2. Bölüm

7K 180 43
                                    

Okul bitene kadar olanları düşündüm. Kafam çok dağınıktı. Düşüncelerimle boğuşurken birden arkamdan biri beni kucaklayarak kaldırdı ve etrafında döndürdü. "Nasılsın dünyanın en güzel sanat eseri. " dedi Atahan ve beni yere indirdi. 

 Atahan üniversite birinci sınıftan tanıştığım ve çok sevdiğim bir arkadaşımdı. Çisil her ne kadar benden hoşlandığını söylese de buna asla inanmadım. Çünkü üç senedir arkadaştık ve bu üç senede yüz tane kızla takıldı. Bana karşı hislerinin olduğunu hiçbir zaman düşünmedim. "İyiyim sen nasılsın dünyanın en kaslı heykeli. " diyerek güldüm. O da güldü. Öne gelen saçlarımı kulağımın arkasına iterek " Bence iyi değilsin. Ben seni tanıyorum. Ne oldu dökül bakalım. " dedi. "Beni bu kadar iyi tanımandan nefret ediyorum. " diyerek dudağımı büzdüm. "Çisil beni saçma bir konferansa sürükledi ve Arim midir Amir midir ne boksa o adam sinirimi bozdu. " dedim." Çıkarıyorum emaneti nerde o şerefsiz. " diyerek şaka yaptı. "Bir dur. Yetmezmiş gibi Poyraz Hoca otellerine heykel yapmamı istiyor. " Atahan duraksadı. "Bir saniye, dedi. Amir..." düşündü ve devam etti. "Amir Dafi Uraza mı ?" diye sordu. "Evet, nerden duydun ki ne olmuş? " dedim. "Ne kadar şanslı olduğunun farkında değilsin. Milyarder oldun. Hatta olduk!" diyerek sevinmeye başladı. "Ne saçmalıyorsun be?" dedim. "Kızım. Türkiye'nin en zengin ailelerinden. Uraza Holding, Uraza Otel,  Uraza Airport... Aklıma gelen bunlar. Duymadın mı ?" dedi. "Oğlum sen bu okulun sahibisin. Sende zenginsin. " "Ben milyonersem onlar milyarder kızım anla işte. ""Neyse ne ! Yapmak istemiyorum ama Poyraz Hoca ayarladı bile . " dedim ve konuyu kapattım. Daha fazla bu konu hakkında düşünmek istemiyordum. 

Atahan beni son model üstü açık BMW ' si ile eve bıraktı. Yanağıma bir buse kondurup "Bir daha bu güzel yüzün üzgün olmasını istemiyorum. Kendine gel." dedi. Bende onu öperek eve girdim. Annem güzel bir akşam sofrası hazırlamıştı. Yavaşça sofraya oturdum. Annem "Yorgun görünüyorsun. Bir şey olmadı değil mi?" dedi. Onu üzmek istemediğim için yalan söyleyerek onla güzel bir sohbet ettim. Annem birden "Bugün başıma ne geldiğini tahmin bile edemezsin' " dedi. "Bugün şirkete Arap bir aile geldi ve ev yaptırmak istediğini söyledi. Ama öyle kaba öyle saygısızlardı ki tekrar onlardan nefret ettim. "Annemin ırkçı bir insan olmadığını biliyordum ama Arap milletine karşı çözemediğim bir nefreti vardı. "Annecim hep sana öyleleri denk geliyordur belki." dedim onu yumuşatmak için. O ise sert bir tavırla "Benim yaşam tarzıma, görüşlerime uygun değiller. Önceden bilseydim asla içeri almazdım." dedi. 

Biraz daha sohbet ettikten sonra derslerimi bahane ederek odama çıktım ve bu Uraza' lar neymiş kimmiş araştırmak için MacBook ' u mu açtım ve annemin asla istemeyeceği bir şeyle karşılaştım. Meğer bu Amir Dafi Uraza beyefendi Katar'ın trilyoneri Türkiye'nin milyarderiymiş. Uraza soy ismi babasını adıymış ve cidden Katar ' da havalimanları varmış. Haberleri okurken şok üstüne şok geçirdim. Bu kadar zengin bir ailenin heykellerini yapacak olmak benim için cidden çok büyük bir şanstı ama Amir egoistinin emrinde çalışmak zulüm gibi olacaktı. Biraz daha haberleri okurken birden telefonuma mesaj geldi. "Yarın sabah 9'da evin önüne bir araba gelecek ve seni otele getirecek. -A. Dafi Uraza " Sinirden gözüm döndü. Daha ne kadar kaba olabilir diye düşünürken bu mesajın gelmesi cidden tesadüf değildi. Annem gerçekten haklıymış diye düşünmeden edemedim. Hiçbir zaman ırkçı biri olmadım ama sanırım Araplar gerçekten de kötü ve kalpsiz insanlardı. Mesaja cevap verip deli gibi sövmek istedim ama okuldan atılacağımdan emin olduğum için hiçbir şey diyemedim ve sinirle uyumaya çalıştım. 


Sabaha kadar dönüp durduktan sonra küvete girdim. Kendimi biraz rahatlattıktan sonra inadına en güzel kıyafetlerimi giyerek güzel bir makyaj yaptım. Aynanın karşısına geçtim ve gerçekten güzel olduğumu gördüm. Saate baktığım da 9 ' a geliyordu. Annem daha uyanmamıştı. Hemen dışarı çıktım ve kapının önünde son model Mercedes G Serisi Jeep ' i gördüm. İçimden "Görgüsüz " diye geçirdim ve arabaya bindim. "Merhaba." dedim.

"Merhaba Alin Hanım." dedi şoför garip bir aksanla. Kısa bir yolculuktan sonra mükemmel bir otelin önünde durduk. Otelin önünde beni asistan olduğunu düşündüğüm bir adam karşıladı ve otelin son derece lüks olan restoranına götürdü. En baş köşede beni Amir bekliyordu. Onu görünce nedense içimde bir sinir dalgası oluştu. Derin bir nefes alarak onun yanına ilerledim. Topuklularımdan gelen ses restoranda yankılanıyordu. Yavaşça yanına gidip elimi uzattım ve hiç muhatap olmamış gibi "Merhaba ." dedim. Elleri kemikli ve görünen aksine yumuşacıktı. Elim elinin içinde kaybolmuştu. "Merhaba küçük hanım." dedi. Sakinliğimi koruyarak sandalyeye oturdum. " Direkt konuya giriyorum. Biz otelimizin bahçesi ve girişi için heykel yaptırmak istiyoruz. Aklımızda bizim ve Türk kültürünü içeren bir heykel düşünüyoruz..." diye anlatmaya devam ederken ben yüzüne dalmıştım. Ona ilk defa bu kadar yakından bakıyordum. Gözleri yeşilin en koyu tonundaydı ve dudakları adete çizilmiş gibiydi. Belirgin yüz hatları ve uzun kirpikleriyle gerçekten de kusursuz görünüyordu. Aklıma yakışıklı olduğu için Arabistan' dan kovulan adam gelmiş ve istemsizce gülümsedim. Bunun üzerine Amir "Neye gülüyorsun?" dedi. "Ben.." diyerek söze başladım ama sözümü kesti. "Yine mi dinlemiyordun? Halbuki bu sefer dikkatini çeken bir konudan bahsediyorum." diyerek lafını soktu. 

Dudaklarımı sıktım. Sinirlenmemek için kendimi zor tutuyordum. "Kusura bakmayın dikkatim dağıldı. Bizim kültürümüz derken neyi kastediyorsunuz ?" diye sordum bilmiyormuş gibi. Amir yine aşağılayıcı bir gülüş attı. " Nereli olduğumuzu cidden bilmiyor musun sanki? Araştırmadın mı hiç?" diye sordu. "Hayır neden araştırayım ?" diye sordum. "Bilmem, insan müşterilerini merak etmez mi ?" diye sordu. "Bu bölümü boş beleş sayan insanların sanata ve sanatçıya saygı duymadığı için araştırma gereği duymadım." diyerek lafımı koydum. 

Bir süre bir şey diyemedi .Amir hala kendinden emin bir şekilde "Hala düşüncemin arkasındayım. Seninle veyahut o bölümden bir başkasıyla çalışmak ya da muhatap olmak istemiyorum." dedi. Artık sabrımın sonundaydım. "Ben de bu kadar kaba ve egoist bir Arap'la çalışmak istemiyorum, isabet oldu." diyerek sinirle ayağa kalktım. Bileğimden tuttu. İncecik bileğimi eliyle kavramıştı. Benle birlikte ayağa kalktı. Boyum anca omuzlarına geliyordu. Eliyle çenemi kaldırarak yüzüne bakmamı sağladı ve hafifçe yakınlaştı. Kokusunu çok net alabiliyordum ve lanet olsun ki çok güzel bir kokusu vardı. Gözlerim istemsizce dudaklarına kaydı ama hemen gözlerine geri bakmaya devam ettim. Ama o bunu fark etmiş gibi gözleri hafifçe kısıldı ve gülümsedi. O da benim dudaklarıma bakarak daha da yaklaştı ve fısıltıyla "Hani araştırmamıştın?" dedi. 

Kıpkırmızı olmuştum. Tüm duyguları aynı anda yaşıyordum. Hemen bileğimi çekerek uzaklaştım. Tam ağzımı açıp bir şey söyleyecekken bir kadın içeri girdi ve "Hayatım." diyerek Amir ' i yanağından öptü. Şok olmuştum. Uzun boylu, ince ve türbanlı bir kadındı. Yüzü gerçekten güzeldi.  Nedense içimde saçma bir kıskançlık duygusu oluştu. Hayatım mı ? Gerçekten sevgilisi miydi ? Belki de karısı? "Amir, bu hanımefendi kim?" diye sordu. Amir de şok olmuş gibiydi. Sanki onu beklemiyordu ve geldiğinden rahatsız olmuştu. Zaten olması gerekiyordu demin neredeyse dibime girmişti. Gerçekten ya evli ya da sevgilisi vardı ve benle bu samimiyete mi giriyordu? Hemen gözlerim Amir ' in ellerine gitti. Yüzüğü yoktu. Herhalde sevgilisiydi. 

"Reyyan ? Senin ne işin var burada?" diye hesap sordu. Bu sert tavrı nedense hoşuma gitmişti. "Resmi nikah işlemleri için bir kaç evrak gerekiyordu." deyince başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Evlenecek miydi gerçekten ? Amir bunu duyunca sinirlenmiş gibiydi. Öfkesini bastırmaya çalışarak "Buraya gelmemeliydin. Odama çık beni bekle. " diyerek emir verdi. Reyyan biraz bozulmuş gibiydi. Bana sert ve iğneleyici bir bakış atarak "Peki hayatım." diyerek gitti. Hala şoktaydım. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Amir derin bir nefes aldı ve "Bugünlük bu kadar yeter. Taslak hazırlayıp asistanıma sunarsınız Alin Hanım." diyerek gitti. Mal gibi ortada kalmıştım. Bir süre hareket edemedim. Neyin içine düştüğümden haberin yoktu. Ne yapacağımı bilmeyerek otelden çıktım ve eve doğru yürümeye başladım.

MÂHÎHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin