smut!
Melekler sığınsın Tanrı'larına
Ve zebaniler saklansın mağaralarına.
Zaman geldi, kilit vuruldu son katın kapısına.
Doğuyor artık yeni Tanrı ve Tanrıça.Ölümden dönen Kıyamet Meleği çoktan sarılmıştı aşkına. Her yer sessizdi, alevler bile gizlenmişti katlarında. Şehvet Prensi'nin tacı terk edilmişti yeni sahibi tarafından ancak gücü hala dolanıyordu damarlarında. "Prensim." dedi melek, yeni ve görkemli kanatlarını çırparak. "Tahtımızı kendimiz yaratalım."
Şehvet Katı ilk kez böylesine yaşayacaktı bu günahı. Çukurlar zevkle dolup taşacak, ateşler aşkla harlanacaktı. Şeytanın yatağına giren melekler utanacaklardı kendilerinden, Hwang Hyunjin günahını ilk defa aşka karıştıracaktı.
O gece, aşkın temizlendiği gündü. Yıllar önce 'şehvet' diyerek kötü kılınan aşk, o gece özgür kalacak ve o gece yıkılacaktı Tanrı'nın laneti. Bir melek ve bir şeytan. Bir eril ruh ve hemcinsi. Su ve ateş. Cennet ve cehennem. Yer ve gökyüzü. O gece, tüm kalıpların unutulduğu gündü.
İlk adımı melek attı aşkına. Sıcak ve muhtaç nefesini şeytanın dudaklarına üflerken günahlarının işareti sızlıyordu. Gücünü feda etmiş Cehennem Lordu ise ilk kez birini bu kadar arzuluyordu. Onlar, birlikte yaratılan iki ruhtu. Kalpleri bile aynı hızda atıyordu.
"Ben cehennemin en güçlü prensiyim." dedi Hwang, aşkının boynuna sıraladığı öpücükler arasında. "Herkese karşı gelecek güçteyim ama bir tek sana boyun eğerim. Kabul ettiğim tek kadersin." Dudakları buluştu, cehennemden daha sıcak hissettiriyordu. Hwang Hyunjin'in arsız ve korkunç bakışları altında melek, günahların işlenmeye değeceğini sonunda kabulleniyordu.
"Felix." Şeytanın tok sesi bir kez daha karıştı fısıltılara. Her şeyin başı bu günaha aşık eden fısıltılarda saklıydı. Ellerinden birini boynuna çıkardı sevgilisinin. Sıkıca sardı, kendine çekerken ona hiç acımadı. "Tanrıça'm olmaya hazır mısın?" Cevabını beklemedi, yeniden kapandı kendisi için yaratılmış dudaklara. Öptü, hiç yumuşak değildi öpüşü.
Sonunda "Hazırım." diyebildiğinde melek, şeytanının elleri hızla kıyafetlerine tutundu. Ruhunun derinliklerinde kalan ufak bir güçle yaktı onları, avucunda kalan külleri meleğinin bembeyaz tenine döktü. "Sudan gelen duruluğuna benim ateşimin nasıl yakıştığını bir görsen..." diye mırıldandı Hyunjin. "...bana asla aşık olmazdın."
Göğüs ucunda hissettiği baskıyla dudaklarının arasından kaçan inlemeyi önleyemezken başını iki yana salladı Felix. "Olurdum." derken sesi hızla alıp verdiği nefeslerinin arasında kaybolmuştu. "Olur muydun sahiden?" dedi şeytan. Meleğin beyaz tenine konan külleri yalarken fısıltılarını devam ettirdi. "Evrendeki en mükemmel yaratık olduğunun farkında olsan yine benim bir avuç ateşime hayran olur muydun? Suyunda söndürebileceğin cehennemimde, her koşulda benim olur muydun?"
Kararlılıkla başını salladı melek ve artık ipleri eline alması gerektiğini düşündü. Üstüne eğilen şeytanı iterek kucağına çıktı ve arsızca kendini altındaki bedene bastırdı. "Suyumda sönmeyi göze almış şeytanımın ateşinde, kesinlikle, her koşulda kavrulurum." dedi Hyunjin hafifçe inlerken. "Seni," deyip sertçe dudaklarını öptü. "...Tanrı'ya olan bağlılığımdan bile çok seviyorum. Uğruna boyun eğdiğin kaderin, şimdi senin uğruna Tanrı'sına ihanet ediyor."
Bu sözün üstüne sertçe inledi şeytan ve ellerinin meleğin bedenindeki utanmaz gezintisini hızlandırdı. Sudan masum bir cennet konuğunun geldiği bu hale gururla baktı. Çıplak bedenini süzdü ve memnuniyetle gülümsedi. Bir Tanrı çocuğunu ne güzel çevirmişti cehennem meleğine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
red lights | hyunlix (ARA VERİLDİ)
FanfictionYedi cehennem prensi, bir ve tek eril melek. Bir kehanet, ortak yazılmış kader ve aşktan kopan kıyamet. Hwang Hyunjin, Şehvet Prensi. Ve Lee Felix, meleklerin sudan güzeli. "Kırmızı ışıklar ve yakıcı alevler... İşte evin, küçüğüm. Meleğin doğuşuna ş...