirmiydi? Hayır hep mutlu olamazdı. Kuş olsa da onun da durgun olduğu zamanlar vardı. Benimde o zamanlarımdı. Durgun ve sessiz zamanlarım.
Hayatın tadını çıkarayım Dediğimde hayat bana yine hüzünü göstermişti.
Bir kere boşver deyip eğleniyim dedim öyle de oldu zannettim meğersem hepsi bir oyunmuş.
Babam bir kitabın kötü karakteriydi. Kötü ve acımasız bir üvey baba.
Bende onun kızı.
Onu döven,dayak atan bir kız.
Peki hakediyormuydum? Bir baba tarafından harcanmayı.
Onun yüzünden hayatım mahvolması gerekiyormuydu?
Onun için ağlamaya değermiydi?
Ya da kafaya takmaya değiyormuydu?
Kendini bir söz veya bir haraket yüzünden parçalamakmıydı en kötüsü?
Yoksa herşey düzeliyor dediğin zamanda babanın gelip senin kemikleri kırmasımıydı en kötüsü?
Gerçekten en kötü şey neydi?
Bu yaşadıklarımdan sonra başka ne olabilirdi?Ankayı,babası zamanında annesini terk etmiş.Bir müddet annesi büyütmüş. Annesi sonra bir adamla tanışmış ve o adam babası olmuş. Annesi ölmüş,babasıyla yaşamış.
Ve o baba onun felaketi olmuş.
Babası onu hep döver, odalara kapatır,sövermiş. Anka hep bunlara katlanmış. Ben o diğer kadınlar gibi olmicam ben ezilmicem demiş. Bu yaşına kadar hep dimdik hayatta durmuş. Babasının yaptıklarına karşı anneannesiyle birlikte baş etmiş.
O babaları tarafından sevilen prenses kızlardan olmamış ama kendini kendi başına prensesler gibi büyütmüş.
Anneannesi ölmüş. Artık toparlayamam demiş ama sevdiği çocuk gelmiş onun hayatı olmuş.
Aşk nedir bilmeyen kız şimdi aşkı yaşıyordu.
Ardıç ona aşkı öğretmişti.
Bir gün babası hapise girmiş. Herşeyden kurtuldum demiş Anka ama taki o Zil çalına kadar. Açmış o kapıyı açmasa belki bunlar olmicak o yaralı kuş olmicaktı. Ama artık onun büyük bir yarası var onun bir kanadı eksik. Kanadını kaybetti o, pes etti...Ardıç birbirimizi iyileştiricez demişti.
İyileşmeyi bile haketmiyordum ben.
Bir babanın gözünde keşkelerle doluyken tanımadığım ve birden herşeyim olan o adam bana biz diye bir şey var demişti. Ben yok biz var demişti.
Artık sadece ben yoktum Ardıç ve ben vardık. Daha doğrusu biz vardık."Gerçekten iyileşekmiyiz? Bunca şeye rağmen iyileşmeyi düşünebiliyor musun?" Dedim umutsuz ve güçsüz bir tonda. O ise bir nefes aldı ve geri verdikten sonra umut dolu bir bakış attı gözlerime.
"Evet Anka bunca şeye rağmen iyileşicez. Ne olursa olsun biz baş edicez." Dedi Ardıç. Buna inanması beni şaşırtmıştı. O aksine umutsuz,hayattan solmuş bir adamdı şimdi bu cümleleri kurması beni şaşırtmıştı.
"Nasıl bu kadar inanabiliyorsun? Senin başına birşey gelmedi gibi konuşuyorsun." Dediğim an kaşları çatıldı.
"Hayır benim başıma felaket şeyler geldi. Ölmek istedim ama bak şuan senin yanındayım. Eğer o gün ölmek istedediğim de ölseydim seni göremezdim. O yüzden asla hayattan bıkma. Hayat arada da olsa karşına güzel şeyler çıkartıyor. Mesela benim karşıma seni çıkarttı. Hayata söven ben teşekkür ettim. İnanabiliyormusun kızım?" Dedi Ardıç.
Belki de doğru söylüyordu nadir de olsa iyi şeyler olabiliyordu. Ama keşke o nadir değilde hep olsa.
Üzülmeyi hep değilde mutluluğu hep yaşasaydık.
"İnanamıyorum çünkü sen mucizesin Ardıç. Benim için sadece mucizesin. Azına sıçtığım dünyasında sen geldin. Baksana beni güldürüyorsun sen. Ben inanamıyorum gerçekten inanamıyorum." Dedim. Acı dolu bir tebessüm etti. Ardından bende. Sonra Ardıç konuştu."Teşekkür ederim"
"Niçin"
"Öylesine"
"O zaman bende teşekkür ederim."
"Sen niye?"
"Öylesine"
Heryerim ağrıyordu. Haraket dahi edemiyordum. Ardıç geliyordu benimle konuşuyordu. Yüzümü güldürmeye çalışıyordu ama sahte tebessüm etmiyordum. Artık sahtelik yoktu hayatımda. Gerçekler vardı ne yalan ne dolan yoktu. Mutlu olamıyordum işte.
Olmuyordu.
أنت تقرأ
Son 1 Gün
Novela JuvenilBir anka kuşunun ağacın üstüne konup gün batımını izleyişini hiç farkettiniz mi?