eíkosi éna

183 23 9
                                    

Meleklerin Kanatsızı dimdik duruyordu ve gözlerinde öfke vardı.

Kopan tek kanadının yerini dolduran sonsuz intikam isteği, şeytanının ona bahşettiği bu güç ile harmanlandıkça gözlerindeki dalgalar artıyor, saçlarındaki alevler harlanıyordu. Korkuyordu evren. Kehanetlerin hepsi bir bir meleğin kopan kanadında can bulurken Tanrı, tahtında kıvranıyordu korkudan.

"Meleğim." dedi Şehvet Prensi. "Bunu yapmak zorunda değilsin." Lee Felix başını iki yana salladı. "Ama yapacağım. Beni terk eden o günah timsalini yasak aşkında boğacağım."

Böylece çıktı Kıyamet Meleği cehennemden. İndi dünyaya, gözleri mavi ve saçları ateş kızılıyken. Yarası derin, bakışları sertti. Belki birkaç gün, belki de birkaç saat içinde sonunu getireceği aciz gezegende dolandı uzun uzun. Tanrı'nın eserine baktı. Dünyanın haline baktı ve acıdı insanlara.

İki günahın sahiplerini kaybeden insanlarla dolu, acınası bir gezegen... Sanki istemiyordu insanları evren, onları layık görmüyorlardı hiçbir yere başka cehennemden.

"Narsistler." dedi o gün melek, Lee Minho'nun günahını yokluğunda yaşatanlara. Jisung'un katına layık açgözlüler ise aşkı bile kirletiyordu. Güldü melek. Gülüşü Tanrı içindi. Öldürdüğü şeytanlar yüzünden bu haldeydi insanlar. Günahlar olmasaydı günahkar olmazdı kimse. Cehennem yaratılmasaydı hak etmezdi kimse yanmayı. Her şeyin suçlusu, egosunu tatmin etmeye çalışan Tanrı'ydı. Şeytanları öldürmek ise verebileceği en büyük yanlış karardı. Prensini kaybeden günahlar, işte böyle, insanların ruhuna işlerdi. Lanetlediği aşk insanlara da sıçramıştı.

Tam güneş batarken, kızılın mavilere bulandığı o noktada- ufuk çizgisinde çağırdı Tanrıça'yı. Son bir kehanet geldi, bu kez dünyaya. Bir savaş narası ve ardından Tanrıça'nın çığlığı ilk yıkımı yaptı dünyada.

Uyandı Tanrıça'nın mirası, yasak aşkın elması.
Gökyüzü mavi, Güneş ise kırmızı.
Ters döndü Titanlar mezarlarında;
Tanrı, tüm yaratıcıların yüz karası.

Güneş battı, Tanrıça ortaya çıktı.
Öfkeliydi melek ve de kırıktı kanadı,
Şeytan bekliyordu en sıcak katta,
Cehennemin intikamını melek alacaktı.

Güneşin battığı ve gökyüzünün bittiği ufuk çizgisinde karşı karşıya geldi Tanrıça ve mirası. "Ah," dedi Tanrıça, denizler dalgalandı bu ufak mırıltıyla. Ve "Cehennem aşkına." dedi Şehvet Meleği, bu tek cümle yetti denizleri taşırmaya.

"Tanrıçam," dedi melek gülerek. Cehennemin bir parçasını kanadında taşıyorken ne kadar güçlü görünüyordu. Melek zarafetine şeytan gücü ne kadar da yakışmıştı. "Sizi görmek ne güzel."

Cevap gelmedi yaydığı beyaz ışık yüzünden yüzü görünmeyen eski melekten. Tebessümü silindi Felix'in, bakışları sertleşti. "Neden?" dedi, sesi de ifadesi kadar tekdüzeydi. Duygusuzdu ve öfkesini ustaca gizliyordu. "Neden beni kabul etmedin? Tanrı beni öldürmeye çalıştığında acı çektiğin halde neden engel olmadın?"

Sert rüzgarlar sardı aciz gezegenin dört bir yanını. Esen rüzgarlar meleğin saçlarına değdiğinde iki zıt rengi benimsemiş tutamları parıldadı. Lee Felix tek bir renkten fazlası olduğu için çok mutluydu.

"Ben," dedi Tanrıça, rüzgarlar ikisinin etrafında dönmeye başladı. Sanki kendini korumaya çalışıyordu dünya, istemiyordu ikisini orada. "...hiçbir zaman senin uğruna gözyaşı dökmedim." Kaşları çatıldı meleğin ve güldü Tanrıça. "Lee Felix, ilk eril melek. Sen beraberinde bir lanetle doğdun. Kim sevsin herkesten farklı olanı, kusurlu doğanı; kusursuz bir kardeşi varken?"

Bu kez melek sustu. Sustu ancak bu sessizlik bir tehditti. Devam etti Tanrıça, etmesi gerektiğini biliyordu.

"Keşke," dedi ve çocuğunun gözlerine baktı. "Keşke Tanrım öldürseydi seni en başına. Keşke ölen sen olsaydın, kardeşin yaşasaydı hak ettiği hayatı. Sen," derken artık öfkesi fırtınalar yaratacak boyuttaydı. "...hak etmiyorsun melek olmayı."

Meleğin üstüne yürüdü, bir anne olacak son varlıktı. "Hoyeon yerine sen, sen ölmeliydin! Benim güzel çocuğum, biricik meleğim senin kehanetini getirerek, senin iğrenç aşkının yatağında ölmemeliydi!"

Ve Lee Felix ile birlikte tüm evren öğrendi gizli Tanrı çocuğunu ve çoktan kardeşinin aşkı uğruna öldüğünü. O an, konuşamadı bile Cehennem Meleği. Tek kanadı yetmedi onu ayakta tutmaya, denize doğru süzülüyordu ve Tanrıça gülüyordu ona.

Ancak sonra, gözü karardı Tanrıça'nın ve atıldı meleğin yaralı kanatlarına. Güneş ve gökyüzünün birleştiği yerde bir anne öldürmeye çalıştı çocuğunu. "Hak etmiyorsun," diyerek saldırdı kanatlarına. "Eril bir ruhsun sen, melek olmayı hak etmiyorsun!"  Cehennemin biricik meleğine dokundu, kanatlarından etti onu. Şeytan alevi taşıyan tüyleri bir bir kopardı, acımadı kendi aşkından doğan çocuğuna.

"Tanrıça'nın biricik çocuğunu ağlatma!
Ağlatma ki kavrulmasın dünya ateşten gözyaşıyla."

Ağlıyordu melek, kopan kanatlarına değil sevilmeyişine. Ve annesinin elindeki kanadına bakıyordu, canı yanıyordu. Bundan sonrası sonu olmayan bir ölümdü. Kanadı olmayan bir melek yaşayamazdı.

Fakat melek, öylece ölmeyecek kadar acı çekiyordu. Tüm vücudunun cehennem kadar sıcak olduğunu hissetti. Bastıramadığı çığlığı eşliğinde kan aktı gözlerinden. Islandı dünya yağmurla, oysa bunlar meleğin gözyaşlarıydı.

Ve ateştendi.

Cehennem Meleği'nin gözyaşı da cehennemdendi.

Kehanet bir kez daha gerçekleşti o gün. Dünya yanmaya Cehennem Prensleri kurtulmadan başladı. Meleğin her bir yaşında kurudu denizler. Yeryüzüne ulaşan her bir damla cehennemi taşıdı Tanrı'sız kalmış dünyaya.

Melek gökyüzünden düşmeden önce son bir çığlık attı, Tanrıça'nın elindeki kanatları alev aldı. "Yemin ederim," diye bağırdı acıyla, Tanrıça'ya da ateşi bulaşmışken. "Bu yanışın son olmayacak. Bu, benim elimden ölümlerinin en hafifi olacak." Biraz daha harlandı artık bir parçası olmayan kanatlar. Bu kez Tanrıça'nın acısıyla buz kesti dünya.

İşte bu gezegenin kıyameti başlamıştı.

Ateş ve su bir kez daha karşı karşıya gelmişti ancak birlikte kazanacaklardı.

Tanrıça ufuk çizgisinin altında son nefesini verdi ve ateşten çıkan külleri denizde kaybolup gitti. Kıyamet Meleği ise can çekişirken kıyıda, Şehvet Prensi cehennemi gücüyle birlikte terk etti. Korktu dünya heline, çünkü Hwang Hyunjin aşkını kaybetmek üzereydi.

O gün, dünya bir Tanrıça'nın ölümüne şahitlik ederken sevindi. Ancak eğer melek de kaybederse canını, bu bütün evreni kül ederdi.

Şeytan yerin yedi kat altından çıkıp dünyaya ayak bastığında, kıyametin ilk perdesi çoktan bitmiş ve melek kapatmıştı gözlerini.

---

---

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
red lights | hyunlix (ARA VERİLDİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin