16. Bölüm "Seni seveni zehir olsa yut seni sevmeyeni bal olsa da unut."

229 38 11
                                    

Evet arkadaşlar bu bölümde bir değişiklik yaparak sinemin eski hayatından bir kesit yazacağım belki Selim'i sevmediğini daha iyi anlarsınız. İyi okumalar dilerim.

Yıl 2019 16 Aralık Cuma günü.

Bu benim saf temiz bir sevgimin dili onun eseri o şahsiyetin eseri bunlar aslında. Biraz da gelmek isteyen gelir diyelim. Lise 3. Sınıftım hayatıma ilk defa birisi girecek. 16.12.2019 o gün işte her şey o gün başladı. Arkadaşım Helin o kişiye benle ilgili bir şeyler söylemiş, beni tanıtmış aslında biraz. O kadar değişik bir hikaye ki nereden başlasam bilmiyorum. O gün öğle arasından bir ders önce o kişiye benim ismimi vermiş. "Çakmak Gözlü" demiş. Birbirinize çok uyuyorsunuz falan demiş. Bende bilmiyorum çakmak gözlü ne demek. Teneffüste o kişi bana geldi dedi ki; "Bizim okulda çakmak gözlü kim var dedi." Bende bilmiyorum dedim. Aslında karşımda duran sevdiğim çocuk bana beni soruyordu, ne kadar değişik gelmişti o an. Helin teneffüs zili çaldığında derse girecekti. Bu arada onlar aynı sınıfta ben farklı sınıftayım. Nöbetçi öğretmen sınıfa girin diye bağırıyor. Helin son söz olarak bana söyleyeyim mi dedi.
Bende bir anda söyleyiver gitsin dedim.
Derste ben çok heyecanlıydım zaman durdu sanki, Geçmek bilmedi ama sonunda zaman geçmişti. Zil çaldı, hemen çaktırmadan Helin'in yanına gittim. Helin (Sus) dedi bana. Bir şey oldu sandım. Hemen ilk fırsatta olanları anlattı. Kötü bir şey olmamıştı aslında. Sonra beni bir gruba eklediler. Helin,Asel, bir de onun olduğu bir gruba beni de eklemişlerdi. Ben ne alaka dedim , ikimiz de çok saf çok masumduk. Onun konuştuğu ilk kız bendim, benim konuştuğum ilk erkek ise oydu. Sanki kendimizden önce önümüzde duvarlar varmış gibi kırmıştık duvarları. Yıllardır tanıdığım birisi gibiydi sanki. Hani derler ya sanki onunla ilk konuştuğumda onu yıllardır onu tanıyormuş gibi hissettim... Her neyse gruba eklendim. Grupta bana sorular geliyor, öğrenmek istediği şeyleri soruyordu. Birkaç gün bu böyle devam etti. Sonra grupta ben sohbette değilken( Bildirimleri üstten okuyordum) o cesurluk yapıp benim hakkımda çok güzel şeyler söylemişti
"Canım,sineminde sinemim, sinemi çok seviyorum..." Bu sözleri de arkadaşım aselin gazına gelerek yazmıştı. Asel bana öyle söyledi. Ben bunları bildirimde görmüştüm tabii sonra ben hemen gruptan ayrıldım.Kandırılmış gibi hissettim kendimi dedim. Oysa hepsini biliyordum. Sırf o anlamasın diye öyle söylemiştim. Sonra akşam oldu. Etütteydik bana özelden yazıp beni sevdiğini söyledi. O an kalbim durmuştu sanki. Mesajına uzunca bir süre cevap vermemiştim. O sırada Asel ve heline yazmış sineme bir şey mi oldu diye onlarda hayır şoka girdi demiş. O da" Şoktan çıksın bime girsin demiş" Ben o an ne cevap verdim bilmiyorum. Hiçbir şey hatırlamıyorum. Ama ona düşünmem gerek dedim. Uzunca bir süre düşündüm. Arkadaşlarımdan da fikir alarak tamam deyiverdim. İkimiz de çok utangaçtık konuşamıyorduk sanki. Konuşmak için bahane ararmış gibiydik.Aradan zaman geçmişti. Birbirimize alıştık, utanagaçlık her ilişkide olduğu gibi bizde de vardı tabii. Ama konuşamayacak kadar da değil. Onu sevmeye başlamıştım.Hep seviyordum ama çok değildi, uzun bir süre habersiz sevmiştim, o kadar saf sevdim ki normal bir erkeğe bakınca bile kendimi ihanet etmiş gibi hissediyordum. Şimdi sevdiğim çocukla film gibi bir hayata başlamıştım. Arada bir durup düşününce rüya gibi geliyordu. Rüyamda görsem birisi anlatsa inanmazdım belki de. Ama ben yaşıyordum ve çok güzel yaşıyordum. Ben onu seviyordum onun da beni sevdiğine inanmıştım. Her şey çok normal gidiyordu 4-5 ay boyunca hiç sıkıntı olmadan hayatımıza devam ettik.Bu süre zarfında elazığda beklenmedik bir deprem oldu. Şansa bak o kişi de o hafta akrabalarını ziyaret etmek için elazığa gitmişlerdi. O gün saat 2' ye kadar belki de daha fazla konuşmuştuk. Benim telefonumun şarjı bitmişti. Sabah kalkınca takarım diye düşündüm.İşte hayatta öyledir ya ne olacağını bilmeden sonumuz iyi mi kötü mü bilmeden devam ederiz hayatımıza neyse o gece telefonumun şarjı bitmişti belkide hiç yapmayacağım bir şeydi telefonumun sarjını bitirmek. Sonra telefonumu şarja taktım,1 olduğu an onu aradım ve o telefonu açmadı, belkide enkaz altında kaldı diye düşündüm, sonra bir kere daha ümitsizlikle aradım ve telefonu açtı.İçim o kadar rahatlamıştı ki sevinçtem ağlamak üzereydim.Onun sesini duyup iyi olduğunu öğrenmek bayram gibi gelmişti bana. O kadar kötü şeyin içinde bu seferde mutluluktan ağlayacaktım. Neredeyse konuşmaktan utandığım çocukla saatlerce konuşasım vardı hiç ayrılasım yoktu. Ya tekrar olup ona bir şey olursa korkusu vardı içimde.Sonra kapattık telefonları.Depremi atlattık hayatımız normal devam ediyordu. Bu sefer ben ayrılmak istedim ama neden bilmiyorum üstümde çok baskı vardı. Çok düşünce vardı içimde ona karşı bir zararım olursa diye düşündüğümden belki de, hayatını kötü etkilerim diye düşündüm. Ona bir mesaj yazdım. Ben ayrılmak istiyorum sebebini sorma zamanı gelince anlarsın yazmıştım. O da bana sebepsiz yere gitme bir hatam mı oldu diye sordu. Yoktu ortada hiçbir sebep yoktu.
Bazen gider insan sevmediğinden değil mecbur kaldığından gider.Geri dönemez belki de çok güzel olacak şeyler yarım kalır bile bile. Ama mecburiyet insana herşeyi yaptırır bence. Hergün rüyanda onu görsende giderse daha çok özleyeceğini seveceğini bilsende sen gidersin sen özlersin. Bu da bizim hikayemizdi işte. Aslında çok şey varda anlatacak kelimeler yetmiyor. O çocukla ayrıldıktan bir süre sonra geri barıştık.1 yıl 3 ay geçti aradan ve bu sefer terk eden o oldu. Yarı yolda kalan ben... Sevdi sanıp inanıp yarı yolda kalan ben oldum. Yolda bırakan o. Böyle işte o çocuktan beri kimseye inanıp güvenemedim. Belki de hiçkimseye inanıp güvenmememde mazide yaşadıklarımdır. Hayat böyledir işte kimsenin yaşadıklarını bilmeden neden diye sorulur.

ESARETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin