Merabalar.
Keyifli okumalar.
*******************************Sirius ayağıyla ritim tutarken,gözlerini sarışın kızdan çekmedi. Sevgilisi ile arlarında olan soğukluk sinirlerini bozuyordu,kızı gerçekten özlemişti. Marlene'nin ise umurunda değilmiş gibiydi. Sanki Sirius yokmuş gibi davranıyordu.
Sirius kararlıydı,onunla konuşacaktı bu gün. İlişkisini kurtarmalıydı!
Nihayet zil çaldığında,profesör Mcgnogall masasına ilerleyerek,notlarını topladı. Bu dersin bittiğine işaretti,bu yüzden Sirius koşarak sınıftan çıkan kıza doğru gitti. Marlene hızlı adımlarla yürüyordu.
"Marlene!" Marlene duyduğu sesle dudaklarını ısırarak arkasını döndü,uzun saçlı gencin gözlerine bakmaya çekinerek "Efendim?" diye sordu. Sirius gülümseyerek kızın yumuşak ellerini tuttu,Marlene rahatsızca parmaklarını sıktı "Sanırım özür dilemeliyim aşkım,ben-"
Marlene sözünü tamamlayamadan elini çekti "Hayır Sirius. Özür dileme. Dileyecek bir şey kalmadı." Sirius şaşkınca kıza baktı,vücudunu endişe ile dolmaya başlamıştı. "Marlene ne saçmalıyorsun?" Marlene ilk kez çocuğun gözlerine baktı "Bitti Sirius."
Sirius dolmaya başlayan gözleri ile sertçe yutkundu "Ne-Neden?" Marlene gözlerini kaçırdı,gözlerinde hüzün bile yoktu "Seni aldatmak istemedim Sirius,ama ben başkasına aşık oldum." Marlene "Sana hiç aşık olmadım,sadece boşlukta gibiydim,sen gelince red etmedim. Ama o da beni seviyor artık."
Sirius dona kalmışken,son kez gri gözlere baktı Marlene "Kendine iyi bak Sirius." Arkasını dönüp giderken,Sirius öylece donup kalmıştı. Nefesleri sıkılaşırken,arkasına baktı. Remus ile göz göze gelmeyi beklemiyordu.
Remus,gözlerinin içine büyük bir üzüntü ve sempati ile bakıyordu. Yolunu eski erkekler tuvaletine çevirip,hızla oraya doğru koşmaya başladı,kimsenin görmesini istemiyordu göz yaşlarını. Sertçe eski tuvalete girip yere çöktü,kapıyı kapatmasına gerek yoktu,kimse dönüp bakmazdı zaten buraya.
Sirius yerde kafasını dizlerine gömmüş ağlarken,birisinin gelmesini beklemiyordu. James bu gün gelmemişti,Peter ortalıkta yoktu,sevgilisi,daha doğrusu eski sevgilisi ağlama sebebiydi zaten. Kendi kendine ağlarken,iki kolun kendine dolanmasını beklemiyordu.
Şaşkınlıkla kafasını kaldırdığında,ona sarılan bir Remus Lupin görmeyi de hiç mi hiç beklemiyordu. Remus kızarmaya başlayan gri gözlere bakıp iç çekti "Sana ağlama demeyeceğim,ağla. İçindeki acıyı gider." Remus elinin tersiyle ıslanmış yanakları silerken konuştu.
Sirius çocuğun gözlerine baktı,yanında dizlerinin üzerine çökmüş bir şekilde ona bakıyordu. Kapıyı kapatmıştı. Sirius Black,o an kırk yıl düşünse aklına gelmeyecek bir şey yaptı,ileri doğru giderek,kollarını Slytherin'li düşmanı Remus Lupin'in boynuna dolayarak kafasını boynuna yakın bir yere koydu.
Remus kollarından birisini beline attı,zorlanmadan sarabildiği bel ile gözlerini kapatırken,diğer elini saçlarına çıkararak okşamaya başladı.
Akşama doğru Remus,çocuğu çadıra getirmeyi başarmıştı. Sirius gecesini orada geçirmek konusunda ısrarcıydı,ama Remus neyseki zor yoldan halletmişti. Çadırdaki herkes sessizce odalarına çekilmelerini izlerken,James berbat bir arkadaş gibi hissediyordu,sabah çatlayan başını göz ardı edip derse gitseydi belki de olmazdı diye düşünüyordu.
Sirius,sıcak ufak bir duş alıp üzerini değiştirdi. Halsiz şekilde yatağına uzanırken,Remus onu yalnız bıfakmamaya karar verdi. Koltuğa gitmek yerine,gencin yanındaki boş yere yattı. Bir koluyla Sirius'un belinden tutarak kendine yasladı. Gencin ağlama ve iç çekme seslerini duyuyordu.
Sirius bir süre duraksasa bile,en sonunda gözlerini kapatarak uyumaya çalıştı. Başı ve gözleri ağrımaya başlamıştı zaten. "Biz yanındayız Sirius,sakin ol." diyerek tekrar saçlarına uzandı Remus. James'den Sirius'un saçlarına olan zaafını duymuştu. Okşanmasını sevdiğini de.
Remus o an,küçükken yaptığı şakadan pişman oldu. Küçük Sirius'un bir hafta derse gelmediğini ve geldiğinde ise gözlerinin şiştiğini hatırladı. Fleamont Potter'ın saç iksirlerinden alması gerekmişti,James seve seve babasına yazarak istemişti,iksir zaman istediği için ancak bir haftada gelmiş,o da saçlarının küçük bir bölümüne kadar uzatmıştı.
Omuzlarında olan saçları kulak mesafesine kadar uzamış,Sirius'u çok şirin göstermiti aslında. Ama yine de pişmandı. Gecenin geri kalanında,Sirius yorgunluktan uyuya kaldı. Remus ise geç saatlere kadar ayık kalarak kabus görmesini engelledi,ne zaman mırıldanmaya başlasa saçlarını okşayarak sıkıca sarıldı. James'den bunu da öğrenmişti.
*******************************
Bölüm sonu.
Ne düşünüyorsunuz bakalım?
Marlene de aradan çıktığına göre,başlasın eğlence!
Sirius Black.
(Wolfstar için gif bulamadım.)
Adios.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Va-t'en
FanfictionYedi Hogwarts öğrencisi geleceği değiştirmek zorundaydı. -Wolfstar,Snames.-Not-Hikaye Moran kutgumla birleşiktir.