Saatler geçmişti. Atahan, Amir ve ben hiç konuşmadan öylece oturup bekliyorduk. Bu kadar zaman geçmesi normal değildi. Dolunay yardım edeceğini söylemişti fakat hala ses seda yoktu. Ne Amir'in annesinin yerini öğrenmiştik ne de Yağız elimize düşmüştü. Sanırım Dolunay'dan ihanet yemiştik. Atahan hüzünlü görünüyordu. İlk defa onu bir kıza böyle bakarken görmüştüm. Onu böyle görmek beni kahretse de elimden gelen bir şey yoktu. Hepimiz büyük ya da küçük acılar yaşıyorduk.
Çok gergin bir şekilde beklerken Amir karşımda ki koltuktan kalkarak yanıma geldi. Amir'e döndüm ve "Sanırım Dolunay vazgeçti." Dedim umutsuz bir ses tonuyla.
"Vazgeçse de eninde sonunda Yağız'ı öldüreceğim."
Ona gülümsedim. Elbet sözünü tutacağını biliyordum. Bana güven hissini veriyordu. Aramızdaki sessizliği Amir'in telefon sesi bozdu. Yağız arıyordu. Amir telefonu açarak hoparlöre aldı.
"Sonunda yola gelmişsin." Dedi Yağız.
"Bana ya şuan annemin yerini söylersin ya da bu sefer senle birlikte Dolunay'ı da öldürürüm." Amir'in tehditkar sesi titremişti bile . Çok sakin gözüküyordu. Bu sakinliği hiç hayra alamet değildi.
"Sakin ol champ. Neyini merak ediyorsun bu kadar Amir? Yani o kadın seni bırakıp kaçıp gitmiş. Bulup ne yapacaksın?"
Amir öyle bir küfür etti ki ağzım açık kaldı. Ardından Yağız gülmeye başladı. "Sen sözünü tuttun. Bende tutacağım merak etme. Adresi gönderiyorum." Hiçbir şey söylemeden telefonu kapattı. Yaklaşık on beş saniye sonra Amir'in telefonuna bir mesaj geldi.
Yağız adresi atmıştı. Hemen adamlarına işaret yapıp adresin doğru olup olmadığını teyit etmeleri için yolladı. Amir gerilmişti. Annesine yıllar sonra ilk defa bu kadar yaklaşmıştı. Onun yanına gittim ve elini tuttum. "İyi misin?" diye fısıldadım.
Başını iki yana salladı. İyi değildi, bunu görüyordum. O da bunu saklamıyordu. Fakat şuan güçsüz olma sırası değildi. Yine ortamı sessizlik bürüdü. Evet adresi almıştık. Belki doğruydu. Fakat hala Dolunay'ın Yağız'ı bize getirip getirmeyeceği belli değildi.
Dakikalar birbirini kovalayınca saat akşam olmuştu. Belki ayarlamamıştı. Daha fazla böyle beklemek bizi deli ediyordu. Bu yüzden evden çıkmaya karar verdik. Atahan'ı eve bıraktıktan sonra bizim eve doğru yola koyulduk.
"Seni hiç yalnız bırakmak istemiyorum." Dedi Amir gözlerini yoldan ayırmadan. Sağ koltuktan ona baktım. Yan profili o kadar mükemmel gözüküyordu ki.
Gülümsedim. Tam bu sıra da annemden gelen mesaj sesiyle telefonum titredi. "Keşke başka bir şey isteseymişsin, annem bu gece gelmeyecekmiş."
"Benim bu hayatta istediğim tek şey sensin."
Amir'le evin içine girip odama çıktık. Kendimi çok pis hissediyordum. Dolabımdan temiz eşyalarımı aldıktan sonra Amir'e döndüm.
"Ben banyo yapacağım. Sen rahatına bak." Diyerek gülümsedim.
Kıyafetlerimi çıkartıp kenara koydum ve suyu ayarladım. Sıcak su vücuduma o kadar iyi gelmişti ki rahatlamıştım. Kenardan şampuanı almak için uzanırken birden dikişlerimi zorladığımı fark ettim ve acıyla inledim.
Kapı tıklandı ve Amir içeri girdi. Aynadan baktığımda bana bakmamak için çaba sarf ettiğini gördüm. "Alin? Sesini duydum! İyi misin?"
"İyiyim. İyiyim sorun yok. Sadece dikişlerimi zorladım biraz."
"Yardım edebilirim."
Beni ilk defa çıplak görmüyordu ama bana bakmamak için hala diretiyordu. Dikişlerimi daha fazla zorlamamak için teklifini kabul ettim. Üzerindeki gömleği çıkarıp kenara koydu ve kabinin içine girdi. Gözlerini gözlerimden ayırmıyordu. Kenardan şampuan şişesini alıp eline biraz boşalttı ve saçlarımı okşamaya başladı.
Elleri kafamda masaj yapar gibi gezinirken o kadar rahatlamıştım ki gözlerimi kapattım. Amir suyla saçlarımı durulayınca gözlerimi açtım. Bana o kadar yakındı ki. Gözlerim dudaklarına kaydı. Dudakları ıslanmıştı ve öyle güzel duruyordu ki. Ona yaklaştım ve öpmeye başladım. Ellerimi boynuna doladım ve kendimi ona yasladım.
Amir ellerini çıplak bedenimde hareket ettiriyordu. Sıcak su üzerimden süzülüyordu. Elimle Amir'in ıslak saçlarıyla oynadım. Amir beni yavaşça döndürdü ve duşa kabinin camına yaslayıp boynumdan öpmeye başladı. Ellerini göğsümde dolaştırdıktan sonra karnıma indirdi ve duraksadı.
Dikiş izlerimde biraz ellerini yavaşça dolaştırırken alnını boynuma yasladı ve "Keşke" diye fısıldadı ıslak kulağıma. "Keşke acılarını ben alabilseydim. Senin yerine çektiğin her sancıyı, her acıyı ben hissedebilseydim."
Karnımda dolaşan ellerini ellerimin arasına aldım ve bedenimden uzaklaştırdım. Utanıyordum çünkü. Karnımda kocaman iki kesik izi vardı ve hiç güzel durmuyordu. Amir'in beni böyle görmesini, hissetmesini istemedim. Ellerimle karnımı sarmalayıp kapattım.
"Benden utanma." Derken beni kendisine döndürdü ve dudağıma küçük bir buse kondurdu. Gülümsedim.
Amir banyodan çıkarak kapıda asılı olan bornozumu getirdi ve sanki küçük bir kız çocuğuymuşum gibi beni giydirdi. Odama girdiğimizde beni yatağa oturttu. Çıkarttığım temiz kıyafetleri bana canımı acıtmamaya çalışarak giydirdi. En son üzerime tişörtü giydirirken hafifçe aşağı eğildi ve yarar izlerimden öptü.
Saçlarımı tarayıp kuruttuktan sonra yatağın içine girip birbirimize döndük. Ortam çok sessizdi. Telefonunu alıp birkaç saniye gezindikten sonra bir şarkı açtı. Ardından eliyle yüzümü oynamaya başladı. O kadar dikkatli bakıyordu ki sanki son kez görecekti.
"O kadar güzelsin ki. Gördüğüm en güzel kadınsın." Diye fısıldadı.
Kaç bedende beni aradın?
Bu kalp sadece seni aradı
Dersini almadı, inada bağladı olduramadı
Başını göğsüne koyup bir gün uyuyamadı"Eğer senin bir parçan olmam gerekseydi, gözyaşların olurdum." Elini yavaşça boynumdan aşağı indirdi ve kalbime getirdi. "Kalbinden gelip, gözlerinde doğmak.." Elleri gözlerimden aşağı doğru yavaşça inerken "Yanaklarında yaşamak ve dudaklarında ölmek için."
Kıvrılan dudağımın kenarını okşadı.
Ah, ateşe düştüm
Bak, evlerden uzak
Aşk değil bu bana tuzak, kahroldum"Böyle sözleri senden duymak beni şaşırtıyor." Dedim hala gülümserken.
Ah, ateşe düştüm
Bak, evlerden uzak
Aşk değil bu bana tuzak, mahvoldum"Niye öyle bir adam gibi durmuyor muyum?" O da benimle birlikte gülüyordu. Dudakları öyle mükemmel kıvrılmıştı ki. Normalde çok gülümsemiyordu fakat kendini benim gözümden görse her gün gülümseyebilirdi.
Yanarım, yanarım, yanarım, kendime yanarım
Koca bir ömrü eline nasıl bırakırım?
Atarım, atarım, atarım içime atarım
Kimse beni düşünmesin, düştüğüm gibi kalkarım"Durmuyorsun. Beni sürekli şaşırtıyorsun ve bu çok hoşuma gidiyor."
"Sen benim çok hoşuma gidiyorsun." Beni kendine yaklaştırdı ve alnımı öptü. Şarkının eşliğinde uyuya kalmıştık.
Sabah uyandığımda Amir'in çoktan uyanmış beni izlediğini gördüm.
"Günaydın küçük hanım."
"Ne zaman uyandın?"
"Biraz oldu. Bu kadar uykucu olduğunu bilmiyordum."
"Uzun süre sonra rahat bir uyku çektim." Dedim. Yalan değildi.
Amir tam cevap verecekken telefonuna bir mesaj geldi. Mesajı alıp okuduktan sonra bana verdi. Dolunay mesaj atmıştı.
'Yarım saat sonra buraya gel [KONUM]'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÂHÎ
RomanceArap bir erkeğin Türk bir kadına aşık olup onu mahi etmesinin hikayesi. ***Gerçek bir hayat hikayesinden esinlenilmiştir. ***