XVIII.Bölüm Karmakarışık

12 4 0
                                    

Artık onu demir parmaklıkların arkasında görücektim. Sadece orda kalıcaktı ve hiç çıkamıcaktı.

Onca şey yaşamama rağmen mutluydum. Garipti ama öyleydi. Üzgün olmam gereken günde ben mutluydum. Nedense onunlayken mutluydum. Ardıç bir değişik hissettiriyordu beni. Bir farklı yapmıştı. Acaba bunun sonu ne olucaktı?

O sıkışık antre de yan yanaydık ve tektik. Sadece gözlerimiz konuşuyordu. Biz susmuş onlar sohbet ediyordu adeta.
Güzeldi bu an da güzeldi.
Birbirimizden uzaklaştıgımızda Ardıçın sahte bir öksürük sesini duydum. Bu ne içindi bilmiyordum ama sahte olduğu bes belliydi. Gözlerimi kaçırmış bir şekilde etrafa bakarken Ardıçın gözleri hâlâ benim üzerimdeydi.
"Gözlerini kaçırma" Dediğinde hızla Ardıça baktım. Nerden bilmişti? Hemen yalan söyledim.
"Hayır ya gözlerimi kaçırmıyorum hem sen üstünü giyinsene." Dedim ve koşar adımlarla yanından ayrıldım. Utanç içinde salona ilerlerken Ardıçın arkamdan baktığına adım gibi Emindim.
Artık onla aramda bir ilişki vardı ama ben bu ilişkinin adını bilmiyordum.
Sahi bizim yaşadığımız ilişkinin adı neydi?
Telefonumdan bir bildirim sesiyle elime aldım. Mesaj Temmuzdan gelmişti. Hemen okuyuverdim.
"Anka yarım saat için de ceneza başlıcak. Gelirsen sevinirim."
Yazmıştı Temmuz. Hemen klavyeyi açıp parmaklarımla yazmaya başladım.
"Tamam hemen geliyorum." Diye yazıp gönderdim. Giyinmek için odama gidicektim ki içerde Ardıç olduğunu hatırladım. Kapıyı tıklayarak seslendim.
"Ardıç giyindin mi?" Diye bağırarak söyledim. Dediğim an Ardıç kapıyı açtı.
"Giyindim" dedi ve hızla içeri girdim.
"Hazırlanmam lazım Temmuzun abisinin cenazesine gidicez." Dedim ve kapıyı kapattım. Dolabımı açıp siyah bir takım giyindim. Ceneza törenine renkli gidemezdim. Hemen yanıma siyah bir şal alıp odadan çıktım. Ardıça siyah giyinmesini söylicektim ki onun zaten siyah giyindiğini farkettim. Ama benim düşünmem hataydı başka ne renk giyicekti ki sanki.
Yanıma telefonumu ve bir kaç eşyamı koymak için küçük bir çanta aldım. Ardıçın yanına gittim.
"Hadi gidelim." Dediğim an ayaklandı.
"Tamam" Diyerek önüme geçti ve kapıyı açtı. Gülerek evden dışarı çıktık. İkimizde ayakkabımızı giyindikten sonra yola koyulduk.
Geçtiğimiz bütün yolları Ardıçla geçmiştim,okuduğum tüm duvar yazılarını Ardıçla okumuştum,tek başıma kendi kendime konuşurken şimdi Ardıçla konuşmuştum. Sanki herşeyi tekrardan ve farklı bir şekilde yapıyormuş gibi hissettiriyordu bana.
Mezarlığa geldiğimizde ağlayan Nuray ablayı ve ardından Temmuzu gördüm.
Hızla yanına gittim.
"Temmuz" dedim üzüntülü bir şekilde. Ardından ise etrafa baktığımda. Tiyatro daki bütün herkesi gördüm. Yeliz,Emir,Ela hatta kaç gündür görmediğim Efe bile burdaydı. Hepsi Temmuzun yanındaydı. Efe ile göz göze geldim. En son onunla bir resturanta görüşmüştüm ve o gün anneannemin hastane de olduğunu ögrenmiştim. Ondan sonra da sadece bir kez mesaj yazmıştım. Efe den gözümü çevirip Ardıça baktığımda onun sinirli gözleri Efenin üzerindeydi ve bunun sebebi bendim. Ardıçı dürtüp konuştum.
"Öyle bakma" dedim kısık bir ses tonuyla.
"Sen karışma" dedi Ardıç benimle aynı tonda. Ardıça göz devirip Temmuzu teselli etmek için yanına gittim.

(Saatler sonra)

Emniyetin önündeyim. Ve buranın içinde babam vardı. Şimdi gidip onunla yüzleşicektim. Cesaretimi toplayıp içeri bir adım attım. Ellerim titriyordu sanki ben hapisaneye giricekmişim gibi hissediyordum. Orda ki bir polise sordum.
"Bir bakarmısınız? Ben acaba Mustafa Soyan ile görüşebilirmiyim?" Dedim kadın polis eliyle işaret ederek gösterdi.
"Sağ tarafta görüşme odası var ancak orda görüşebilirsiniz." Dediğinde dediği tarafa baktım.
"Tamam teşekkürler."
Tam yürüceğim sıra kadın polisin sesini duydum.
"Pardon siz neyi oluyorsunuz?"
"Üvey kızıyım" dedim ve arkamı dönerek hızlı adımlarla yürüdüm.
Dediği odanın başında bir polis vardı.
"Ben acaba Mustafa Soyan ile görüşebilirmiyim." Dedim utanarak. Nedensizce bir utangaçlık vardı.
"Tamam adınız neydi?" Dedi yutkunarak cevap verdim.
"Anka Soyan" dedim kafasını sallayarak yanımdan ayrıldı.

Son 1 Günحيث تعيش القصص. اكتشف الآن