**Selam sevgili okurlarımm! Yağız'ı çok sevdiğim bir ünlü olan Johnny Depp'in gençliği olarak düşündüm :( Yağız'dan nefret edemiyorum ama Amir Alin <3**
**Lütfen yorumlarınızı eksik etmeyin ! :)**
Amir bana bir sürü şey anlattı ama hala bir şeyler gizlediğinden emindim. Üstü kapalı konuşuyordu. İçimde kötü bir his vardı. Amir'e başına bir şey gelmesinden korkuyordum. Adamlar silahlıydı. Amir'in de silahı var mıydı? Katar'dan Türkiye'ye mal taşıdıklarından bahsetti. Silah taşıyorlar mıydı? Mal diye kastettiği neydi?
"Korktun mu?" diye sordu Amir.
"Korkmam mı gerekiyor?"
"Yanında ben varken korkmana gerek yok."
Biraz da olsa rahatlamıştım. Korktuğum şey ona bir şey olmasıydı. Kendimi düşünmüyordum.
"Yağız sana bir gün müddet verdiğini söyledi. Onunla aranda ne var?"
Amir'in gözleri daldı. Gözlerinde korku yoktu. Belki de bu korkusuzluğu bizi yakacaktı.
"Yağız'ın elinde babamı bitirecek bir koz var."
"Bitirecek?" dedim şaşkınlıkla. "Ne kozu?"
"Babam zamanında Katar'da bazı kötü işlere karıştı. Önemli değil güzelim."
"Peki bu koz karşılığı sizden ne istiyor?"
"Her şeyden %51 hisse istiyor."
Kaşlarım çatıldı. Bu çok büyük bir sayıydı. Bunu verirlerse Amir ve babasının olan her şey Yağız'a geçiyordu.
"Ne yapacaksın?"
"Sen bunları düşünme güzelim. Halledeceğim.." diyerek beni kollarının arasına aldı.
Bir süre daha vakit geçirdikten sonra Amir beni eve bıraktı. İçimde bir korku vardı çünkü benden sonra Yağız'la buluşacaktı. Aslında Yağız iyi birine benziyordu. Zaten kendisi de kendisi de zengindi ne yapacaktı o kadar varlığı?
Amir'in Ağzından
Alin'i eve bıraktıktan sonra Holding'e babamın yanına geçtim. Babamın ofisine girdiğimde Yağız çoktan gelmişti ve gevşek bir şekilde babamın karşısında oturuyordu. Sinirlenmemek için kendimi zor tuttum çünkü babam çok endişeli gözüküyordu.
"Ooo Amir Bey. Sonunda teşrif edebildiniz. Bizde Uraza Amca'yla sohbet ediyorduk. Karından haberi yokmuş." Dedi.
Siktir.
Babamın gerçekten de hiçbir şeyden haberi yoktu. Gerçi çok umurunda olmazdı bu yüzden anlatma gereği duymamıştım.
Cevap bile vermeden Yağız'ın karşısına oturdum ve bacağımın bacağımın üzerine attım.
"Neyse Uraza Ailesi.." dedi Yağız iç geçirerek. "Sizden istediklerimi biliyorsunuz."
Babam çekmecenin altında bir dosya çıkartarak Yağız'ın önüne doğru itti. "İmzala. Her şey senin." Dedi.
Babama döndüm ve
"Baba, saçmalama!" diye bağırdım.
Yağız gülerek "Ah Uraza Amca'cım... Neyse ki paraya ihtiyacım yok." Babamla şaşırmıştık. Bu p*ç yine neyin peşindeydi? "Farklı bir şey istiyorum. Kararımı değiştirdim."
Resmen bizimle dalga geçiyordu. Sinirden dudaklarımı sıktım. O şerefsiz yüzüne yumruk atmamak için zor tutuyordum.
"Ne istiyorsun Yağız, yeter artık!" dedim.
Bana çarpık bir gülümsemeyle "Alin'i." Dedi.
Alin'in adını duyduktan sonra direkt Yağız'ın üstüne atladım. "Lan o*rospu çocuğu! Karımın adını ne hakla o leş ağzına alıyorsun lan!"
Gözüm dönmüştü. Babam beni hızla çekti. Ona en ufak bir zarar versem babam direkt hapse düşecekti.
"Oğlum!" diye bağırdı bana. "Yağız! Tüm mal varlığımı verdim sana ne Alin'i!"
"Eeeh" dedi Yağız gevşeği. "Onu gördükten sonra fikrim değişti. Alin'i istiyorum." Durdu. "Her şeyiyle.."
Yağız bize göz kırparak odadan çıktı. O çıkar çıkmaz sinirimi atmak için duvara yumruk attım. "Baba delireceğim! Alin diyor ya!"
"Amir! Sakin ol! Bana bile anlatmadığın bir kızdan bahsediyoruz! Bırak alsın işte!"
Babam konuştukça daha da sinirleniyordum. "Baba nikahlandım ben o kızla! O benim karım!"
"Karınsa karın imam nikahı kıymışsın! Üç lafına bakar !"
"Baba! Onu seviyorum!"
"Daha kızla 2 ay oldu tanışalı Amir! 2 aylık bir eahire (or*spu) için babana mı kıyacaksın?"
Alin'e laf söylemesi beni çılgına döndürmüştü. Masadaki bardağı alıp duvara fırlattım. Kendince haklıydı ama Alin'e karşı hislerim öylesine değildi. Evet iki aylık bir şeydi ama onda öyle bir şey vardı ki ondan vazgeçemiyordum.
"Türk kızlarından hani uzak duracaktın!"
Hala bir şeyler söylüyordu. Onu duymuyordum bile. En son dediği şey ile nevrim döndü.
"O kızın babasıyla kaçtı lan annen!"
Dünyam yıkılmıştı. Annem Türk, babam ise Arap'tı. Ben küçükken annem babamı bırakıp Türk bir adam ile kaçmıştı. Babamın o zamanlar ne kadar yıkıldığını hala çok iyi hatırlıyordum.
"Sen? Bunu nerden biliyorsun? Alin'i nerden tanıyorsun?"
"Ah, oğlum. Alin'in en başta heykel yapmasını neden istedim sanıyorsun. Alin'in o şerefsiz adamın kızı olduğunu öğrendim. Alin'e yaklaşırsam annenin yerini bulabileceğimi düşündüm."
Alin'le tanışmam tesadüf değildi. Her şey babamın oyunuydu. Alin'i kendi kaderim sanıyordum. Çünkü dinimiz alnımızda yazandan ibaretti. Ama her şey babamın bir oyunuydu. Neyin içindeydim?
Alin gerçekten hayatımın kadını mıydı?
Alin'i Yağız'a mı bırakacaktım?
Bırakmazsam babam hapse mi girecekti?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÂHÎ
RomanceArap bir erkeğin Türk bir kadına aşık olup onu mahi etmesinin hikayesi. ***Gerçek bir hayat hikayesinden esinlenilmiştir. ***