4.BÖLÜM

5.2K 121 24
                                    



Sabahtan beri dersteydim. Beynim ve vücudum çok yorulmuştu. Amir'i en son geçen hafta görmüştüm. Bir kaç kez asistanıyla telefonda görüştüm fakat kendisinden bihaberdim. Onu merak ediyordum ama aramaya nedense cesaretim yoktu. Belki de görüşmememiz daha iyiydi. Ama birlikte iş yapıyorduk nasıl olacaktı ? Düşüncelerimde boğulmuştum. 

Dersin başlamasını beklerken yanıma Çisil geldi ve "Melda Hoca seni odasına çağırıyor Al." dedi. Hemen masadaki eşyalarımı toplayarak "Öpüyorum haberleşiriz." dedim ve hızlıca ofisine doğru yürümeye başladım. Kapıyı çaldım fakat içerden ses gelmiyordu. İçeri girdim ve gördüğüm şey karşısında ayaklarım buz kesti ve hareket edemedim. Melda Hoca ve Amir öpüşüyordu. Beni görünce hemen ayrılıp bana döndüler. Melda Hoca "Neden ben söylemeden odaya giriyorsun. Çık hemen dışarı!" diyerek hemen beni azarladı. Kalın sesiyle kendime gelmiştim. Bir şey diyemeden hemen odadan çıktım.

 Okulun çıkışına doğru hızlı bir şekilde yürürken sert bir el bileğimi tuttu ve kendisine çekti. Kendimi birden Amir'in göğsüyle bakışarak buldum. Lanet olası adam çok güzel kokuyordu. Burnumu sızlatan o mistik koku beni benden almıştım. Hemen kendime geldim ve onu iterek uzaklaştım. "Ne yaptığını sanıyorsun! Bırak beni!" dedim. Kendimi ondan uzaklaştırmaya çalışırken daha çok sıkıyordu. Canım daha çok yanmıştı. Çok sinirlenmiştim. Tek bir cümle kurdu. "Gel benimle." diyerek beni sürüklemeye başladı. Yol boyunca ona söylendim ama ondan kurtulmak mümkün değildi. Son derece lüks arabanın sağ koltuğuna beni resmen fırlattı ve hemen sürücü koltuğuna geçti. Daha ne olduğunu anlayamadan kapıları kilitledi ve hızla sürmeye başladı. "Beni nereye götürüyorsun? İnmek istiyorum Amir. Hemen durur musun?" dedim. Çarpık bir gülüş attı ve gazı daha da kökledi. Ne desem faydasızdı. Cevap vermiyordu. Artık korkmaya başlamıştım çünkü çok hızlı sürüyordu. Hız göstergesine baktığımda 230 ' u görmüştüm ve direkt gözlerim doldu. Korkudan ağlamaya başlamıştım.  "Amir lütfen durur musun korkuyorum!" dedim sesim titreyerek. Beni böyle görünce otobanda direkt sağa çekti."İyi misin?" dedi. Çok hızlı nefes alıyordum ağlamaktan ciğerim sökülmüştü. Ne dediğini anlamıyordum. Panik atak geçiriyordum. Algılarım tamamen kapanmıştı ve birden dudaklarımı dudakları örttü.

Dünyam dönüyordu. Dudakları o kadar yumuşaktı ki nedense birden kendimi ona karşılık verirken buldum. Bir süre sonra yavaşça dudaklarımı dudaklarından çektim. İkimizde nefes nefeseydik ve alınlarımız değiyordu. Gözlerim kapalıydı. Ona bakmaya utanıyordum. Çenemi tuttu ve ona bakmamı sağladı. Ela gözlerim onun buğulu yeşil gözleriyle buluştu. O yumuşak dudaklarından bir cümle döküldü. "Tam da hayal ettiğim gibiymiş." dedi çarpık bir gülümsemeyle. Olayın şokunu şimdi anlamıştım. Bir hışımla direkt arabadan indim ve otobanda hızlıca yürümeye başladım. Amir hemen peşimden gelip ve beni durdurdu. "Nereye gittiğini sanıyorsun?" dedi. Çok öfkeliydim ve ona bağırarak. "Ne yaptığını sanıyorsun sen? Bir hanca önce nikahlıydın. 15 dakika önce başka bir kadının dudaklarındaydın. Şimdi de beni öpüyorsun. Sen ne yapmaya çalışıyorsun senin derdin ne ?" diye bağırdım. İçimdeki öfkeyi kusmuştum ve bir nebze de olsa rahattım. "Sende gece vakti el alemin adamıyla yemeklere çıkıyorsun ve bana karşılık mı veriyorsun? Asıl senin amacın ne ?" diye bağırdı. Daha da sinirlenmiştim. Atahan'ı onlarla bir mi tutuyordu? "Atahan benim senelerdir arkadaşım sen ne demeye çalışıyorsun?" diye yükseldim. "S*kerim öyle arkadaşı ! " diye birden bağırdı. Korkmuştum çünkü o da sinirlenmişti. "Her arkadaşın seni yanağından istediği gibi mi öpüyor laan ?" Kıskanmış mıydı yoksa sırf haklı çıkmak için mi böyle konuşuyordu anlamamıştım. Ona "Seni ilgilendirmez." dedim. "Benimde özel hayatım seni ilgilendirmez. Bunu daha önce de söylemiştim küçük hanım." dedi. İkimizde biraz sakinlemiştik. Ne cevap vereceğimi bilemedim. "Araba olan neydi peki?" diye sordum. Cevabı beni korkutuyordu. Ne cevap verse üzülecekmiş gibi hissettim. "Panik atak geçiriyordun ne yapacağımı bilemedim. Aklıma gelen ilk şeyi yaptım bir anlamı yoktu." dedi. Kalbimin kırıklarımın sesini duymuştum sanki ama ardından hemen cevap verdim. "Ama hayal etmişsin. Demek ki ilk defa aklına gelmedi." dedim. Amir cevap veremedi ve sadece gülümsedi. " Hadi Alin. Otobandayız bin seni eve götüreyim." dedi. Normal bir yerde olsak asla binmezdim ama otobanın ortasında olduğumuz için mecbur bindim. Yol boyunca hiçbir şey konuşmadık. 

Sadece gülümsüyordu ve bu benim sinirlerimi bozuyordu. Evin önüne gelmiştik. Tam teşekkür edip inecektim ki birden camım tıklandı. Annem karşımda gülümser bir şekilde duruyordu. Şimdi sıçtık dedim içimden. Camı indirdim. "Alin' cim. . Beni yakışıklı arkadaşınla tanıştırmayacak mısın?" dedi. "Iıı.. Annecim sana daha önce söylemiştim. Otellerine heykel yapıyorum ya hani.." diye bir şeyler zırvaladım. Annem hemen kapımı açarak. "Tamam canım. Merhaba " diyerek Amir ' e elini uzattı. "Genç adam sende bizimle yemeğe katıl lütfen." dedi. Anneme hayır bakışlarımı atmıştım ama asla anlamadı. Amir kabul etmez diye düşünürken birden "Olur, sevinirim." dedi ve arabadan indi. Hep birlikte eve geçip sofraya oturduk. Çok gergindim. Annem onun Arap olduğunu öğrendiğinde kıyamet kopacaktı. Annemde mimar olduğunu için iş hakkında bir süre konuştuktan sonra annem "Kusura bakmayın isminizi sormayı unuttum." dedi. Amir boğazını temizleyerek. "Amir Dafi Uraza." dedi. Annemin suyu boğazından kalmıştı ve öksürmeye başladı. "Annecim iyi misin?" diyerek hafiften sırtına vurdum. Sanırım Arap olduğunu anlamıştı. "Hanım efendi bir sorun mu var?" dedi Amir. "Neyse bence yemeğimiz bitti size kapıya kadar eşlik edeyim." dedi annem ve hızlıca ayağa  kalktı. Amir ne olduğunu anlayamadan annem onu kapı dışarı etti. Amir gidince annem bana ateş saçan gözlerle bakıyordu. Uzun bir gece olacaktı.

MÂHÎHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin