"Yağız mı? Gerçekten mi? Benden böyle mi intikam alıyorsun?" dedi üstüme yavaşça yürüyerek. O bana doğru yürürken bende geri doğru yürümek istedim ama gidecek bir yer yoktu.
"Sen beni mi takip ediyorsun?" diye sordum.
"Ediyorum güzelim. Bir sorun mu var?"
"Evet, var. Biz bittik artık Amir."
Artık yanıma gelmişti. Boynuma yaklaştı ve tüm kokumu içime çekti. Bende onun kokusunu alıyordum. Onun o büyüleyici kokusunu gerçekten özlediğimi fark ettim ama yaşadığım şeyleri tekrar hatırlayınca onu itmeye çalıştım.
"Amir, uzak dur benden."
"Duramıyorum." Derken beni kalçamdan kavradı ve lavabonun bankosuna oturttu. O kadar sert ve hızlıydı ki ne engel olabildim ve ne ondan kaçabildim. Elini demin Yağız'ın tuttuğu bacağıma götürdü ve sertçe sıktı.
"Bu bacağa.." Hala sıkmaya devam ederken bir yandan okşuyordu. Kulağıma doğru fısıldarken devam etti, "Bir daha.." Boynumu hafifçe öptü "Benden başka biri dokunursa.." Bacağımı en sert şekilde bir daha sıktı ve "Dokunan kişiyi öldürürüm."
Her ne kadar ondan nefret etsem de olduğumuz durum beni tahrik etmişti. Ondan intikam almak istemiyordum ama kıskançlığı hoşuma gitmişti. Bende onun kulağına eğildim ve,
"Artık bu bedene benim izin verdiğim herkes istediği gibi dokunabilir." Onu ittirdim ve bankodan indim. "Bir ay oldu Amir. Bırak artık. Bitti. Beni takip etme. İzleme." Derin bir nefes aldım. "Taciz, etme!"
Baya bozulmuş gözüküyordu. Bir şey demesini beklemeden oradan ayrıldım ve Yağız'ın yanına gittim. Orada bulunmak istemiyordum. Yağız'a gitmek istediğimi söyledim ve restorandan ayrıldık.
Amir'in beni izlettiğinden emindim. Bu sebeple Yağız'ı evime davet ettim. Onunla aramda bir şey olduğunu düşünmesini istedim.
Eve girdiğimizde Yağız'la bana birer kadeh içki koydum. Koltukta sohbet ederken içkilerimiz bitmişti.
Yağız koltukta yanıma doğru yaklaştı ve "Nerede kalmıştık?" dedi.
Bir yandan saçlarımla oynuyordu. Yağız'la çok yakındık. Yüzünü incelemeye başladım. Çenesi kemikli ve kaşları düzdü. Dudaklarının kırmızı doğal bir rengi vardı. Yüzüne göre dudakları inceydi ama hiç sırıtmıyordu. Gerçekten özenle yaratılmış gibiydi. Saçları hafif dağınık ve uzundu. Sakalı yoktu fakat sakalsız gördüğüm en yakışıklı erkek olabilirdi.
Koyu kahverengi gözlerinden beni istediğini anlıyordum. Ve bu intikam için değildi. Öyle hissetmiştim. Gözleri sanki bana Amir'in ilk baktığı zamanlarda ki gibi bakıyordu.
Ben onu incelerken Yağız elini saçlarımdan enseme indirerek beni kendisine yaklaştırdı dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Dudaklarımı hafifçe araladım ve dilinin rahatça hareket etmesini sağladım.
O kadar şehvetli öpüyordu ki kendimden geçmiştim. Dudakları çok yumuşaktı. Bende ellerimi onun ensesine koydum ve orada ki saçlarıyla oynamaya başladım. Yağız' da elini sırtımda hafifçe gezdiriyordu. Ondan gerçekten etkilenmiştim ama durmam gerektiğinin farkındaydım. Şuan olmazdı. Zamanı değildi.
Yavaşça ellerimi göğsüne alarak geri çekildim. İkimiz de nefes nefeseydik.
"Bir sorun mu var? Yanlış bir şey mi yaptım?" dedi Yağız. Elleri sırtımdan belime gelmişti.
"Hayır. Yanlış bir şey yapmadın." Gözlerimi eğdim. Çenemi tutarak ona bakmamı sağladı.
"Bence de çok hızlı gittik." Dedi düşüncelerimi okuyarak. Ondan daha fazla etkilenebilir miydim? Evet, güzel bir andı. Ama Amir'le yaşarken hissettiğim şeyler değildi. Bir şey eksikti.
"Teşekkür ederim." Dedim. Beni kendisine çekti ve başımı göğsüne bastırdı. Saçlarımla oynamaya başladı. Biraz daha sohbetten sonra onu uğurladım.
"Yine görüşür müyüz?" diye sordu.
Gülümsedim. "Görüşürüz." Dedim.
Yaklaştı ve gülümseyen dudağımın kenarına bir buse kondurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÂHÎ
RomanceArap bir erkeğin Türk bir kadına aşık olup onu mahi etmesinin hikayesi. ***Gerçek bir hayat hikayesinden esinlenilmiştir. ***